Gönderi

25 Nisan 1915. Arıburnu Çıkarması, Birinci Gün
Akşama doğru Anzak mevzileri kabaca belli olmuş (gelecek üç ay boyunca bu mevzi hattı çok az değişmiştir) ve onları ele geçiren subayların isimleri bu mevzilere verilmişti. Tüm mevzi hattının derinliği bir kilometre kadardı ve dış sınırı da Balıkçı Damları'nı geçmiyordu. Gerçekten de ilk gün bir buçuk kilometrelik bir alan ele geçirilmişti. Sonraları bu dik vadi, yar ve kayalıklardan oluşan alanın aslında ne kadar küçük olduğu anlaşılacaktı. Bu dik vadi, yar ve kayalıklardan oluşan bilinmeyen ülkede Anzaklar sık çalı ve makiler arasında kaybolacak ve art arda devam eden karşı taarruzlara karşı tutundukları araziyi elde tutacaklardı. Siper kazmaya vakit yoktu. Kocadere, Bigalı ve Kilitbahir platosundan Türkler dalgalar halinde takviye kuvvetler getiriyordu. Bu sabah Türklerin 3. Tugay'ın karşısına ve merkezdeki 2. Tugay'ın soluna 20 bin asker getirdiği tahmin ediliyordu. Öğleden sonra saat 3'te ve 5'te taarruzlar yenilendi. Avustralyalılar uç mevzilerinden geri sürüldüler, çoğu ya doğrandı ya da öldürüldü. Sadece Şarapnel Vadisi - Büyük Dere'nin etrafındaki yüksekliklerdeki ince bir savunma hattı elimizde kalmıştı. Öğleden sonra General Birdwood tümendeki diğer generallerle birlikte sahile geldi. Kumsal cehennem yeri gibiydi. Askerler, malzemeler, mühimmat ve su tenekeleri teknelerden kıyıya indiriliyordu. Erzaklarını, sularını ve mühimmatını alan unsurlar cephe hattına doğru yamacı tırmanıyordu. Yaralılar kıyıda yatıyor ve bazıları da hastane gemilerine (ya da filonun bu maksatla tahsis ettiği gemilere) götürülmek üzere taşınıyorlardı. Burada ve diğer harekât bölgelerinde zayiat tahmini eksik yapılmıştı. Tüm harekât için başlangıçta sadece iki adet hastane gemisi tahsis edilmişti. Filo, iki gemi daha ödünç verdiyse de yeterli değildi. Küçük kumsalda Albay N. R. Howse (Kolordu Sağlık Şube Başkan Yardımcısı) aceleyle bir sargı istasyonu oluşturdu, ancak yine de yaralılar tüm metanetlerine rağmen, yaralarından dolayı acı çekiyorlardı. Ana sahnede ise şarapnel yağmuru kesintisiz devam ediyor, tepelerden kumsala doğru binlerce mermi yağıyor, mermiler dolu tanesi gibi tekne ve deniz üzerine düşüyordu. Gece karanlığında Türkler "Allah Allah!" naralarıyla şiddetli taarruzlarını yeniliyorlardı. Takviye kuvvetler adeta akıyordu. Dayanmak imkânsız görünüyordu. Tahliye için hazırlanılmasına dair emirler kulaktan kulağa fısıldanmaya başlandı.
1915 Çanakkale Seferi
1915 Çanakkale Seferi
Henry Woodd Nevinson
Henry Woodd Nevinson
·
29 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.