Gönderi

272 syf.
·
Not rated
·
Liked
·
Read in 2 hours
Bülent Arınç "Küçük Erbakan" mı?
Uzun zamandır biraz yoğunluktan daha çok da tembellikten dolayı inceleme yazmıyordum. Bu sessizliği sona erdirmenin vakti geldi. Yeni bir inceleme ile karşı karşıyayız. Yazılarımı takip edenler mutlaka farkedeceklerdir; çok da abratmayayım ama iyi bir hatırat okuyucusuyumdur. Özellikle Türkiye'de tarikat, cemaat ve müslümanlarla alakalı bütün kurum ve kuruluşlar ait bilgi elde etmeye gayret ediyorum. Bunun bir sebebi geçmişe dair sorgulamaların ne kadar sağlam olduğu, bir sebebi de bu meseleleri okumaktan haz duymam. Herkes bilir ki okuduğumuz biyografi, otobiyografi, nehir söyleşisi tarzı yazıların öznel yargıları ve anlatımları nesnel bölümlerinden çok daha fazladır. Yani bu konularda bir objektiflik aramıyoruz. Aynı konular hakkında farklı kişilerin anlatımlarını okuyarak, dinleyerek bir kanaate varmak derdindeyiz. Kısacası bu okuduğumuz nehir söyleşisi de benim bu yazdığım yazı da mutlak bir objektiflik derdinde değil. Zaten öyle bir derdi olsa da adeten imkansız bir durum... Neyse, biz kitaba dair belirli noktalara, soru işaretlerine ve kendimizce gördüğümüz çelişkilere işaret edelim... Benimle bir saat muhabbet eden bir kimsenin de anlayacağı gibi Milli Görüş kökenli bir temele sahibim. Hayatımı etkileyen insanlar arasında da Rahmetli Erbakan Hocamızı her zaman bir numaraya yazarım. Bu sebeplerden dolayı kitabı okumaya başlarken yaklaşımım tabiki müsbet manada "aa ne güzel Bülent Arınç'ın kitabı çıkmış adını da 'Küçük Erbakan' koymuşlar" şeklinde olmadı. Okuyalım bakalım hazret(!) ne diyor diye oldu... Bu tür kitapları okuyunca genel mevzuların içerisindeki tali meselelere de vakıf olmuş oluyorsunuz. Bu kitapta da böyle şeylerle karşılaştım. Bunların bir kısmını sizinle madde madde paylaşayım: 1- Bülent Arınç'ın Milli Nizam'dan beri bu hareketin içinde ve Erbakan Hoca'nın TOBB başkanlığı sırasında polis baskısına karşı binanın etrafında duran insanlardan birinin de Bülent Arınç olduğunu öğrendim. 2- Küçükken Ecevit ve İnönü'ye karşı aileden gelen bir muhabbet olduğunu, tam anlamıyla güzel bir müslüman olmaya aile olarak abisinin Risale-i Nur okumasıyla başladıklarını öğrendim. 3- Recep Yazıcıoğlu, Şükrü Karatepe ve Beşir Atalay ile üniversite yıllarında arkadaş olduklarını, Milli Nizam'da gençlik kollarında çok etkin olduğunu, MSP'deki Erbakan-Korkut Özal ayrışmasında Bülent Arınç'ın "partinin daha 'iyi' bir konuma gelmesi amacıyla" Özal tarafında olduğunu Erbakan'a karşı muhalefet ettiğini... 4- Kendisine ANAP'tan gelen teklife karşılık biz hoca ne derse onu yaparız diyerek teşekkür ettiğini ancak 1995 yılında keşke ANAP'ta da siyaset yapsaydım diye pişmanlık duyduğunu... 5- 1995'e kadar Avrupa Birliği'ne karşı olduğunu sonradan fikirlerinin değiştiğini, Adil Düzenin içinin boş olduğunu öğrendim... 6- Tüm bunların yanında Erbakan Hoca'yla ihtilaf ettikleri noktalar da meselelerin anlaşılması ve kişilerin müsbet veya menfi tavırlarının ortaya çıkması bakımından çok önemli. İllaki hocanın da hataları olmuştur ve insandır diyerek bu kısma noktayı koyalım... Tüm bunlar bir şeylerin işareti aslında. Okuyabilene tabiki diyerek her hal ve hareketteki artiz duruşumuzu ortaya koyalım. (:D) (Buraya kadar yazdıktan sonrasını bir süre ara verdikten sonra yazdım. Nedenini bilmiyorum ama dilim ve tavrım biraz sertleşti.) - Tüm bunların haricinde benim en çok dikkatimi çeken meselelerden bir tanesi Arınç'ın 1995'ten sonra AB'ye dair fikirlerim değişti dediği halde hala kendini Milli Görüşçü olarak tanımlamasıdır. Böyle bir anlayışa sahip olmakla beraber biz Fazilet Partisinde şu anki kadrolardan daha iyisini yaparız o sebepten dolayı Erbakan Hoca'ya rağmen Recai Kutan'ın karşısına aday çıkardık demesi bir tezat gibi duruyor. Sonuç olarak Milli Görüş'ün temel esaslarına inanmayıp Milli Görüş'ün partisini daha iyi yönetirim anlayışı aklımızla alay etmekten başka bir şekilde açıklanamaz gibi duruyor. Evet daha iyi yönetebilirsiniz ama o parti Milli Görüş'ün partisi olur mu orası meçhul diyerek yolumuza devam edelim... - Erbakan Hoca'nın Ak Parti ve kurucuları hakkında söylediği menfi sözlere rağmen pişkince "Erbakan Hoca o sözleri kendi tabanını tutmak için söyledi diyor. Kendilerini temize çıkarmak ve insanların gözünde kerih görülmemek için "çok değer verdikleri hocalarını(!)" yalan söylemekle, siyaseten bize iftira attı; bizim siyonizm tarafından kurulduğumuzu söyledi demek olur ki bu da Erbakan Hoca'yı hokkabaz bir müfteri haline getirir. Neyse bunun da hesabını Bülent Arınç kendisi verecek... - Milli Görüş'ün içerisinde biat kültürü her zaman aktif bir şekilde çalışmıştır. Bundan haberi yokmuş gibi davranarak siyaseten orada bulunduğunu biat falan konuşulurdu ama ben pek o konuları konuşmazdım demek bir bakıma aklımızla da alay etmektir. Hem ben hocaya çok bağlıyım bu davadır falan diyeceksin hem de ben sadece siyaset yapıyordum biat falan bilmiyorum diyeceksin. Neyse bu tür tezatlara zaten alıştık. Hazret kitabın sonunda da hem Milli Görüş gömleğini çıkarmadığını hem de Ak Partili ve muhafazakar-demokrat olarak tanımlanması gerektiğini ifade ediyor. Kafaları karışık kafaları... - Kitaba baktığımızda Hoca'nın yakın çevresindeki şahısların bir kısmına olumlu bir kısmına ise olumsuz tavırları olduğu görülüyor. Bu iki tarafa verilecek en mühim isimler rahmetli Oğuzhan Asiltürk ve Recai Kutan. Her ikisi de Erbakan Hoca'ya sadakatleriyle maruf şahsiyetler olmalarına rağmen Hoca'ya karşı takınılan tavırlara karşı farklı muameleleri sebebiyle farklı anılıyorlar. Merhum Oğuzhan Asiltürk karşı cenaha daha sert olması sebebiyle biraz soğuk bakılan isimken, Recai Kutan (Allah hayırlı uzun ömürler versin) ise müsamahakar olması sebebiyle daima muhabbet ve minnetle anılan hürmet edilen bir şahıs durumunda... - Bir de Refah Partisi döneminde kadın kollarının çalışmalara başlaması sebebiyle ortaya ihtilaflar çıkmış ve bazı konuşmalar geçmiş. Fehim Adak ve bazı isimler (ki bu isimleri merak ediyorum) "Kadınlar her yere giremez. İnancımızı nereye koyacağız." demişler. Karşı taraf da bazı konularda dikkat etmek şartıyla evlere girip hemcinslerine propaganda yapılabilir diye bir cevap vermiş ve sorun aşılmış. Peki biz bir soru soralım bugün gelinen noktada İslamcılar veya Milli Görüş geleneğinden geçmiş kimseler açısından dikkat edilmesi gereken bazı konular ne durumda? İhlal var mı? Kadın erkek münasebetlerinde durum ne? Son olarak kitabın bütün muhtevasının haricinde Bülent Arınç'ın rahmetli oğlu Hafız Fatih Arınç'a dair bir hatıra beni kalbi manada ürpertti.Twitter'daki alıntımı burada da aktarayım: "17 yaşında vefat eden hafız oğlunun Kur'an-ı Keriminin bir sayfasında, "İnsan hafız olmalı hemen ölmeli" sözü çok çarpıcı... Sonradan Bülent Arınç arkadaşlarına sormuş niye böyle yazmış? diye. "Hafızlar cennette başına taç giyecek, akrabasından 10 kişiye şefaatçi olacakmış. Hafızlık bu kadar güzel ise günah işlemeden hemen ölmeli" demiş. Halen o Kur'an-ı Kerim saklanıyormuş...
Arınç
ArınçÖmer Şahin · Nesne Kültür Sanat Yayınları · 201910 okunma
·
330 views
Allahın funny bi kulu okurunun profil resmi
Arınç.. Bildim bileli alengirli bi şahsiyet. Allah selamet versin yine de, demek içimden gelmiyor. Böyle tatlı dilli yılan bir adama benziyor. Bilmem etmem inşaallah ben yanılayım da o düzgün adam olsun.
Ahmet Mücahit okurunun profil resmi
Biz yine de Allah'a hayırlı afiyetli müslümanca bir ömür nasip etsin diyelim :)
2 next answer
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.