Gönderi

64 syf.
10/10 puan verdi
#bilinmeyen_bir_kadinin_mektubu
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu, tanınmış bir yazar olan R’nin Viyana’ya dönmesiyle başlıyor. R, gezi sonrası eline geçen bir mektubun üzerinde yazan “Beni hiç tanımamış olan sana” hitabı ile başlayan mektubu ilginç bulup okumaya başlıyor ve bu noktadan itibaren hayatına başka bir pencereden bakacağı bir yolculuğa başlıyor. Roman bir kadının elinden yazılan çocuğunun ölümü ile başlayıp kendi ölümü ile sonlanan bir kesit arasına sığdırılmış kadının hayatını anlatıyor. Kadın ilk gördüğü andan itibaren platonik bir biçimde adama aşık oluyor ve ondan ömrünün sonuna kadar vazgeçmiyor. Hiçbir sevgi göstermemesine karşın sadece bir iki kere adamla olmasını kendine lütuf sayarak yaşamaya devam ediyor. Ta ki çocuğu hayata gözlerini yumana kadar. Kadın, R’den ona kalan en değerli hazineyi kaybedince bu mektubu yazmaya karar veriyor. Lakin kadın ölmemesi durumunda mektubu adama vermeme ve sonsuza dek susma kararı alıyor. Şimdiye kadar yaptığı gibi. Aslında kadın adamın hayatının her daim içinde olmasına rağmen adam kadını asla hatırlayamıyor. Mektup bittiğinde ve her şey gün yüzüne çıktığında bile kadın, adam için daima bir hayalet. Kadının zorlu bir yaşamı oluyor. Kadının hayatına R ilk dahil olduğu zaman 13 yaşında daha küçücük bir çocuktu ve küçük yaşta babasını kaybeden annesi ile birlikte yoksul bir hayat sürüyordu. Daha onu görmeden onun yaşam şeklinden etkilenmiş ve onu kafasında daha çok coğrafya hocasına benzetmişti. Onu ilk gördüğünde ona vurulmuş ve onu gözlemeye başlıyor. Hayatı boyunca görünmez olan kadın, annesi başkasıyla evlenip başka bir yere taşınmak zorunda kalınca hayatının ışık almayan bir mağaraya hapsolmuş gibi yaşıyor ve adama gidiyor. Kapıyı kendini zorlayarak çalıyor ve kimse açmayınca eve geçip bekliyor. Saatlerce hayatını ve hayallerini süsleyen adamı bekliyor ve adam bir kadınla eve dönünce her şey, tüm hayalleri yıkılıyor. Onu evden zorla alıp Innsbruck’e götürdüklerinde ayak direyecek gücü kalmamış oluyor. Herkesten, her şeyden uzak yaşıyor. Kendi matemini yaşamaya başlıyor. Viyana’ya döndüğünde bir şekilde adamla karşılaşıyor ve adam tüm çapkınlığıyla kadını ikna edip (!) yemeğe çıkarıyor. Üç gece birlikte olmalarından sonra R seyahate çıkıyor ve kadına ona ulaşacağını söylüyor. Adam asla kadına ulaşmıyor ve geçmişteki bir anıya dönüşüyor kadın onun için. Kadın hamile kalıyor ve çocuğunu, hayatını adadığı adamdan geriye kalan tek şeyi, doğuruyor. Onu yoksul büyütmemek için kendini onun deyimiyle satıyor. Birkaç kez evlenme teklifi alsa da kendini daima ona sunmaya hazır olabilmek için evlenmiyor. Ve bir gece yine karşılaşıyorlar. Adam, kadını hatırlamıyor. Her yıl adam doğum gününde adama çiçekler yolluyor fakat adam kimin yolladığını merak dahi etmeden yaşıyor. Ve kadın, R’nin hayatında sadece yüzü silik bir hayalet olarak intihar ediyor. Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu romanı hakkında değerlendirmeme gelecek olursak. Kitap baştan sona iki bilinmeyen insanın kadının gözünden hayatını anlatıyor. Zweig, hayatta olduğu süre zarfında Freud’u yoldaşı olarak görüyor ve psikanaliz yöntemini taktir ediyor. Bundan olacak ki “Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu” adlı kitabı genel olarak bir ruh hali ve insan psikolojisini anlatıyor. Kadının duygusal çöküntülerini, hayatının iniş çıkışlarını ve ruh halindeki sürekli değişimi yansıtıyor. Adam gözünde yalnızca hayalet olan kadının, adama duyduğu koşulsuz aşkı konu alan kitap aslında psikolojiye dayanıyor. Bence kitap eğer psikoloji sever bir insansanız ve gizemi kitabın başından sonuna kadar severseniz okunabilecek bir kitap. Şayet bilinmeyen sizi bir süre sonra rahatsız ederse yine de sonuna gelmenizi tavsiye edebilirim. Kısa ve hemen biten bir kitap. Kahveniz veya çayınız eşliğinde eğer iyi bir okuyucu iseniz bir iki saat içinde bitirebileceğiniz tadımlık bir kitap. Kitabın olay örgüsünü belki daha önceden yazarın kitaplarını okuduğum ve ona aşina olduğum için veya kısa olduğu için tahmin edilebilir buldum. Sanki kitap biraz daha devam etse olaylar saçma bir hale gelebilir ve kadının tavrı aşırıya kaçabilecek gibi olduğu için hızlı bir kararla kesilmiş gibi. Lakin eğer kitabın sonunda R, kadını tanımış olsaydı işte o zaman büyük bir sürpriz bizi karşılardı gibime geliyor. Kitabın tek bir karakter gözünden mektup halinde yazılmış olması beni cezbetti. Ben bu kitaba yaklaşık bir-bir buçuk saat ayırdım ve bu zamanı bu kitapla değerlendirdiğim için mutlu oldum. Okunabilir olduğunu ve herkesin kitaplığında olması gerektiğini düşündüğüm bir kitap. ~Sena Aksoy'dan alıntıdır.
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu
Bilinmeyen Bir Kadının MektubuStefan Zweig · Kumran Yayınevi · 2019226.1k okunma
··
1 plus 1
·
84 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.