Doğrusu
John Berger'ın Görme Biçimleri kitabı Clark'a sert bir cevap
niteliğindedir ve Batı sanatı tarihini uygarlığın bir anıtı ola-
rak görmekten çok uzaktır. Berger onu ayrıcalık, eşitsizlik
ve sosyal adaletsizliğin bir anıtı olarak eleştirir. Dahası kül-
türümüzde sanat sahte bir dindarlık atmosferine bürün-
düğünden, Berger, onun siyasi iktidar yapılarına sahte bir
manevi boyut kazandırmak için kullanıldığının altını çizer.
Ulusal galerilerde, opera binalarında ve benzeri yerlerde yü-
celtilen ulusal kültür mirası mefhumu, mevcut toplumsal
sistemi ve onun önceliklerini el üstünde tutmak için sana-
tın otoritesinden yararlanır.
Açıkçası mesele şudur ki, bizler uygarlığı, üzerine
resim yapılmış tuvaller, senfoni orkestraları ve bale dansçı-
ları üreten bir makine olarak mı görüyoruz, yoksa ondan
yeryüzünün kaynaklarının eşit şekilde dağıtılmasını sağla-
masını ve insanların cehalet ve yoksulluk içinde mahvolma-
sına engel olmasını mı bekliyoruz? Mevcut istatistikler iyi
biliniyor. Dünyanın yarısı, yaklaşık 3 milyar insan, günde
2 dolardan daha az parayla ve bir milyardan fazla insan da
BM'nin mutlak yoksulluk diye sınıflandırdığı koşullarda
yaşıyor. ıa milyar insanın temiz suya erişimi yok; 2 milyar
insan elektrik kullanamıyor; 3 milyar insan sağlık hizmet-
lerinden yararlanamıyor. Neredeyse yarım milyar insan 2ı.
yüzyıla okuryazar olmayarak girdi. Gelişmekte olan dünya-
da yaklaşık 790 milyon insan kronik olarak yetersiz besle-
niyor ve her yıl İsveç nüfusu kadar insan, yani çoğunluğu çocuklardan oluşan 13 ila 18 milyon insan açlık veya yetersiz
beslenmenin yan etkileri yüzünden ölüyor. Bu arada Batı
ülkeleri görülmemiş bir lüks içinde yaşıyor. Gelişmiş ülke-
lerin nüfusunun en zengin yüzde 20'si dünyadaki ürünle-
rin yüzde 86'sını tüketiyor. Fazla veya artık zenginliği pa-
lazlandıran gereksiz alışverişler Batı dünyasında önde gelen
bir uğraş, tıpkı aşırı yemenin etkilerini ortadan kaldırmaya
dönük programlar gibi. Avrupa' da alkollü içecekler için ya-
pılan yıllık harcama 105 milyar dolar iken, dünyanın en fa-
kirleri için temel sağlık ve beslenme maliyeti 13 milyar dolar.
Uzun vadeli eğilimlerle ilgili bir analiz, en zengin ile en yok-
sul ülkeler arasındaki mesafenin 1820'de 3'e 1, 195o'de 35'e
1, 1992'de ise 72'ye 1 olduğunu gösteriyor. Bunun olmasına
izin veren bir dünya uygar olabilir mi ve uygarlığı, Kenneth
Clark'ın yaptığı gibi, sanat üretimi ve sanat sevgisiyle bir
tutmak doğru mudur?
Eisner'ın, daha önce değindiğimiz, "sanatın alıcıla-
rının duyarlılığını incelttiği" iddiası, sanatın geliştirici et-
kisiyle ilgili birçok teorinin merkezinde yer alır. Bazıları
"incelmiş" olmayı kendi başına bir amaç telakki ederken,
bazıları da duyarlılığımız dosdoğru geliştiğinde diğer in-
sanların ne hissettiğini idrak edebileceğimizi ve bunun
sonucunda onlara daha iyi davranabileceğimizi savunur.
Eisner'ın deyişiyle, sanat "kendimizi başkalarının yerine
koyabilmemizi ve doğrudan deneyimlemediğimiz şeyle-
ri dolaylı olarak deneyimlememizi sağlar."
Sayfa 159 - Vakıf Bank Yayınları 1.baskı