Gönderi

İşgalden ve gerek askeri işgal şeklindeki doğrudan sömürgecilikten gerekse askeri üsler, iktisadi yardımlar, barış gücü, misyoner gruplar, yabancı müessese, organizasyon, okul ve enstitüler aracılığıyla gerçekleşen gayr-i askerî (sivil) işgale bağlı dolaylı sömürge şekillerinden kurtulmak. Zira bugünün araştırmacısı dününkinden farklıdır. Dünün araştırmacısı bağımsız, toprakları fetheden, kültür sancağını (dünyaya) yayan, komşu medeniyetlere etkide bulunan, ilimleri ortaya koyan, teorileri vazeden, başkalarının medeniyetinin kaynağı olan biri iken günümüz araştırmacısı, işgale uğramış, ayakları altındaki toprak kaybolmuş, kültürel olarak sömürülen, Batı medeniyetinin izinden ayrılmayan, bilgiyi (sadece) transfer eden, yardım talep eden, pazarlarda dilenen biridir. Söz konusu farklılık, bugünün araştırmacısını, kaçınılmaz bir tercihte bulunmaya zorlamaktadır ki bu da vatanı/toprağı, onun dışındaki her şeye tercih etmektir ve bu tercih özellikle de bu araştırmacının medeniyetinin temsil ettiği düşünce, toprakların bağımsızlığı ve o topraklar üzerinde yaşayanların özgür olması dışında bir şey istemiyorsa söz konusudur. Bu durumda toprakların bağımsızlığı, çağdaş araştırmacının hedefi ve amacı hâlini alır ve önceleri onun ruh dünyasında ağlama, gözyaşı, acı, keder, zilliyet ve âr olan toprak artık metafizik, şiir, roman, hikâye, hasret ve özleme dönüşür.¹¹ Zira ortada bir teoloji söz konusu ise o 'bu toprakların teolojisi'dir; bir felsefe söz konusu ise o ‘bu toprakların felsefesi’, bir tasavvuf söz konusu ise ‘bu toprakların tasavvufu', bir şiir söz konusu ise 'bu toprakların şiiri', yahut bir roman söz konusu ise o 'bu toprakların romanı', bir fıkıh söz konusu ise o da 'bu toprakların fıkhıdır'. Bir teoloji tesis ettiğimizde o ‘özgürlük teolojisi'dir; bir felsefe uyarladığımızda o ‘bağımsızlık felsefesidir';_bir_tasavvuf inşa ettiğimizde o 'devrim tasavvufudur'. Bir fıkıh vazettiğimizde o 'direniş fıkhıdır'; bir dini yorumladığımızda o ‘gelişme/kalkınma dini'dir. Çevremizde toprağı elimizden almayı amaçlayan başka toprak teolojileri çoğalmıştır. Zira siyonizm bir toprak teolojisidir, sömürgecilik bir toprak ideolojisidir. Bizler siyonizm ve sömürgeciliğe karşı verdiğimiz mücadelede hâlâ millî düşüncemizde bu toprak teolojisine ve şiirine gereken önemi vermiyoruz. Bundan dolayı da millî düşüncemiz, teorik düzeyde, çağdaş ulusal bağımsızlık ideolojilerinin gerisindedir.
20 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.