"Kartopu etkisi" diye bir kavram duydunuz mu hiç?
Bir kartopundan büyüye büyüye çığa uzanan yolculuk.
Her şey @ozekcinmert Bey'in kitabı bana hediye etmesiyle başladı. Kitap elime ulaştığında kendisi de eşlik etti. Derken @ozekcinnazan,
Feniçka gibi kıymetli okurların da eşlik etmesiyle kartopu çığa dönüştü ve hep birlikte devam ettik okumaya. Uzun zamandır bu kadar keyifli bir okuma geçirdiğimi hatırlamıyorum. Hatta sırf bu yüzden birkaç saate bitecek eseri tadını çıkara çıkara okudum.
Üzgün Kediler Gazeli
Eserin kapağını açar açmaz "Mısır'a, Kiraz'a, Nur'a ve bütün sokak kedilerine ithaf edildiğini görüyorsunuz. Yüzünüzde tatlı bir gülümseme ile başlıyor.
İçindeki şiirler 1992-2007 yılları arasında yazılmış.
Nefesler
Gazeller
Bi' dolu
On Dakika Ara
Başkasının Şiirleri
Ay Antolojisi
Diğerleri bölümlerinden oluşuyor.
Sevdiğiniz şairlerle de karşılaşıyor, onları anıyorsununuz. "Kuşlar toplanmışlar görüyorlar" Eski Foça'ya derken Ah canım
Cemal Süreya diyor; Eylül toparlandı gitti işte, ekim falan da gider bu gidişle diyerek
Turgut Uyar'ı yâd ediyorsunuz. Daha niceleri... Kısacık eserde bir şiir tarihi geçti zihnimden, mest oldum.
"Niye sevmedin beni," derken adeta bir hesap sorma, "Kediler kadar yalnızım," derken muazzam bir benzetmeye şahit oluyorsunuz. Geçtiğimiz günlerde
Kızıl Veba'yı okumuştum. Köpekler ilkelken sürüler halinde yaşıyor, kediler yalnız yaşamayı tercih ediyormuş. Böyle diyordu
Jack London 21. yüzyıl insanı da kediler kadar yalnız, onlardan farkı kalabalıklar arasında psikolojik yalnızlığı. Gerçi kedilerin psikolojilerini bilmediğimiz için buna fark diyebilir miyim ona bile emin değilim.
İncelik kokuyor şairin dizeleri. "Umarım kırmamışımdır seni, zira çok incesin." (s. 99) İncelerin kaderi değil mi kırılmak? Ve onları kırmaktan korkan insanların sayısı çok az ne yazık ki... Haydar Ergülen,
Şükrü Erbaş gibi nadide şairler dışında çok az: "Kimseye acı vermemek için kırk yerimden kırılan inceliğim."
"Kalbinizi yanınıza alın şeyhim
Gece yalnız geçilmez!" (s. 106)
Bazı yollar yalnız yürünmez.
Bazı geceler yalnız geçilmez.
Bazı kitaplar yalnız okunmaz.
Ama insanlar yalnız.
Ama kediler yalnız.
Ama kitaplar boydan boya yalnızlık.
Bir çicek: Unutmabeni.
Ne diyordu şair:
"Hiç unutmamalı öyleyse, kimseyi incitmemeli." (s. 42)
Ama ömürler unutmak ve incitmek, unutulmak ve incitilmek ile geçiyor. Unutmak kelimesi gerçekten undan gelmiyor ama bizi unufak ettiği kesin.
Ufala ufala yitiyor, yite yite bitiyoruz.
"Ve dünyanın sonbaharıydı." (s. 107)
Bizim de demimize bu vakitler düştü.
Dize dize paylaşmak istedim eseri okurken, şimdi de sayfa sayfa anlatmak, saatlerce konuşmak istiyorum. Benim adıma güzel bir yolculuktu. Bu yolda yürüdüğüm insanları da çok sevdim. Sizi de bu yola çıkmaya davet ediyorum: Okunması, okutulması temennisiyle...
Son olarak: İncelememi tüm sokak kedilerine ithaf ediyorum.
Hocam, ne kadar güzel anlatmışsınız. Şiir türü okumayı pek tercih etmem (tabii bu demek değil ki hiç şiir sevmem) ama incelemeniz bana bu kitabı okuma isteği verdi. En kısa zamanda alıp okuyacağım inşallah.