Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

309 syf.
6/10 puan verdi
Bir Tutam Korku, Bir Tutam Gizem, Bir Tutam Kültür: Cin İnancı
Ali Osman Ateş'in "Kur'an ve Hadislere Göre Cinler ve Büyü" kitabı cin inancının İslam öncesi ve sonrasını, cin ve sihir ilişkisi ile büyünün etkisini İslamî kaynaklara dayanarak açıklamayı hedeflemektedir. Yazar, söz konusu kitabı yazma sebebi olarak ön sözde topluma Batılılaşma etkisi ile dine alternatif olarak "uydurulan" büyü, fal gibi şeylerle, İslam'ın kabul etmediği reenkarnasyon, satanizm gibi inançların empoze edilmeye çalışılması karşısında İslam'ın bu konulardaki görüşünü vererek halkı aydınlatmayı hedeflediğini belirtmektedir. Cin, sihir gibi konuların oldukça ilgi çekici ve gizemli olduğu su götürmez bir gerçek. Bu konuda geleneksel İslamî din yorumunun konuya yaklaşım ve argümanlarını öğrenmek adına "Cinler ve Büyü" kitabının yeterli bilgiye sahip olduğunu düşünüyorum. Ateş'in kitapta kullandığı üslup sade, cümleler kısa ve anlaşılır. Yazarın uzmanlık alanı hadis olduğu için yer yer bunaltıcı ravi açıklamaları da bulunmakta. Buna ilaveten cinler hakkında İslamî kaynaklarda geçen birçok ilginç ve farklı rivayetin kitapta bulunması da kitaba renk katmış. "Kur'an ve Hadislere Göre Cinler ve Büyü" kitabı giriş ve iki bölümden oluşuyor. Giriş (s. 19-40) bölümünde "İslam Öncesi Toplumlarında Cin İnancı" başlığıyla cahiliye, Yahudilik ve Hıristiyanlık'ta cin inancı özetlenmiştir. Yazara göre cinnin tanımı şudur (s. 20): "Cinlerin tarifinde ittifak edilememiştir. Ancak müslümanların ortak bir telakkîsine göre cinler, bedenleri ateş, hava, râyiha gibi maddelerden teşekkül etmiş, akıl ve irade sahibi, latîf, görünmez varlıklardır. Bu özeliklerinden dolayı da duyu organlarımızdan gizli bulunmaktadırlar. Bu açıdan kendilerine cin denilmiştir. Bu niteliklerinden dolayı, şeytân ve meleklerin de bu kapsama girdikleri yukarda kaydedilmişti. Bu duruma göre ruhânî ve cevherî varlıklar üçe ayrılabilir." Yine yazara göre cinlerin mümin ve kafirleri vardır. Buna göre cin, insandan ayrı, soyut, yapı maddesi farklı, iyileri ve kötüleri olan bir varlık türüdür. Geleneksel cin anlayışı tam olarak budur. Kuran ve hadislerde geçen cin, şeytan gibi bütün anlatımları lafzi olarak anlama yönteminde ortaya böyle gizemli bir varlık ortaya çıkmaktadır. Birinci bölüm "İslâm'a Göre Cin" (s. 41-191) başlığını taşımakta, cinlerin özellikleri, gökten haber çalmaları, şekil değiştirmeleri, insanlara görünmeleri, cinlerle evlenmek ile hastalık ve cin ilişkisi üzerinde durulmaktadır. Yazarın bu bölümdeki iddialarına göre cinler şu özelliklere sahiptir: - Cinler, akıl sahibi oldukları için iman etmekle yükümlüdür. - Cinlerin iman edenleri cennete, inkar edenleri cehenneme gidecektir. - Cinler de insanlar gibi yeryüzü sakinidir. Yeryüzünde yaşadıkları için belli yaşam yerleri vardır. - Kâfirlerine şeytan ismi verilir. - İnsanlar cinleri göremez; ancak cinler insanları görür. - Cinler ölümlüdür. Bundan dolayı yaşamlarını devam ettirmek için kendi yapılarına uygun şekilde beslenmeye ihtiyaçları vardır. - Cinler nikahlanıp, çocuk sahibi olabilirler. Cinlerin Gökten Haber Çalması - Cinlerin haber almak için göğe çıktıkları; ancak Hz. Muhammed'in peygamber olmasıyla birlikte gökten onların şihablarla kovalandığı anlatılmaktadır. Bu durumda önceden doğruyu söyleyen kahinler, risaletin gelmesiyle artık doğru bilgiye ulaşamaz olmuşlar; çünkü haber kapıları kapanmış. Ayrıca gök ve haberin bağlantılı olması, gökten haber alınması meselesinin cahiliye cin inancı ile bir farkı var mı? Hz. Peygamber'in Cinlere Kur'an Okuması Cin Sûresi'nde cinlerden bir grubun Kuran dinlediğinden bahsedilir. Yazar, âyetin bağlamı üzerinde durmadan, buradan destek alarak doğruca hadislere geçiyor. Cin kelimesi gerek insan gerek soyut varlık anlamında hatta melek anlamında bile kullanılan, oldukça geniş bir anlama sahip bir kelimedir. Ancak farklı yorum kapıları açmak yerine yazar, rivayet merkezli yaklaştığı ve eleştirelliği geriye attığı için ortaya fantastik bir hikâye çıkıyor. Rivayetlere göre Hz. Muhammed Mekke dışında (Nahle) bir yerdeyken Kuran'ı sesli okumuş, oradan geçen cinler onu duymuş, dinlemiş ve iman etmişlerdir. Hz. Muhammed'in cinlerle birçok defa karşılaştığı da iddialar arasında bulunmaktadır. Ayrıca yazara göre bu görüşmenin tesadüfî olması pek mümkün değil; çünkü Allah mâdem cinleri imanla yükümlü tuttu, o zaman onların inanmasını kolaylaştırmak için Hz. Muhammed'den Kuran'ı dinlemelerini sağlamak gerekiyordu. Görüldüğü üzere gerek ayetler, gerek rivayetler lafzen anlaşılıp, bağlamı, yorumu üzerinde gerekli hassas araştırma yapılmadan, yorum üstüne yorum yapılıyor. Kitabın giriş kısmındaki cahiliye Araplarının cin inancının kısmi düzeltmelerle alınıp, İslam tarafından devam ettirildiği üzerinde durulmasını bırakın, bunun farkında bile değil yazarımız. Bu durumda ortaya böyle fantastik bir evren, mitolojik hikayeler ve kültürün din diye aktarımı kalıyor ki, söz konusu kitap büyük oranda geleneksel olarak aktarıla gelen bilgilerin daha sistemli ve oldukça az yorumlu hâli olarak vücut bulmuş oluyor. Cinlerin Azığı Yazar, cinlerin azığının tezek, kemik olduğuna dair rivayetlerinin ravi ilavesi olduğunu iddia ediyor. Yine Ateş, Hz. Muhammed'in kemik ve tezekle taharet yapılmaması uyarılarını, bunların cin yiyeceği olduğu sözlerini mikrop olarak yorumlamıştır. Hz. Muhammed'in sahabilerine pis, sağlıksız, hasta edecek şeylerle temizlik yapmayın, demek yerine bunlar "cinlerin yiyeceğidir" demesinin o zamanda mikrop kelimesinin bilinmemesine dayandıran Ateş, yeni bir yorum getirmiş olsa da bunun oldukça zorlama bir yorum ve bağlamsız bir açıklama olduğunu düşünüyorum. Cinlerin Şekil Değiştirmeleri Yazara göre, Hz. Muhammed'e isnad edilen yılanların cin olduğu sözü, râvilerin ilavesidir. Hz. Muhammed, zararsız yılanların öldürülmemesini tavsiye etmiştir. Cin, melek gibi varlıklar Allah'ın izni olmadan şekil değiştiremez. Meleklerin şekil değiştirebileceğine dair Cebrail'in Meryem'e ve Hz. Muhammed'e Allah'ın izniyle gelmiş ve insan şeklinde görünmüş olması örnek gösterilebilir. Yazar, gerek bu bölüm gerek diğer birçok bölümlerde olsun anlatmak istediği konulara dair rivayetleri aktarıyor; ancak başlığın sonunda yeni konuya geçmeden önce kendi tercihini, anlattıklarının özetini ve aktardıklarından ne anlaşılması gerektiğini ifade etmiyor. Bun durumu kitabın ciddi bir eksikliği olarak kabul ediyorum. Bu bölümdeki sonuca göre melek ve cinler şekil değiştirebilir. Lâkin bunu Allah'ın izni ile yapabilirler. Allah'ın böyle bir şeye neden izin vereceği, bunun gereğine dair ise hiçbir açıklama bulunmamakta; ancak şekil değiştirme konusunda birçok âlimin sözlerine yer verilmektedir. Bu kitabın başka bir eksikliğinin ise felsefi açıdan oldukça zayıf olması olduğunu düşünüyorum. Anlatılanların neye tekabül ettiği, manası üzerinde ciddi bir fikri süreçten geçilmediği, arkeolojik kazının fena olmadığını, fakat fikri, düşünsel, felsefi kazının oldukça az kaldığını söyleyebilirim. Cinlerin İnsanlara Görünmesi Bazı İslam âlimleri (kim olduğu söylenmiyor) ve Mu'tezilî âlimler bir âyetten (A'râf 7/27) dolayı cinlerin görülmeyeceğini iddia ediyorlar. İmam Şafiî, peygamber dışında birinin cinni göremeyeceğini belirtiyor. Yazara göre ise peygamberler ve veliler (kimlerse artık bunlar) bu varlıkları görebilir; ama başka insanlar göremezlermiş. Cinlerle Evlenmek Cahiliyede cinlerle evlenme ve cinsel ilişkinin olduğuna dair bir inanç var. Rivayetlere de bu yönde şeyler dâhil edilmiş. Yazara göre cin ve insan evliliği gibi bir şey söz konusu olamaz. Burada yazar nasıl bir cin inancına sahip olduğuna açıklamaları da var. Anladığım kadarıyla Ateş'e göre cin: hayalet tarzı, ruhani, şeffaf, latif, rakik, insanın görünmeyen hali gibi bir varlıktır. Bu bölüm kitabın en ilginç bölümlerinden birisi. Ulemanın cinle evlilik konusunda neler dediğini ibretle okuyabilirsiniz. Cinlerin Eşya Üzerinde Tasarrufu Mümkün müdür? Süleyman'ın yanında bulunan cinlerden bir ifrit Belkıs'ın tahtını hızlıca getireceğini söylemiştir. Yazar, buradaki cinnin, soyut anlamdaki cin olduğunu ve onların bir eşyaya müdahale, değiştirme güçlerinin olmadığını; ama taşıma güçleri olduğunu iddia etmektedir. Bu durumun ise Süleyman'a özel bir durum olduğunu; çünkü cinlerin onun emrine verildiğini söylemektedir. Daha sonra Ateş, cinlerin insana da müdahale edemeyeceğini; çünkü Allah'ın insanı koruduğunu ve hafaza meleklerini insanlara muhafız kıldığını, bu meleklerin de çeşitli silahlarla insanları koruduğunu iddia ediyor. Yukarıdaki senaryoda ilk olarak Süleyman'ın emrine verilen cinlerin soyut varlıklar olan cinler olup olmadığı ciddi şekilde sorgulanmalıdır. İkinci olarak Allah'ın kulunu kendi yarattığı cinden koruması için hafaza meleklerini yaratması üzerinde biraz düşünülmesi gerekmekte, bunun nasıl bir tanrı anlayışı ve evren tasavvuru ortaya çıkardığına yoğunlaşılmalıdır. Hastalıklar ve Cinler Hz. Muhammed'in cinli insanları rukye ile tedavi ettiğine dair rivayetler zayıftır. Hz. Muhammed, şeytanın kendisine zarar verdiğini söyleyen sahabisine "Allah'a sığın." demiştir. Rukye ile tedavi moral vermek içindir. Hz. Muhammed'in bazı sahabilere bu konuda izin vermiş ve ücret alabileceklerini söylemiştir. Hastalıkları cinlere bağlamak eski geleneklerle ilgili bir durumdur. Yazara göre bulaşıcı hastalıklarla ilgili hadislerde geçen cin kelimesini Hz. Muhammed mikrobu kastederek söylemiştir. İkinci bölüm "Cin-Sihir İlişkisi" (s. 193-305) başlığı altında büyü, büyünün tarihi, büyü çeşitleri, büyünün etkisi, cinlerin insanların emrine girme imkanı, cinlerin kaybolan eşyaları bilme imkanları, Hz. Muhammed'e büyü yapılması, büyü yoluyla yapılabildiği iddia edilen bazı hususlar, bazı büyü örnekleri ve İslam'da büyünün hükmü konuları işlenmektedir. Bu bölümde hatta bu kitapta en beğendiğim kısım "Büyünün Etkisi Var mıdır?" oldu. Bu başlık altında ilk olarak ulemadan bazılarının bu konudaki görüşleri aktarılıyor. Mesela Ebu Hanife, büyünün olmadığı, bir hakikatı olmadığı görüşünde. Büyünün olduğunu iddia edenler Bakara 102. ayetteki "ما" kelimesine farklı anlam veriyorlar. İşin ilginç tarafı büyü gibi bir şeyin var veya yok olacağını Kuran'da geçen bir edatın manası üzerinden ispat veya red, bu durumun garipliğini yeterince ortaya koyuyor. Felak Sûresi'ndeki "düğümlere üfleyen büyücüler"den kasıt büyünün gerçek olması değil, böyle şeylerin yerine Allah'a güvenmek gerektiğidir. Bu yorum İzzet Derveze'den naklediliyor. Yazara göre büyünün etkisi yoktur; büyücüler en fazla kişilere yaptıkları telkinle onları etkilemektedirler. Hz. Peygamber'e Büyü Yapılması Ateş'e göre Hz. Muhammed'e büyü yapılmış; ancak tesir etmemiştir. (s. 263) Büyünün tesir ettiğini söyleyen rivayetlerde ravi ilavesi vardır. Hz. Muhammed, Cebrail'den kendisine sihir yapıldığı haberini almış ve büyüyü yok ettirmiştir. Büyüyü yapan kişiye de bir ceza verilmemiştir. Mâdem Hz. Muhammed'e büyü tesir etmedi, neden Cebrail haber verme gereği duydu? Neden Hz. Muhammed büyüyü yok ettirdi? Madem tesir etmedi, hiçbir hâl olmadı ise büyüyü yapanı cezalandırma düşüncesi niye var? Hiçbir etkisi olmayan bir şey için bu kadar şeye gerek var mıydı? Bu konuda yazarın önceki paragraftaki iddialarının doğru olmadığını düşünüyorum. Bazı Büyü Örnekleri ve Bunların Değerlendirilmesi Bu başlık altında hangi sebeplerle büyü yapıldığına dair bazı örnekler veriliyor. Bunlar şöyle: - Bir kimsenin erkekliğini ve dilini bağlamak, - İnsanların arasına kin ve düşmanlık sokmak; karı-kocanın arasını ayırmak, - Define bulmak, - İnsanların sevgisini kazanmak, - Erkekliği bağlı olan kimseleri çözmek, - Bir kimsenin sidikliğini ve uykusunu bağlamak, - Bir yeri harap etmek, - Bir kimseyi celbetmek, - Bir kimseye kurşun tesir etmemesi, - Haşerelerle mücadele etmek. Sonuç olarak "Kur'an ve Hadislere Göre Cinler ve Büyü" kitabı, yazılma amacı olan insanları batıl inançlardan koruma görevini kısmi olarak sağlasa da, kitapta anlatılanlardan ortaya çıkan, cin meselesinin acilen ciddi bir şekilde araştırmaya ve cahiliye ve İslam'ın cin inançları, diğer dinlerin ve İslam'ın cin inançlarının karşılaştırılması gerekmektedir. Ateş'in kitap boyunca bahsettiği cinlere dair inançlar dinin mi kültürün mü olduğu üzerinde ciddi bir şekilde durulmalıdır. Bu konuda eğer cin inancını ciddi bir şekilde vuzuha kavuşturmak isterseniz Saadettin Merdin'in "Cinler Bağlamında Teolojinin Mitolojiden Arındırılması" başlıklı muhteşem kitabını dikkatlice okumanızı tavsiye ederim. İncelememi 1000Kitap için kısalttım. Tam hâlini okumak için aşağıdaki linke tıklayınız: medium.com/@sametonurr/cin...
Kur'an ve Hadislere Göre Cinler-Büyü
Kur'an ve Hadislere Göre Cinler-BüyüAli Osman Ateş · Beyan Yayıncılık · 20115 okunma
·
102 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.