Gönderi

160 syf.
10/10 puan verdi
·
10 günde okudu
Petrov'un bu şaheserini lise zamanımda okumuştum. Yıllar sonra tekrar elime alıp okuduğumda zihnimden geçen tek şey, keşke lisede de bu kitabı şu anki fikirlerimle okuyup anlamış olsaydım demek oldu.. Her satırını okurken Atatürk'ün ne denli ileri görüşlü bir insan olduğunu, neden bu kitabın askeri müfredata zorunlu olarak eklediğini, neden her Türk gencinin bu kitabı anlamasını istediğini anladım. Bir millete maddi hizmetler yanında, manevi iyiliklerin de değeri, gerçekten Atatürk’ün, böyle bir kitabın okunmasını istemesinden, ne kadar ileri görüşlü ve aydın bir önder olduğunu bir kez daha anlamış oldum. Zaten kitabın her satırını bu düşünce ile okuduğunuzda, sanki Atamızın ağzından tavsiyeler duyuyormuş gibi hissediyor insan. Finlere önderlik eden Snellman’ın azmini okudukça, Türk toplumu olarak, bizlerin Snellman’ı olan Atamızı tekrar saygıyla andım ve onun önderliğine, hayata bakış açısına bir kez daha hayran oldum. Bu kitabı okurken ben açıkçası, Fin halkının yükselişini, tamamı ile kendi toplumumuz üzerinden, kendim üzerinden, neler yapılabileceği, neler yapabileceğim üzerinden değerlendirerek okudum. Belki yanlış anladığım, tamamen anlayamadığım noktalar da oldu ya da fark edemeyip geçtiğim. Kitabın sıkıcı olup olmaması ya da akıcılığından bahsetmek yerine alınabilecek derslerin üzerine konuşulmasının daha faydalı olacağına inanıyorum. Okurken, zihnimde sürekli canlandırdığım kendi toplumumuzun geçmişi, bugünü ve geleceği oldu. Geçmişte, bu kitabı okuyup uygulayabilecek insanların çoğunluğunu, daha ciddi ve davalarında samimi olan, gerçek aydın olan insanların olduğunu, bu kitabın ne denli değerli bir yol gösterici olabileceğini kavrayabilecek, toplumumuzun yetiştirdiği ve toplumu yönlendirebilecek bir çok insan olabileceğini düşündüm. Günümüze geldiğimde ise üzülerek kitaptaki Finlandiya'nın kurulmadan önceki halini ülkemde gördüm. Toplumsal eleştiri belki benim haddime değil, eleştirilecek toplum içerisinde mutlak suretle kendim de varım ancak okudukça ne yazık ki ülkemizin bugününde sanki o günlerin devam ettiğini hissettim. Sanki hiç vatandaşlık görevimizi yapmamış, topluma değer katmamış, kendini düşünen bencil bir millete dönüşmüşüz gibi hissettim. Kendi cümlemden ziyade kitaptan birkaç alıntı yapmak istiyorum. Kitapta ismi geçen ve bir köy papazı olan Luka Macdonald bir bölümde, gemide miçoluk yaptığı zamanlarda gördüğü vahşi Afrikalılar için “bana insana benzeyen hayvanlar gibi görünmüşlerdi, gururla milletimin medeniyet olarak onlardan ne kadar ileride olduğunu düşünmüştüm” diye anlatıyor ve sonra şöyle ekliyor; “Gitgide vahşi Afrikalılara daha fazla saygı duymaya başlıyorum, bizim insanlarımız daha kaba, daha aptal ve manevi anlamda çürümüş olduğunu düşünüyorum.” Diyor. Toplumumuzu düşündüğümüzde zeki bir millet olmamıza rağmen bunu tam kapasite ile yansıtamadığımızı düşünüyorum. Ne yazık ki bizlerin de bir yozlaşmanın içinde olduğunu düşünüyorum. Eksik eğitim, zor hayat şartları vs. gibi bir çok etkeni de göz önünde bulundurursak, toplumumuzun da durumu anlaşılabilir diye düşünüyorum. Gelecek için ise bu tür kitapları, geçmişimizi, önderlerimizi anlayarak, daha ileriye gidebilecek bir toplum, aydın ve çalışkan bir nesil, umutlu bir gençliğin yetişmesine inanan ve bu uğurda çalışanlar olmamız gerektiğini düşünüyorum ve diliyorum. Kitabı başta genç kardeşlerimiz olmak üzere, her yaştan insanın okumasının gerektiği kanaatindeyim. Herkese iyi okumalar dilerim.
Beyaz Zambaklar Ülkesinde
Beyaz Zambaklar Ülkesinde
Grigory Petrov
Grigory Petrov
Beyaz Zambaklar Ülkesinde
Beyaz Zambaklar ÜlkesindeGrigory Petrov · Mavi Çatı Yayınları · 2019100,1bin okunma
18 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.