Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

656 syf.
7/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Steinbeck "Hep yazmak istediğim kitap" dedi. Peki en iyi kitabı mıydı?
John Steinbeck
John Steinbeck
Gazap Üzümleri'ni okuduğum zaman bir sonraki Steinbeck tercihim için birçok form dolaştım. Oklar büyük oranda Cennetin Doğusu'nu gösterdi. Asıl başyapıtın O olması dileğiyle okuyup bitirdim. Ama baştan söylemliyim ki her ne kadar Steinbeck ömürünü bu kitap için demlese de benim için başyapıt değildi. Bir insanın günah ile olan ilişkisi, kaderinin önceden belirlenmiş olup olmadığı, özgür iradenin kullanımı ve onun kullanımının kaderi değiştirip değiştiremeyeceği romanın en önemli temalarıydı. Yazar en kadim hikayelerden biri olan Habil ve Kabil hikayesinden yola çıkıyor, o hikayedeki "Timşel" kelimesinden söz konusu temaları irdeliyor. Anladığımız kadarıyla Steinbeck'e göre iyiyle kötü arasındaki mücadele insalığın ezeli ve ebedi konularından biri. Kitaptaki karakterlerin iyi ve kötü olarak keskin bir şekilde birbirlerinden ayrılması bu düşünceyi destekliyor. Hatta karakterlerin iki aile ağacının dallarından çoğalması bu durumu daha da bileyip keskinleştiriyor. Hatta ve hatta kötülük ve iyilik o kadar birbirine karışmıyor ki (örneğin) karakterlerden Cathy'nin içinde "iyi"nin bir tonunun bulmaya çalışmak umutsuz bir çabaya dönüşüyor. Aron ise iyilik ve kötülük ile kafasını o kadar bozuyor ki onun için bir orta nokta gözükmüyor. Onun için ya iyi var oluyor ya kötü. Bu nedenle sevgilisi Abra'ya bir kadının bütün güzelliklerini aktarıyor. Ondan annesi olmasını istiyor. Bir anne figürünün bütün meleksiliğini onda istiyor. Fakat Abra sık sık Aron'nun hayalindeki kişi olmadığını söylüyor. Aron ondaki karanlığı görmüyor. Annesi Cathy'nin ise o hayalindeki kişi olmadığını görmek onu için ölümün habercisi oluyor. İkinci paragrafta belirttiğim temalarda, iyiliğin ve kötülüğün doğuştan geldiği Steinbeck tarafından yadsınmıyor. Tekrar Cathy karakteri üzerinden gidersek, Cathy doğuştan özgürlüğü, dizginlenemezliği, zincire vurulamamazlığı uğruna her türlü davranışı sergileyebilir, kendisi için herkesi manipüle edebilir, saf kötülük yapabilir. Küçük yaşta ailesini soğukkanlılıkla öldürebilir (Aslında farklı bir okumayla Cathy'nin aslında kimseye zarar vermediği, sadece insanlık tarafından oluşturulmuş suni ahlaki değerlere uymak zorunda olmadığı, insanların onu bu kurallarda hapsetmeye çalıştığı için kendini koruduğu yorumu yapılabilir). Cal ise benzer şekilde küçük yaşında "ben kötüyüm" diye bağırmaktadır. Fakat Steinbeck kaderlerimizin doğuştan yazılı olduğunu belirtip, noktayı koyarak insanlığı kaderiyle baş başa, çaresiz bırakmıyor. Kitabın diğer temalarından olan özgür iradenin kullanımı iyilik ve kötülük problemini çözen, kader kırıcı olarak görev yapıyor. Kitabın sonunda Cal, Lee ve Adam arasında geçen sözlü ve sözsüz iletişimde saf kötülüğün ve iyiliğin olamayacağını, özgür irade ile bunun aşılabileceğini belirtiyor. "Timşel-Yapabilirsin" (yani kaderini eline alabilirsin) insanlığın en önemli kelimesi olarak karşımıza çıkıyor. Öyle bir kelime olarak karşımıza çıkıyor ki, Aron annesinden ötürü karşılaştığı kötülüklerle başa çıkmayacağını anlayıp ve kaçıyor, Cathy kötülük haricinden başka bir şeyin varlığını tahayyül edemeyerek karanlığında boğularak ölüyor. Fakat Cal, daha basit olan kardeşi Aron'un aksine, zor olsa da annesinden aldığı kötülüğü karşısına alıyor ve babasının "Timşel" sözüyle kötülüğün zincirlerinden kurtulabiliyor. Cennetin Doğusu'nda, Steinbeck'in, Habil ve Kabil hikayesini uzun bir zaman diliminde iki ailenin üzerinden yeniden yorumlayıp romana yedirmesindeki ustalığı üzerine bir sözüm olamaz. Fakat bazı konularda, tamamen benim edebi zevkimle alakalı, tam umduğumu buldum diyemem. Öncelikle benim için fazla didaktikti. Charles Trask ve Adam Trask kardeşler, Cal Trask ve Aron Trask kardeşler çok açık bir şekilde Habil ve Kabil hikayesini tekrar yaşadılar. Bu çok açık anlatım romanın bana öğüt verdiğini hissettirdi. Açık bir söylev vardı. İlahi bakış açısı o kadar yoğundu ki karakterlerin sanki eli kolu bağlıydı. Sonlara yaklaştıkça karakterlerin felsefi konuşmaları arttı. Karakterlerden Lee yazarın peygamberi konumuna yükseldi. Kitabın başlarında hayatımızda var olan karakterler yavaş yavaş sadece kağıt üzerinde var olmaya doğru evrildi. Romana ilerledikçe ben de saf dışı edildiğimi hissettim. Her şeye rağmen okuyan herkesin en azından kıyısından köşesinden kendine dair bir şey bulabileceği Cennetin Doğusu sizi 1800'lerden başlayarak Salinas Vadisi'ne, oradan insanlığın başlangıcına, akan diliyle sürükleyeceğine inanıyorum.
Cennetin Doğusu
Cennetin Doğusu
Cennetin Doğusu
Cennetin DoğusuJohn Steinbeck · Sel Yayıncılık · 20176,4bin okunma
·
31 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.