Eleni;
yazlıkta kalıyorduk.
İstanbul'dan haberler geliyordu,
dükkanlar, evler, okullar yıkılıyor,
talan ediliyor,
ve kiliseler yakılıyor diye.
saat sekiz sıralarında taşlarla dolu
bir kamyon geldi.
kamyondan 10, 15 kişi dışarıya fırladı.
yağmur gibi taş yağmaya başladı bizim eve.
cam denilen birşey kalmadı.
sonra karanlık oldu.
birden babam deli gibi dışarıya fırladı,
ve tertemiz türkçesiyle bağıra bağıra:
“yıkın bu evi, kırın dökün,
beni de öldürün,
karımı da öldürün,
kızımı da öldürün.
herşey bu vatana feda olsun.”
şaşırıp durdular ve babama sordular:
“isminiz ne sizin?”
babam göğsünü gererek “Kemal” diye yalan söyledi,
sonra da pantolonunu indirerek,
sünnetli çükünü gösterdi.
hijyenik nedenlerden dolayı sünnet olmuş,
daha sonra anlattılar.
tabii ki,
günün birinde sünnetli çükünün bizi kurtaracağını
hayal bile edemezdi.
bizi kurtardı kurtarmasına da,
ama komşumuz olan papazı ve ailesini kurtaramadı.
adamlar doğru papazın evine yöneldiler.
karısına ve kızına tecavüz ettiler,
evlerini talan ettikten sonra,
ateşe verdiler.
papaz karşı koyup direndiği için,
uzun sakallarından tutup sokaklarda sürüklediler.
...
kızlarının yüzüne bir daha asla bakamadım.
...
Türk gizli servisi Atatürk'ün Selanikte doğduğu eve
bomba atmış,
bu olayların ve talanın başlaması için.
çok sonra açıklandı.
...
herkes gitti.
ben kaldım.
kaçmadım.
aşkım için kaldım.
seçtiğim için kaldım.
...
burası benim ülkem,
bu şehir benim şehrim,
burası benim mahallem,
bu ev benim evim,
benim seçimim.
ve doktordan istediğimde benim kararım.
istediğim zaman kalırım,
istediğim zaman giderim.
ve ben bu şekilde gitmeye karar verdim.
...