İnsanları ısıtmak için harcadığım ateşi bir taşı ısıtmaya harcasaydım, daha iyi bir sonuç elde ederdim.
Hiç! .. Sade insan kırıntıları. Sonradan onlara verdigim adla kısaca, "kırıntılar".
Severek okunabilecek kısa, etkiyeci, sevgi ve insan ilişkilerini; dostluk, arkadaşlik ve aşkı sorgulayabileceğimiz, sonu dramatik biten Istrati öyküsü..
Yazarın samimi, içten bir yaklaşımı var. Hikayede insan manzaraları.. ama öyle bolluk ve bereket içinde yaşayanlar değil de .. Çukur* mesela, hem sokak adı, hem de sözlük anlamı ile eşdeğer bir çukurda yaşayanlar..
Sonu benim için şöyle bitti. Nasıl yani:(((
Yoğun okuma aralarında nefes olabilecek bir kitap..
Panait Istrati ile tanışma kitabı da olabilir.
Yazarı bir kez okuyanlar, benim için öyle oldu, diğer kitaplarını da okumak istiyorsunuz. Hikayekerinde bol insan ve yer manzaraları.. Akdeniz çevresinde gezi.. Hem insanın içini ısıtan, saran ve sarmalayan sevgi, hem de acıtan bir sevgiyi.. hissediyorsunuz
Tabii bu hisleri hissedebilmek için doğru zamanda okumak, belki hikâyeye kendini vermek gerek.. empati yapabilmek de..
Şöyle bitirmek istiyorum..
İnsancıklar !
Zavallı insancıklar! En küçük bir aksilik, hiçliğinizi meydana vurmanıza yeter. .. Saadetiniz gibi acınızda da korkaklık vardır. Göklere kadar çıkan haz çığlıklarını bilmezsiniz siz ... Hiçbir iniltiniz cehennem kuyuIarına kadar inmez. Anlamlı yüzlerden yoksun ve kendinizi tanımayacak kadar kör olan zavallılar, mutlu olunuz, ama acaba diyorum, bu sakınganlığınız bir beyin yarasından çok, bir kalp sakatlığından ileri gelmiyor mu? Acıyorum size, insancıkları
Ah, zavallı insanlar! Keyfinize bakmaktan başka bir düşüncesi olmayan; Okyanusun sonsuzluğundan ve hayatın büyüklüğünden habersiz, güneşten kavrulmayan, fırtınadan heyecanlanmayan zavallılar. Allah size bir kalp ve bir beyin vermişse bunu sırf sonsuz rahmetinin yüceliği yanında tanrısal alaycılığının yakıcılığını hissedesiniz diye vermiştir.***
***.. kibir ve gurur cezasız kalmıyor ve insanın verecek bir şeyi kalmadığı zaman artık kimseyi mutlu edemiyor.
Ağacın tepesinde hiçbir elin koparmak için erişemeyeceği, hiçbir ağzın olgunlaştığı zaman yiyemeyeceği bir yükseklikte gururla duran incir kurur, taşlaşır ve gökleri seyrederken ölür gider .
***İnsanın gönlünde bir sevda varken ölmek ne hazindir, ne acıdır.
***Ulu Tanrım, ne büyüktür eserin senin! Biz onu kusurlu buluruz, çünkü akılsızız, ama sen bağışla bizi, bakma bizim budalaca hükümlerimize. Yalnız üzülmeye değer bir şey· var: Başımıza bela olan bu zavallı beyin yerine ne diye bize bir kalp daha koymayı akıl etmedin!
***"Vermek, vermek, işte hayatta en büyük mutluluk! Özellikle zamanında, her şeyi zamanında vermek. Kahkaba vermek, gözyaşı vermek ... Heyecanları yaşamak, acıları yaşamak. .. Uçup giden mutluluk ışınını geçerken yakalamak, nemli gözler gülmenizi yalvarırken candan gülmek, sonra mutluluğa doymuş, kalbinizin bütün coşkunluğuyla ağlamak, ağlamak! Bir süre ağlamak ... sonra gülmek."
Yaşar Nabi Nayır çevirisi ile okudum. Okumak isteyenlere özellikle bu çeviri tercih etmelerini öneririm.
Bu kitabı Sevgili
Z.K ve @Taranta_babu ile eş zamanlı okuduk.
Okumama eşlik ettikleri için teşekkür ediyorum.
Birlikte anlamlı nice okumalarımız olması dileğimle..
***Bizden kaçıp gidenler ölmüştürler, hem de iki kat ölmüştürler!.
Tüm arkadaşlarıma iyi okumalar dilerim.