Gönderi

176 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 3 days
Kitap, Aliya İzetbegoviç'in 1967-1981 yılları arasında genel olarak İslamiyet konulu yazdığı makalelerinden oluşuyor. Müslümanlar Niçin Geri Kaldı? sorusuyla başlıyor ve İslam'ın başlangıcından itibaren özellikle 19. Asıra kadar Müslümanların hemen hemen her konuda Batı'nın ne kadar ilerisinde olduğunu tarihi bilgiler ile belirtiyor. Tıp, edebiyat, matematik, temizlik, insan hakları, astronomi ve daha bir çok alanda öncülük Müslümanlara ait. Peki bugün "İslamiyet nedeniyle geri kaldık bakın Batı nasıl ilerledi" diyenlere nasıl cevap vermeliyiz? Tarihi gerçekler ile. Çünkü o tarihi gerçekler kör olası gözlerine parmağını sokuyor ve diyor ki: İslâmiyetin doğru olarak yaşandığı tüm devirlerde her alanda refah ve öncülük Müslümanlardaydı. Ne zaman ki gerçek Müslümanlığı hayatınızdan çıkardınız o zaman geri kalmaya başladınız. Kitabın devamında bugün "İslam Dünyasının" nasıl Müslümanlıkla ilgisi olmayan bir şekilde yaşadığını örnekler ile anlatıyor. Örnek alıntılar; "İslam, aile ve toplum hayatında yaralar açan alkolü yasaklar; fakat İslam ülkelerinin çoğunda alkol üretilir, içilir." Sayfa 22 "Mevcut durum İslam'ın tatbik edilmesinin değil İslam'ın reddedilmesinin bir sonucu. İslam'ın varlığının değil yokluğunun sonucu." Sayfa 26 Kitabın ikinci bölümü: Müslüman Kadın:Kadın ve Anne başlığı altında İslam'da Kadının ve Annelik müessesesinin önemi anlatılıyor. Sanayi devriminden sonra sırf ucuz iş gücü sağlamak ve işçi, çalışan sayısını arttırabilmek için kadınların iş hayatına teşviki ile birlikte annelik müessesesinin değerinin düşürüldüğünü ve böylece çocukların iyi yetişmediği çok güzel bir şekilde anlatılıyor. Bu konu için şunu düşünebiliriz; insanoğlu para için insanlığı bozarak kendi ayağına kurşun sıkıyor. Ve fakat bu durum şu anda kimin umurunda? Kadınlar kariyer yaparak hayatından memnun, erkekler maddi katkı nedeniyle hayatından memnun, peki çocuk nasıl yetişiyor? Bir çocuk anne dışında biri tarafından ne kadar da özenli bakılsa yine de anne eğitiminin yeri doldurulamıyor, burası net. Anneliğin önemini atlamamak gerekiyor. Anneliğin Ceo olmaktan daha üstün olduğunu ne zaman anlayacağız bakalım? Kitabın bir sonraki başlığı Kur'an'ın 1400. Yılına Dair Düşünceler: Bu bölümde Kur'ân-ı Kerim'den bir çok ayetin Türkçe tercümesi yer alıyor. (Sayfa 55-71 arası) Kitabın devamında ilgi çekici bir bölüm daha var: Batılı yazarlardan bazılarının Kur'an ve İslamiyet ile ilgili objektif, güzel görüşleri. Tabi burada denilebilir ki "Bizim bu adamların görüşüne mi ihtiyacımız var ki, biz zaten inancımızın değerini biliyoruz." Doğru. Fakat ben yabancı yani gayrimüslim yazarların, düşünürlerin İslamiyet ile ilgili objektif, güzel düşüncelerini okurken aklımın diğer tarafına hep bizim toplumumuzda artık sıkça görülen İslâmiyet'e ve Peygamberimize dil uzatanlar geliyor ve bu gayrimüslümlerin bu sözlerinin bu dil uzatanlara attığı tokatlardan büyük keyif alıyorum. Bunu zihnimde canlandırmak bile içimi rahatlatıyor. Çünkü kendi hak inancına lakayt kalıp da batıl inançların dünyasına hayranlık duyanların; o batıl dünya içerisinde olup da objektif ve düşünen insanlar tarafından beklediğinin dışında tokatlar yemesi harika bir duygu. Ve gerçekten üzerinde düşünülecek harika bir bölüm: Hicret Üzerine Düşünceler Bu bölüm sayfa 137-141 arasını kapsıyor ve gerçekten ufuk açıcı, düşündürücü ve mutlaka okunası olduğunu söylemeliyim. Bu bölümden tokat gibi bir alıntı: "Onlar da bizler gibi "Şahitlik ederim ki Allah'tan başka ilah yoktur ve yine şahitlik ederim ki Muhammed O'nun kulu ve elçisidir," demişlerdir. Bunu biz de söylüyoruz; fakat onlar buna inanmışlardı. Hayatlarıyla, fedakârlıklarıyla, hicretleriyle ve devamında gelen her şeyle birlikte imanlarını tasdik etmişlerdi. Bizlerse bunun tersine pasifliğimiz, boyun eğiciliğimiz, başarı, kariyer ve para peşinde koşuşumuz ile her gün sadece gözümüzle gördüğümüz şeylere inandığımızın delillerini ortaya koyuyoruz. Onlar din için öldüler ve hatta daha da iyisi, din için yaşadılar. Bizlerse çeşitli korkular, kalp krizi, trafik kazaları, obezite ve tasadan ölüyoruz ve sadece bugünden yarına yaşıyoruz. Kısacası, onlar Allah'tan korkuyorlardı, bizse insanlardan korkuyoruz. İtiraf etmek gerekir ki aradaki fark büyük. Ve tabii bu farkın neticeleri de." (Sayfa 139) Ve: Allah'ın Elçisi Hazreti Muhammed isimli bölüm. Bu makalesini 1981 yılında, Peygamberimizin 1410. doğum yılı olan 1981 yılında, Mevlid-i Nebi gününde yazmış. Makale oldukça etkileyici olup, Peygamberimizin kısa hayatı ve ilk vahiy geldiği dönemleri içeriyor. (Sayfa 151-158 arası) Sonuç itibariyle kitabı çok beğendim ve mutlaka tavsiye ediyorum. Yazarından Allah razı olsun, Allah kendisine rahmet eylesin. Herkese faydalı okumalar dilerim.
İslami Yeniden Doğuşun Meseleleri
İslami Yeniden Doğuşun MeseleleriAliya İzzetbegoviç · Ketebe Yayınevi · 20201,257 okunma
·
123 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.