Gönderi

264 syf.
·
Not rated
·
Read in 5 days
Asıl 'Aşk' Kendini Tanımakla Başlar...
Kimi zaman susmak, kimi zaman konuşmak; kimi zaman dinlemek, kimi zaman anlamak; kimi zaman gülmek, kimi zaman ağlamak, kimi zaman ise nefes dahi almak zor gelir insana... Yaşamak için yaşar. İsmet Özel'in ifadesi ile" Bu silinmez yaşamak suçu üzerimde..." dediğimiz anlar olur. Böyle bir zaman diliminde oldu daha önce okumayı niyet ettiğim eseri okumaya başlamam; tamamen tevâfuktu.( Birbirine denk gelme, latifâne (hoş, zarif) bir şekilde uyum içinde olma.) Zira tevâfuklara her daim inanan bir insanım. Çevirdiğim her sayfası boşlukta kalmış duygularıma, zihnime, bedenime ferahlık veriyordu sanki; beni başka başka diyarlara götürüyor, içsel savaşımı verdiriyor sonra geri getiriyordu... Herkes gibi ben de daimi mükemmeli düşleyen bir arayış içerisindeydim. Yolun zorluğunu, dönemeçlerini, sabır isteyişini düşünmeden sade ve sadece aradığıma bir an önce kavuşmak isteğiyle... Sanki aradığımı bulunca mutlu olacakmış gibi; nankörlüğümü, doyumsuzluğumu halden anlamayacak oluşumu unutarak... Bencillik dehlizinde kavuşmak için arıyordum.." Bilmez ki aslında kendine iyi gelende gelecek olanda kavuşmak değil aramaktır." Sırrına henüz erişmemiştim.. "Bir gün bana "Ya birden bire yok olursam, ne yaparsın?" diye sormuştu. Hiç düşünmeden "O halde ben de yok olurum" demiştim. "Ama diyelim ki nereye gittiğimi bilmiyorsun." " Biraz düşünür sonra öğrenir ve gittiğin yere gelirim." Cevabım yüzüne güldürmüştü. Tekrar sordu. "Hiç pes etmez misin peki? " Aynı ciddiyetle bir müddet düşündükten sonra:" Asla."(s.133) Beklemek hasretle, var olmadığını olmayacağını, gelmediğini, gelmeyeceğini bile bile beklemek... Bazen küçücük bir umutla, bazen büyük bir aşkla, bazen tarifsiz bir sevinçle, bazen dünyalar altında kalmış bir hüzünle, ızdırapla... beklemek sade ve sadece beklemek... "Özlemek bazen buzdan bir denize düşmek kadar serttir. Bazen çöl sıcağında bir yudum suya hasret kalmak gibidir. Lüzumsuz kalabalıkların içinde o en lazım kişiyi aramaktır, yalnızken tek bir yüzü hasret kalmaktır. Zaten tabiatı bile ayrılık üzerine kurmamış mı Tanrı? Yaprak düşer dalından, damla ayrılır buluttan, seviyorum derken bile ayrılır iki dudak birbirinden. Yağmurun ardından ortaya çıkan toprak kokusu gibi özlemek de bir yüreğe düşünce sendeki özü kaldırır yıllardır yatıp durduğu mezardan... Aşkta ayrılıklar yoktur derler. Kalp daima sevdiğiyle birliktedir. Onunkinin nerede olduğunun bir önemi kalmaz. Zaten insanın sahip olduğu kaynak kendi sevgisidir. Karşı tarafın sevgisine karışamaz, müdahale edemez. Sen onun hislerine doğrudan müdahale edemezsin, sen senin sevginden sorumlusun. Sen saf ve temiz sevgini verdiğin sürece her şey yoluna girecektir. İnsan güzel sevdimi her hastalığın üstesinden gelebilir..."(s.158) Zaten " Hasret aradaki mesafelerle ilgili değil, yakınlıkla ilgilidir.." İnsanın en büyük hasreti var olmasını sağlayan, özünü ona veren Yaradan'a değil midir? " İnsan kendi anlamını bulmazsa yaptığı herşey sıfır ile çarpılır."(s.214) Bunun için en çok kendini aramalı,yaratılış gayesini düşünmeli, kendini sorgulamalıdır... Kendi iç dünyasının feryatlarını, sevinçlerini, pişmanlıklarını duyabilmeli...Herkese açtığı vicdanını kendine kör etmemeli. Bilmeli ki asıl sevgi asıl aşk kendini tanımakla başlar. Çünkü "Kendini bilen, Rabbini bilir." Beklentilerimin çok çok üstünde( belki benim ruh halimden kaynaklı) bana fayda sağladığını düşündüğüm bu eserin hayata küçüçük verdiğimiz ya da vermemiz gereken molalar eşliğinde, büyük getirileri olacağını düşünerek okumanızı tavsiye ediyor ve keyifli okumalar diliyorum... Unutmayalım ki: "Görülmez, duyulamaz, dokunulamaz bir bilinmez dedi bu çember. Kaç yıl süreceği hesaplanamaz, çevresi ölçülemez. Ne beden dayanabilir bu yola ne bir ruh. İnsanın ömür dediği şey çemberi kat edebilme sanatıdır. Ömür sanatını güzelleştirecek en büyük güç ise çemberin özü, sebep olan aşktır.Bu sebeple insanın ömür döngüsüne 'aşk çemberi' denir. Her insanın doğduğu ve öldüğü nokta birdir. İnsanın yolculuğu başladığında başka yere değil sadece doğduğu yere varabilir. Uyanamadan çemberi tamamlayanlar hele bir neticeye, sırrı keşfedip uyanarak tamamlayanlar ise hakikate varırlar...." (s.39)
Ne İçin Varsan Onun İçin Yaşa
Ne İçin Varsan Onun İçin YaşaHikmet Anıl Öztekin · Destek Yayınları · 20216.3k okunma
··
2,494 views
Yasemin Gözütok okurunun profil resmi
"" Konuştukça susmayı unutursun. Susmayanın zihni gürültülüdür ve gürültülü bir zihnin aşk hakikatini kavrayabilmesi mümkün değildir."
Yasemin Gözütok okurunun profil resmi
" Yaşadığıyla başa çıkamıyorsa insan, sahneyi değiştirmek için hayatının en güçlü feryadını koparmalıydı."
Yasemin Gözütok okurunun profil resmi
"Denizi bilmek istiyorsan, en çok suyu sev..."
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.