Köy Enstitülü Bir Öğretmenin İzindeEmanet… Bize atalardan kalan miras… Ailevi miras, toplumsal miras… Roman, Yasemin’in dedesi Hamdi Bey’in ölümü sonrası bıraktığı emanetlerin izini sürerek Köy Enstitüleri gerçeğine ulaşmasını ve asıl olarak kendi gerçeğini bulmasını hikayeleştirmiş.Bir taraftan iki yaşında köklerinden kopartılmış , New York’ta yaşayan avukat Yasemin’in vatanına dönüşü anlatılırken diğer taraftan dedesinin günlükleri etrafında gerçeklere ulaşıp mutlu sona varışı anlatılıyor romanda.Ana anlatım içinde Hamdi Bey’in günlükleriyle ilerliyor roman. Bana göre asıl romanda dikkat çeken kısımlar Hamdi Bey’in günlüklerinde anlattıkları. Hamdi Bey , yoksul bir köy çocuğu olarak girdiği Hasanoğlan Köy Enstitüsünden idealist bir öğretmen olarak mezun olur ve sevdiceği Asude ile ( mezuniyetten on yıl sonra) evlenir. Öyle bir idealizmdir ki kendi köylerini kalkındırmak adına birbirlerinden ayrı on yıl geçirmeyi göze alacak bir vatana hizmet aşkıdır bu. Yıllarca çabalayarak kurdukları dünyalarında yüzünü yıllar yılı görmeyecekleri torunlarına yaptıkları hazırlıklarla tüketirler ömürlerini Hamdi ve Asude.Torun Yasemin, atalarının gerçeğine ancak onlar vefat ettikten sonra erişecek, değişecek, dönüşecek ve Hamdi ile Asude’nin torunu olduğunu ispat edecektir. Vatanında onu hem mesleki idealizm hem de aşk bulacaktır.Bu romanı niçin okuyalım? diye düşünenlere toplumsal tarihimizde bir eğitim modeli olarak dünyada emsali olmayan “ Köy Enstitüsü” gerçeğini bir nebze olsun kavramak istiyorsanız okuyun , derim. Hasan Ali Yücel ve İsmail Hakkı Tonguç’un Cumhuriyet tarihimize damgasını vuran, idealist insan yetiştirme ülküsü ile köyü ve köylüyü kalkındırma modeli olan Köy Enstitüsü ruhuna minnetle keyifli okumalar…