Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Serzeniş
Bütün yalnızlıklar kalabalıklarla örtülmüşken ve insanla, insanlığın arasına kalın bir duvar örülmüşken, her söz en az insan kadar eksik kalıyor. İnsan, insanla var olmuşken neydi bize birbirimizi uçurumlardan ittiren. “Var oluş kavgası “adı verilmiş safsatalarla daha ne kadar vazgeçeceğiz, insandan, bizden. Evren bunca geniş ve tüm sırrı hala çözülmemişken, hangi adi fikirdir bize kaynağın hepimize yetmeyeceğini düşündüren. Hepimiz dönüp sorsak kendimize, “bize ne” diyebilir miyiz diğerlerinden, içimizdeki insanı incitmeden. İhanetten ağlarken bir insan, ihanete uğratanın da insan oluşudur beni inciten; insanın insanı aldatma çabasıdır, aslında kendini yaraladığını bilmeden. Söz konusu insanlıkken ne farkımız var benim, senden. Hayatlarımız gerçekten o kadar farklı mı birbirimizden; kaç insan vardır mesela yaşamını sürdürmüş hiç acı çekmeden, hiç mutlu olmadan, hüzünlenmeden. Kaçımız ömründe hiç ağlamadığını ya da gülmediğini iddia edebilir veyahut yalana prim vermeden. Başka gezegenden mi yoksa bunca, insanı inciten. İlk kimdi insana, düşmanlığı öğreten. Böyle zararın ardından gidilir mi, akla küfretmeden. Kim gelip yıkayacak bizi; hasetten, fitneden, kinden; biz suyunu esirgediğimiz, içimizdeki vicdan tohumunu yeşertmeden. Hiç mi utanmaz; aman demeye, arka sokaklarda insanlığı satanlar üç, beş demeden. Her fırsatta aldatıp, aldatılınca da isyan etmekten. Bize sunulmuş ne varsa hepsini karalara mı boyayacağız. Güvenebilmek isterken, güvenilir olmanın derdine neden düşmüyoruz. Sevilmek isterken, nedir bizi kendi sevgisizliğimize kör eden. Saygı duyulmak isterken, diğerlerinin sınırlarını çiğniyoruz hiç düşünmeden. Anne olamıyor, baba olamıyor, evlat olamıyor, eş olamıyoruz çünkü anne olmayı “eziyet çekmekle”, baba olmayı “para getirmekle, evlat olmayı “her şeye tamam” demekle ve eş olmayı da mutlu aile pozu vermekle; bağdaştırıyor, sınırlıyoruz toplumca. Çoğu zaman; “Benim çocuğuma bir şey olmasın da gerisinden bana ne” diyen anneler, bir problem olunca “ne istediniz de almadım” diyen babalar, kim örnek sunulmuşsa, onu takip eden çocuklar ve yine çoğu zaman mutlu aile pozunun, perde arkasında evlilik adı altında sürdürülen; çaresizlikler, ihanetler, zorbalıklar, çıkar ilişkileri. Peki şimdi insanı neye göre eleştirmeli; dine, kültüre ya da ahlaka göre mi? Bana kalırsa insan yalnızca insanlığa dair eleştirilmeli çünkü yaşamda din, kültür ve ahlak değiştirilebilir ya da tamamen reddedilebilir. Ancak insanlık, insanla beraber var olacaktır. Her ne kadar bazılarımız bunu unutsa da çıkarları uğruna ihanet üzere olsa da uyum sağlamak adına insani değerleri rafa kaldırsa da tüm bunlar bu gerçeği değiştirmeye yetmeyecektir. İnsanlık asırlarca karanlığa mahkûm edilse de o, vakit geldiğinde evrendeki ışığa ulaşacaktır, Ruhların yadsınamaz aydınlığı, onu evrende var kılacaktır. Her birimiz ayrı ayrı soluklanıyorsak da aynı evrende, bütün bir yaşamda yoldaşlık ediyoruz birbirimize. Bir gün sıyrılıp hissiz kalabalıktan dönecek miyiz benliğimize, yıkacak mıyız aramızdaki duvarları içimizde hala olan en insani sevgiyle. İnsanlar içinde insana hasret yaşamaktır, hüznümü tetikleyen. Acı vermiyor mu size de insanca yaşadığı için, insana teşekkür ettiren erdem. Fatma MERTOĞLU
·
60 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.