Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

188 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
30 saatte okudu
Kelimeler, kafamın içinde dönüp duran kelimeler...
Bana göre Shakespeare'in en iyi oyunu. Bunun en büyük sebebi ise kelimeler... Parfümün dansı, kelimelerin dansı, bilinmeyen bir kalemin kağıt üzerinde dansı.. Shakespeare okuyucuları bilir ki yazmış olduğu hiçbir eserin konusu özgün değildir, ya bir halk masalı, ya bir ozanın şiiri, ya mitoloji, ya da tarihte yaşanmış olaylardan esinlenerek yazar oyunlarını. Ona özgünlük katan ve hepsine bedel şey ise kelimeleri kullanış biçimi ve kurgu. Hamlet kitabının esin kaynağı ise eski bir kuzey masalı olan "Amiothi" imiş. Bir İzlanda kahramanı. Bu kelimenin İskandinav dillerindeki Othi sözüyle ilgisi olduğu sanılıyor. Othi ilkin savaşta azgın, sonra deli anlamında kullanılmış. Oyunda da Hamlet Ophelia tarafından azgınlıkla imgeleniyor, kral tarafından da delirdiği düşünülerek İngiltere'ye gönderiliyor. Ayrıca 1596 yılında Shakespeare'in Hamlet adında ki tek oğlu ölüyor, oyuna bu yüzden bu başlığı koyduğu da iddialar arasında. Hamlet'in konusu kısaca şöyle; Babası öldükten hemen sonra tahta amcası oturuyor ve annesi ile evleniyor. Bir gün babasının hayaleti Hamlet'in karşısına çıkıp kendisini amcasının zehirlediğini ve tahta çıktığını, annesinin de bu planın içinde olduğundan bahsediyor ve Hamlet'in intikam öyküsü de burada başlıyor. Şimdi bundan sonrasını benim gibi teorilerden hoşlananlara ayıracağım. Her Shakespeare oyununu okuduğum zaman, binlerce yıl önce yaşamış insanların hakkında yüzlerce sayfalık bilgi bulunmasına rağmen tarihin en iyi oyun yazarının hakkında nasıl hiçbir bilgi olmaz, hem de 400 sene önce ölen birisinin, diye düşünür araştırmalar yapar dururum. Kitap hakkında araştırma yaparken bu oyunu Shakespeare kaleme almadan önce Thomas Kyd isimli bir oyun yazarının Hamlet adıyla yayımladıktan sonra eserin bir anda ortadan kaybolduğu ve eserle birlikte yazarın da ortadan kaybolduğunu öğrendim, bunun şehir efsanesi olduğunu savunan da var, elinde doğruluğunu kanıtlayacak belgeler olduğunu savunan da. Shakespeare geri bir ülkede ya da barbarlar çağında değil, Kraliçe Elizabeth'in saltanat sürdüğü İngiltere'de yaşıyordu. Yaşadığı dönem, baskı makinelerinin olduğu, yazı gereçlerinin kolay bulunabildiği ve okuması yazması olan birçok insanın yaşadığı, kayıtların da gayet iyi tutulduğu bir dönemdi. Birçok yazılı belgenin kaybolmuş olduğu muhakkaktır; ama o çağdan kalan birkaç milyon özgün belge hâlâ ayaktadır. William Shakespeare'e büyük ilgi duyulmasından dolayı, üç kuşağın edebiyatçılarından oluşan bir alim ordusu eldeki verileri didik didik ederek dünyanın en ünlü edebi dehası hakkında bilgi aramışlardır. Bu araştırmanın bir yan ürünü olarak; o günün belli başlı şairlerinin neredeyse hepsi, daha az bilinenlerin de birçoğu hakkında sayfalar dolusu bilgi ortaya çıkarmışlardır. Ama Shakespeare hakkında bütün bulabildikleri üç düzme civarında küçük yazıdır ve bunlardan hiçbiri O’ndan bir şair ya da oyun yazan olarak bahsetmemektedir.
Francis Bacon
Francis Bacon
, Kraliçe Elizabeth,
Ben Jonson
Ben Jonson
ya da Edmond Spencer'ın hayatı hakkında, Shakespeare'in hayatı hakkında bildiklerimizden çok daha fazlasını biliyoruz. Hatta, John Lyly gibi küçük çapta bir şair hakkında bile, Shakespeare hakkında bildiklerimizden çok çok fazlasını biliyoruz.
Isaac Newton
Isaac Newton
-tarihin en önde gelen dahisi- ile aralarındaki tezat özellikle çarpıcıdır. Elimizde, Newton tarafından ve Newton hakkında yazılmış binlerce özgün belge bulunmaktadır. (O da Shakespeare gibi: İngiltere'nin küçük bir kasabasındandı. ) Gerçi Newton'un Shakespeare'den yetmiş sekiz yıl sonra doğduğunu da itiraf etmek gerekir ama (Shakespeare ile aynı yıl doğmuş olan) Gable ve (seksen dokuz yıl önce doğmuş olan) Michalengelo, hatta (1313'te doğan)
Giovanni Boccaccio
Giovanni Boccaccio
hakkında da daha fazla bilgimiz vardır. İlkiyle bağlantılı bir sorun, Londra'da geçirdiği yıllar boyunca büyük yazarın neredeyse göze görünmez olduğudur. Shakespeare'in Londra'da tahminen yirmi yıl geçirmiş olması gerekir (1592-1612) ama, bu yirmi yıllık süre içinde birilerinin büyük oyuncu ve oyun yazarının etten kemikten halini gördüklerine dair bir tane bile kayıt bulamayız. İnsanlar ünlü oyuncu Richard Burbage'i gördüklerinde ya da oyun yazarı Ben Jonson'a rastladıklarında, bunu kayda değer bir olay olarak bir köşeye yazmışlardır. Londra'da; en gözde olduğu yirmi yıllık dönemde Shakespeare'i sahnede gören. Onunla şiir hakkında konuşan, mektuplaşan ya da Ona bir toplantıda veya sokakta rastlayan birileri olmuşsa bile, anlaşılan bu karşılaşmaları sözü edilmeye değer bulmamışlardır! Peki ya Shakespeare'in kendi el yazısıyla yazılmış oyunları? Bunlar yazarın o olduğunu elbette ki kanıtlar. Ne yazık ki oyunlarının yazarının kendi el yazısıyla yazılmış kopyaları, müsveddeleri ya da bazı bölümleri ya da basılmamış, bitmemiş başka eserleri yoktur. Hatta, bazı resmi belgelerdeki altı adet imzanın dışında el yazısıyla yazılmış HİÇBİR ŞEY yoktur. Notlar yoktur, defterler yoktur, birilerine iletilmiş mesajlar, tutulmuş günlükler yoktur. Tarafından yazılmış tek bir özel mektup ya da iş mektubu yoktur günümüze kadar gelebilen. (Hayat hikayesini ilk yazanlar el yazısıyla yazılmış tek bir satır gördüklerinden bahsetmemektedir.) Kayıtlara bakılırsa Shakespeare sanki; yazar olmak şöyle dursun, bir parça okuyup yazabilen, hatta okuması yazması olmayan bir kişidir! Anlatılanlarla bağlantılı bir nokta da Shakespeare'in anne-babasının, karısının ve çocuklarının okur yazar olmamasıydı. Şimdi, insan anne-babasını seçemez, eşini seçerken de okuma bilmesinden başka özelliklerini göz önünde bulundurabilir ama, yazıya dökülmüş bir kelime kendisine bu kadar anlam ifade eden bir insan kızlarını okuyup yazamayan insanlar olarak yetiştirmesi pek inandırıcı görünmemektedir. Eğer Shakespeare gerçekten "Shakespeare" idiyse, o zaman tarihte çocukları kör cahil olan tek seçkin yazardı! Sonra bir de Shakespeare'in vasiyeti sorunu var. Belgenin özgün hali günümüze kadar gelebilmiştir: Üç sayfadır ve mal varlığını ve geride bırakacaklarını oldukça ayrıntılı bir şekilde belirtmektedir. Ancak, hiçbir yerinde şiirlerin, oyunların, el yazmalarının, yazmakta olduğu eserlerin veya edebi haklarının sözü edilmemektedir. Kendisine ait kitaplardan ya da eserlerden de hiç bahis yoktur. Kalan oyunlarının basılmasını istediğine ilişkin en küçük bir ipucu bulunmamaktadır ki, bu dönemde bunların en az yirmisi henüz basılmamıştır. Hayatında bir oyun veya bir şiir yazmış olduğunu ifade eden tek bir satır bile yoktur. Mektep medrese görmemiş, belki de okuma yazma bilmeyen bir tacirin vasiyetidir bu. Şunu da belirtebiliriz ki, İngiliz şairlerinin bir üyeleri öldüğünde gösterişli -ama zevksiz- cenaze törenleri düzenlemek ve ölen hakkında uzun şiirsel methiyeler düzmek alışkanlığına sahip oldukları bir dönemde, Shakespeare'in 1616 yılında ölümü, İngiltere'deki hiçbir yazar tarafından konu edilmemiştir. Daha sonra William Shakespeare'in büyük bir hayranı ve dostu olduğunu iddia eden Ben Jonson bile, Shakespeare öldüğünde en ufak bir üzüntü belirtisi göstermemiş hatta olayın sözünü bile etmemiştir. Gününün diğer şairlerinin "Stratfordlu adam" ve büyük yazar arasında bir ilişki kurmadıkları açıktır. Peki oyunların yazarı, Shakespeare değilse, kimdi? Bu sorunun cevabı olarak birçok kişi öne sürülmüştür, aralarında en tanınmışı da ünlü filozof Francis Bacon'dır. Ama geçtiğimiz yıllarda, eldeki kanıtların artması, bu kişinin Edward de Vere olduğu görüşüne kuvvet kazandırmıştır. Ortaya konan yığınla kanıt, "William Shakespeare"in 17. Oxford kontu Edward de Vere'in kullandığı bir takma ad; William Shakespeare'in ise işleri nedeniyle Londra'da yaşayan, ancak yazarlıkla hiç ilgisi bulunmayan varlıklı bir tüccar olduğunu göstermektedir. (Stratford'da bu isim; Shaxpere, Shakspeyr, Shagspere, Shax-bere gibi çeşitli şekillerde yazılırdı, ilk "e" hiçbirinde bulunmadığından okunuşu "Shakespeare" in okunuşundan oldukça farklı -kısa 'a' sesi ile- idi.) Edward de Vere'in o dönemde yazdığı oyunlarla halkın beğenisini toplamış Shakespeare'in "hayalet yazar"ı olduğunu söylemeye çalışmıyorum. Shakespeare. sağlığında bu oyunların yazarı olarak düşünülmemişti, ayrıca hiç de böyle bir iddiası yoktu! Shakespeare'in büyük oyun yazarı William Shakespeare olduğu fikri, Shakespeare'in oyunlarının ilk toplu basımının ortaya çıktığı 1623 yılına kadar -Shakespeare'in ölümünden yedi yıl sonra!- öne sürülmedi. Yayıncıların kitaba koydukları önsözde, "Avon-Stratfordlu adam"ın oyunların yazarı olduğu (doğrudan söylenmemesine karşın) kuvvetle ima ediliyordu. Edward de Vere hakkında çok şey biliyoruz: Maceralı bir hayatı vardı ve yaşantısındaki bir çok olay oyunlarına yansımıştır. 1550 yılında doğmuştur, varlıklı ve üst düzeyde bir aristokrat olan 16. Oxford kontunun oğlu ve varisidir. Genç Edward, ucu Norman krallığına kadar dayanan bir unvanın varisine yakışır şekilde, genç bir soylunun maharet göstermesinin adet olduğu bütün konularda; binicilik, avcılık, dövüş sanatları ve müzik, dans gibi daha hafif uğraş alanlarında eğitildi. Bu arada akademik eğitimi de ihmal edilmedi. Diğer konuların yanı sıra, hem Fransızca hem de Latince'yi özel öğretmenlerden öğrendi. Cambridge Üniversitesi'nde lisans, Oxford Üniversitesi'nde de yüksek lisans öğrenimini tamamladı. Daha sonra Londra'daki avukatlık kuruluşlarının en ünlülerinden birinde, Gray kuruluşunda bir yıl hukuk tahsil etti. De Vere şiir ve tiyatroya her zaman yoğun bir ilgi duymuştu, birçok edebi kişilikle arkadaşlığı vardı ve gençliğinde kendi adını kullanarak şiirler ve oyunlar yazmış olduğu biliniyordu. (Bu ilk oyunlar kayıptır ama, şiirlerin birkaçı günümüze gelebilmiştir. Olgun William Shakespeare'in standardının çok altında olmakla birlikte, bazıları oldukça da iyidir). Ancak, bir aristokratın yayımlanmak üzere şiir yazmasının küçültücü bir durum olduğunu öne süren, o günlerde geçerli görüşten dolayı, hiçbirini yayımlanmamıştır. (Böyle bir tutum günümüzde çok tuhaf görünse de, tarihçiler o günler için herkesçe uygun bulunan bir davranış olduğunda ve bu yasağın nadiren deliğinde hem fikirdirler.) Kraliçe Elizabeth'in kendisine verdiği ödenekten sonra ise de Vere kendi adıyla tek bir satır bile yazmadı. Ama, bir iki yıl içinde görünmez bir yazarın, "William Shakespeare"in yazdığı şiir ve oyunlar ortaya çıkmaya başladı. De Vere'in oyunların yazarı olduğunu kabul etmekte yaşanan tek sorun, kimliğini neden sakladığıdır. Buna da birkaç açıklama getirmek mümkündür: 1) O günlerde, soyluların yayımlanmak üzere şiir ya da ticari amaçlarla tiyatro eserleri yazmaları şiddetle yasaklanmıştı. 2) De Vere'in sarayda yaşadığı bilinmektedir. Oyunlarının birçoğu saray yaşantısıyla ilgili olduğundan, bunları kendisinin yazdığım itiraf etseydi; insanlar doğal (muhtemelen de doğru!) olarak, oyunlardaki çeşitli karakterleri, saraydaki gerçek kişilerin onları alaya alan taklitleri gibi düşüneceklerdi. Bugün bu tür eserler olağan kabul edilmekte, pek hoşgörüyle karşılanmasa bile, dava nedeni olarak görülmemektedirler. Ama o günlerin koşullarında en hafifinden kanuni kovuşturma için, ama daha büyük bir olasılıkla da düello için gerekçe oluşturabilirlerdi. De Vere, kimliğini gizli tutarak, bu tür sorunlardan uzak durdu. 3) William Shakespeare'in sonelerinden birçoğu âşık olunan bir kadına yazılmıştır. Dolayısıyla, yazarın kimliğinin bilinmesi karısı açısından utanç verici bir durum olacaktı. 4) Daha da beteri, sonelerin birçoğu da bir erkeğe yazılmış ve üzerlerinde, yazarın homoseksüel veya biseksüel olduğunu gösterdiği şeklinde yorumlar sıkça yapılmıştır. Bu yorum doğru olsun ya da olmasın (ki eleştirmenlerin çoğunluğu doğru olmadığına inanmaktadır), sonelerin şairi olduğunu itiraf etmesi dedikoduya yol açacak ve ailesine utanç getirecekti. Bu cevapların belki de hiçbiri kendi başına yeterince ikna edici değildir. Ama bir arada düşünüldüklerinde de Vere'in kimliğini gizlemesinin tam bir açıklamasını yapabilirler. Ancak de Vere'in bilemediğimiz başka nedenlerinin olması da elbette ki mümkündür, (örneğin; Elizabeth, kendi adıyla hiçbir şey yayımlamayarak sosyal kurallara uymasını- ve böylece sarayında yaşayanların birbirleriyle düello etme olasılığını ortadan kaldırılmasını- bağladığı maaş için bir koşul olarak öne sürmüş olabilir.) De Vere, kimliğini gizlemesinin tam açıklamasını bilsek de bilmesek de, Shakespeare'e atfedilen özellikleri bütün yönleriyle mükemmel olarak karşılamaktadır -ve hatırlayın, başka hiç kimse bu özelliklere yaklaşamıyor bile! O'nun "o yazar" olduğu bana neredeyse kesin görünmektedir. Son bir soru: Shakespeare nasıl oldu da oyunların yazarı sanıldı? Bu inanan temelleri, her biri Shakespeare'in ölümünden birkaç yıl sonra ortaya çıkmış ve biraz şüpheli üç kaynağa dayanır görünmektedir. Olağanüstü bir rastlantı olduğu varsayılmazsa, sanki birisi (ya da birileri) bile bile bir aldatmacaya kalkışmıştır. Neden yapılmıştır bu ve kimin tarafından? Bu sorunun cevabından emin olamayız ama akla en yakın açıklama, bu aldatmacanın de Vere'in ailesi tarafından yapılmış olduğudur. Aile, 1620'lerde yazarın bütün eserlerini yayımlatmaya karar vermiş ve kimliğindeki gizliliği korumayı tercih etmiştir. Bu davranışa yöneliş nedenleri muhtemelen de Vere'in nedenleriyle yakın benzerlik taşımaktadır: Skandal korkusu (belki de Kraliçe'ye verilmiş olan söz gibi başka zorunluluklar). Aldatmacayı daha inandırıcı hale getirmek için de, bir başka kişiyi "yazar" olarak tanıtmaya karar vermişlerdir. İsimleri arasındaki benzerlikten dolayı da dublör Shakespeare olmuştur. Ayrıca öleli birkaç yıl olduğundan bu sahtekârlığı açığa çıkaramayacaktır, Londra'da pek tanınmadığından hatırlanması da güç olacaktır, kasabada ise hikâyenin uydurma olduğunu anlayacak çok az insan vardır. Bu kurguyu uygulamak muhtemelen oldukça kolaydı. Shakespeare oyunlarının ilk toplu basımına önsöz niteliğinde bir şiir yazan Ben Jonson, araya yazarın -Avon nehri kıyısındaki- Stratford'da doğup büyüdüğünü ima eden (doğrudan söylemeyen ama durumu açığa çıkarabilecek başka yalanlara da başvurmayan) bir iki müphem satır eklemesi konusunda ikna edilmişti. Ayrıca Shakespeare'in mezarının yakınlarına, üzerine (müphem olmakla birlikte) güçlü övgü sözleri yazılmış bir anıt dikilmesini sağladılar. William Shakespeare'in kimliği daima gizli tutulduğundan, O'nun "Stratfordlu adam" olduğu hakkında birkaç ima, hikâyeyi başlatmaya yetmişti. Bu hikâyenin doğruluğunu o zamanlar kimse araştırmadı. (Edebi biyografilere duyulan ilgi bugün duyulandan çok daha azdı.) Shakespeare'in ilk biyografisinin yazıldığı yıllara gelindiğinde ise (William Rowe, 1709) gerçeği bilenler göçüp gideli çok olmuş ve Shakespeare'in yazarlık efsanesi çoktan kabul görmüştü. Yukarıda paylaşmış olduğum bir çok bilgiyi Mina hanımın
İngiliz Edebiyatı Tarihi
İngiliz Edebiyatı Tarihi
, Boone'nin
İngiliz Edebiyatı 101
İngiliz Edebiyatı 101
adlı araştırma eserleri ve bunun gibi kaleme alınmış ingiliz edebiyatına yön verenler derlemelerinden topladım. Shakespeare'in Kont ile benzer yaşamlarını araştırdığım diğer kaynak kitap ve hangi sayfalarından alıntı yaptığım eseri ise aşağıda paylaştım. Michael H. Hart, Dünya Tarihine Yön Veren En Etkin 100, Neden Kitap Yayıncılık, İstanbul, 2008, s. 151-167. Shakespeare hakkında çok fazla inceleme okudum ancak 1k'da çok fazla detaylı inceleme bulamadığım ve araştırma yapmayı sevdiğim için böyle bir çalışma hazırladım. Ayrıca Shakespeare hayranlarına 2011 yapımı Anonymous filmini izlemelerini öneriyorum, en azından bir göz atın derim..
Hamlet
HamletWilliam Shakespeare · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202045,3bin okunma
·
726 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.