Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

198 syf.
·
Puan vermedi
MEMOŞ'A SÖZÜM VARDI / CEMRE BİRAND Kasım ayında Mehmet Ali Birand'ın doğum gününde (9 Aralık) paylaşmak için Cemre Birand'ın yazdığı Memoş'lu Yıllar adlı kitabı okumuştum ( ama yorumu paylaşamadım). Bu ayda M. A. Birand'ın ölüm yıldönümü (17 Ocak) diye Memoş'a Sözüm Vardı adlı kitabı okudum. Şimdi iki kitabın yorumunu arka arkaya paylaşacağım. “Anlat” derdi, “anlat bakalım, ne gördün, ne yedin, ne içtin?” Ben de başlardım anlatmaya… Dağları, tepeleri, başımıza gelenleri… Kim ne dedi, kim ne yaptı… Her şeyi anlatırdım. Yıllarca iş için, kız arkadaşlarımla, ailemle çok yer gezdim, çok yer gördüm. Yıllarca “32. Gün”ün küçük de olsa bir elemanı oldum. Saraylara girdim, devlet adamlarıyla karşılıklı oturdum. Onlardan dünyada olup biteni dinledim. “Yaz bunları” derdi. “Bak ne güzel anlatıyorsun. Kitap yap, okusunlar, tecrübelerinden faydalansınlar. Torunun seni tanısın, oğlun senden cesaret alsın. ” “Valla yazıcam Memoş” deyip durdum. O da “Duyduk bu lafları” der gibi kafa sallayıp tembelliğimden yakınırdı. İşte bu kitap sevgilime, en iyi arkadaşıma, kocama verdiğim sözüm. O bunu okuyamayacak ancak hep omuzumdan baktı, beni teşvik etti. O olmasaydı bu kitap, ben olmazdım. Onu hasretle, içim yanarak anıyorum. Diyerek Cemre Birand arka kapakta kitabı yazma sebebini, içeriğini anlatmış. İlk yolculuğunu babasının iş değiştirmesi nedeniyle beş yaşında İstanbul'dan Londra'ya (bir hafta kalmışlar), oradan da New York'a yapan Cemre Hanım hiç yerinde durmamış, her bulduğu fırsatta yakın uzak dememiş, dünyayı dolaşmış (çok da iyi yapmış). Hindistan'dan bahsederken: "Sözün kısası Hindistan'a aşık olmuştum. Ne pisliği, ne fakirliği görüyordum. Aklım fikrim tatillerde Hindistan'a dönmekti." Demiş. Oysa ben çocukken Hindistan dendi mi (tabii pislik ve fakirlik dışında) aklıma hep Avaremu şarkısı gelirdi ( belki de tek kanallı televizyonumuz TRT'de sık sık Avaremu filminin oynamasındandır). Son dönemde ise Bollywood'un etkisiyle rengarenk giysiler ve dekorda dans edenler geliyor ( ama arka planda pislik ve fakirlik devam ediyor). Keşmir'e gittiklerinde; Srinagar civarındaki dağları görmek istemiş ancak otel sahibi hep tehlikeli diyerek geri çevirmiş. Sonunda yakınlarda bir yere pikniğe gitmelerine razı olmuş. Camları perdeli bir araba ile bir saatlik bir yolculukla piknik yapacakları yere varmışlar, şoför bir saat sonra geleceğini söyleyerek gitmiş. Muhteşem manzara eşliğinde sepeti açıp iştahla yemeğe başlamışlar. Kocaman bir atmaca yanlarına konmuş, bir parça tavuk atarak beslemişler. Bir, üç, beş derken etraflarını atmacalar sarmış. Küçük, siyah, hain gözlerle onlara bakıyorlarmış. Oldukları yerde kanat çırpı, zıplıyorlarmış. Mehmet Ali'nin "Sen Hitchcock'un Kuşlar filmini gördün mü?" demesiyle her şeyi bırakıp koşarak kendilerini ağaçların arasına atmışlar. Atmacalar kağıt dahil her şeyi yemişler. Geriye boş plastik şişeler ve piknik kutusu kalmış. Ahhh o kuşlar filmi... Küçükken televizyonda izlemiştim. Sonrasında çok sevdiğim Kadıköy - Eminönü / Beşiktaş vapur yolculuğu bir süre kabus oldu, martılar yüzünden. Pasifik ve Fiji Adalarını anlatırken; "Deniz Piyade Birliği Guadalcanal'da Kırmızı Plaj'a Ağustos 1942de çıkarma yaptı. O tarihten Japonların çekildiği Şubat 1943'e kadar karada, denizde ve havada korkunç savaşlar oldu. O kadar çok gemi battı ki Guadalcanal'ın önündeki denize "Iron Bottom Sound" (Demir Dipli Körfez) adı verildi. Iron Bottom Sound'da yüzlerce gemi enkazı yatıyormuş, sadece Guadalcanal'ın karşısında dipte 80 gemi enkazı varmış. Deniz hiç görmediğim bir kırmızılıktaydı..." Kitabın anlatımı genel olarak böyle. Yani bilindik, reklam ağızlı boş turistik yazılar değil. NATO'da çalışırken yaptığı iş gezileri, 32. Gün için yapılan geziler, kız arkadaşları ve ailesiyle yaptığı gezileri farklı bir açıdan anlatmış. Günlük dil ile akıcı bir şekilde yazılmış; konular uzatılmadan ama bilgilendirici detaylar verilmiş, kolaylıkla okunuyor. Sanki bir dostun anı defteri ya da arkadaş sohbetinde anlatılan hatıraların yazılı hali gibi. Anlatılan yerler herkesin gördüğü Avrupa ve Amerika değil; Hindistan, Nepal, Bhutan, Tibet, Çin, Pakistan, Laos, Tayland, Vietnam, Burma, Endonezya, Yeni Gine, Karayipler, Fiji, Özbekistan, Arabistan, Güney Amerika (Peru, Bolivya, Brezilya), Afrika (Güney Afrika, Tanzanya, Kenya) gibi farklı coğrafyalar ve yalın gerçekleri. Gezilerin yapıldığı dönemlerin, günümüzdeki gibi ulaşım kolaylığı olan, her gün her yere uçuş olduğu zamanlar olmadığı göz önüne alınırsa, birkaç günlük tatil keyfi, gidilen yeri görme arzusunun çekilen yolculuk eziyetine değdiğini anlayabiliriz. Memoş'a Sözüm Vardı'dan: Komuta merkezinden tatbikatı seyrettik. Bir şey çok tuhafıma gitti. Askerler pleksiglassa tersten yazabiliyorlardı, öbür taraftan düz okunsun diye! Bu sırada uçaklar devamlı inip kalkıyordu. (USS Saratoga uçak gemisi, NATO tatbikatı) Hani "tokat gibi" derler ya, havaalanının keşmekeşinden kurtulup dışarıya kapılar açılınca Hindistan yüzüme vurdu. Yüzlerce koyu renk kol bize uzandı, çocuklar eteklerimizi çekiştirmeye, dilenciler ellerini açarak bizleri kovalamaya başladılar. Yıkanmamış insan, hindistancevizi, sonra çok tanıdık gelen baharat kokuları burnumun içine kadar sızdı. Sanki Hindistan'ın bütün nüfusu bizi karşılamaya gelmişti. 15. yüzyılda kurulan Sera Manastırı da 1960'ların Kültür İhtilali'nden nasibini almış, yakılıp yıkılmış, rahipleri, rahibeleri öldürülmüştü. Yolumuza devam etmeden önce başkent İslamabad'ı tepeden seyrettik. Gördüğüm manzarayla göğsüm iftiharla kabardı: Şehrin en gözde yerinde Vedat Dalokay'ın çizdiği cami duruyordu. Cami, Türkiye'de alışık olmadığımız kadar yalın hatlı ve moderndi. Sokaklarda hemen hemen hiç kadın yoktu. Tek tük gördüklerim ise başından topuklarına kadar çarşaflıydı ve yüzleri peçeliydi. Gözleri bile kumaş ızgaradan bakıyordu. Erkekler ise şalvar kamiz denilen beli büzgülü şalvar ve dize kadar gelen yakasız üç düğmeli gömlek giyiyorlardı. Başlarında takke vardı. Beni şaşırtan bir görüntü daha vardı: Birçok erkek el ele geziyordu! Kınaya anlaşılan çok meraklıydılar, çünkü çok kırmızı sakal gördüm. (Peşaver - Pakistan)
Memoş'a Sözüm Vardı
Memoş'a Sözüm VardıCemre Birand · Doğan Kitap · 201614 okunma
·
99 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.