Gönderi

160 syf.
·
Puan vermedi
·
25 günde okudu
Kafka adalet mekanizmasına estetik ama acımasız bir bakış atar Dava’da. Albert Camus ise, uyumsuzluğa başkaldıran insanın, ahlak ve varoluş eleştirisiyle, zincirin ikinci halkasına eklemlenmemizi ve bugünü yeniden yorumlamamızı sağlıyor Sıkı Yönetim’le. Savaş ve yıkım tehdidinin yaşandığı, zamansız ve mekânsız bir kent. Ansızın gökyüzünde beliren kuyruklu yıldızın işaret ettiği bu kötü alamet; çağın en büyük düşmanı Veba kılığında girer kentlilerin hayatına. Veba’nın bir de ortağı da vardır: Ölüm! Veba tüm diktatörler gibi güç hakkını güç gerçeğiyle eşit tutar, yönetime el koyar ve sıkıyönetim ilan eder. Topraklarına ve yönetime musallat olan vebayla beraber yaşama mecbur kalır kentin insanları; aşıklar, yöneticiler, ayyaşlar, zenginler ve yoksullar aynı korkunç düzenin, aynı alacakaranlık çağın içindedirler, salgın ve ölümdür sonrası: “Ne de olsa hepimiz aynı gemideyiz artık…” Diğerleri adına karar verenlerin ellerinde can verdi milyonlar yüzyıllardır. Kan bize hiç çözüm sunmadı. İnsanın güzel sıfatlarının tümünün öldüğü bu zamanda bile, hangimizin başkaları için seçim yapmaya hakkı vardır? Hiçbirimizin, diyenlerdeniz biz. Bireysel direnişinden başka gücü olmayan başkaldıran insan, herhangi bir politik iddianın arkasına saklanmadan sürdürür savaşını Veba ile. Nobel ödüllü Veba adlı romanından yola çıkarak yazdığı Sıkı Yönetim oyununda Camus, varoluşun tutarsızlığına karşı onurlu ve bireysel odaklı bir başkaldırıyı sahneye taşır. “Hepimiz dinin tesellisi ya da belirlenmiş bir varoluş amacı olmadan yaşamayı öğrenmek zorundayız artık…” Ya öğrenemezsek? O zaman… Evrensel kıyımın şerefine içebiliriz! Hep beraber!
Sıkıyönetim
SıkıyönetimAlbert Camus · Can Yayınları · 2018476 okunma
·
58 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.