Kızıl Sultan , istibdat, Hürriyet, Burun-u Hümayun, İttihatçılar, Tüm bu kelimelerin zihnime hücum edip sesler ormanı gibi görünüp ,gözümde tek bir kişiyi canlandırması bu kitabın kısa özeti diyebiliriz. Evet 2. Abdülhamit Han … kitabın ilk sayfalarıyla beraber kimi zaman Zat-ı Şahaneleriyle kimi zaman yaşını başını almış bir dedeyle aynı karanlık odada sürgünü , korkuyu , paylaşıyormuşçasına kitabın içinde kayboluyorsunuz.Tüm zıt ve muhalif fikirlerine rağmen mesleğine olan saygısı ve o büyük yemini için kendiyle mücadele eden doktor ile sultanın gözünden sürgün yaşamını okuyorsunuz. Okurken 33 yılın hesaplaşması Abdülhamit Han’nın ağzından sebeplerini ve sonuçlarını tarihi olayların onun iç dünyasındaki yansımasını bir de suyun öteki tarafındaki yansımalarına tanıklık ediyorsunuz. Sultanın gençken yaptığı Avrupa turu onda derin izler bıraktığı tarihin izin verdiği kadarıyla yer almıştı romanda . Bazen tahtın ve cihan hakimi olmanın göründüğü kadar çekici olmadığını ölüm ile mutlak gücün aynı yolda yürüdüğünü çok iyi hissettiğim oldu. Zat-ı şahaneleri ile zaman zaman aynı sürgün odasında boğulduğumu hissettiğim anlarda kitabı bırakıp derin nefes aldım şimdi olsa ton ton bir ihtiyar olarak florasıyla torunlarını severdi oysa kader ona kaplanın sırtında doğmak yazgısını çizmişti bir kere . Yazarın üslubundan çok ben de tıpkı Doktor gibi Sultanın psikolojisine takılı kaldım sürekli onun hissettiklerini düşündüm. Bu edebi gücün yazarın kaleminden kaynaklı olduğu aşikâr yoksa kendimi Sultan , haremi ve çocuklarıyla o bahçesine yüz süremediğim köşkte nasıl hissederdim.Savaşmaktan hoşlanmayan koca bir cihanı otuz üç yıl çok çeşitli hafiyeler , stratejilerle böl parçala yönet diyerek yürüten bu irade ve zekaya sahip ama aynaya baktığında burnuna yenik düşecek bir Sultan..

Kaplanın SırtındaZülfü Livaneli · İnkılap Yayınevi · 20229,8bin okunma

·

15 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Aylakmadam