Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

352 syf.
7/10 puan verdi
·
15 günde okudu
Mehmet Rauf'un hayatı, sanatçı kişiliği ve önemli eserleri hakkında verilen bilgilerden sonra Eylül'e geçiş yapılıyor. Mehmet Rauf, Servet-i Fünun edebiyatının yazarlarından biri. En etkilendiği yazar Halit Ziya Uşaklıgil. Kariyerinin zirvesi olarak kabul edilen Eylül, Türk edebiyatının ilk psikolojik romanı olma özelliğini taşıyor. Suat, Necip, Süreyya üçlüsünün arasında yaşanan aşk üçgenini konu ediniyor. Daha çok Suat ve Necip'e odaklanılıyor. Süreyya bu iki karakterin yanındayken varlık buluyor. Yanlarında olmasa bile sürekli akıllarında kalıyor. İsimler kafanızı karıştırmasın: Suat bir kadın, Süreyya bir erkek. Suat'la Süreyya evliler, Necip ise Süreyya'nın halazadesi. Zamanla Suat ile Necip arasında yasak bir aşk yeşermeye başlıyor. Bu iki karakter aşklarının verdiği huzur ve vicdan azabıyla sürekli gelgitler yaşıyorlar. Bu gelgitler daha çok Necip'te yaşanıyor. Aralarındaki yanlış anlaşılmalar giderildikten sonra sadece birbirlerini seveceklerine söz veriyorlar, bu sözün verdiği rahatlıkla birbirlerinden tamamen ayrılıyorlar. Necip'in ziyarete geldiği bir gün yangın çıkıyor, Suat içeride kalıyor. Süreyya ile Necip Suat'ı kurtarmak için içeri dalıyorlar. Necip ile Suat yangında canlarını veriyorlar. Türk klasiklerini okumak beni her zaman zorlamıştır. Necip nasıl Suat için ölüp bitiyorsa kitabın bitmesi için ben de ölüp bittim. Bu sıkıcılığı köşeye itip eleştirel gözle baktığımda, önyargım olmasa, zevkle okunabilecek bir eser. Dönemin kadın-erkek rolleri ve ilişkileri karakterler üzerinden yansıtılıp toplum eleştirisi yapılıyor. Süreyya ve diğerleri aynı kalırken Necip'le Suat karakter gelişimi yaşıyor. Suat'ın evliliği hakkında değişen fikirleri, kendi değeri üzerinde düşünmesi, kocasına karşı iyi ve uysal olduğu sürece eş olarak değer gördüğünü fark etmesi kitabın çarpıcı noktalarından biri. Aslında Necip için karakter gelişimi yaşıyor yazdım fakat bu daha çok "kınama başına gelir"in vücut bulmuş hali. Oysa sürekli gelgitler yaşayan Necip, asıl gelişimini kitabın sonlarına doğru tamamlıyor: verdikleri sözle vicdan azabından kurtuluyor. Süreyya, kendi zevkleriyle ilgilenen, bu zevkler üzerinden de kadınlara yönelik eleştirilerde bulunan biri. Daha çok erkek olarak üstünlüğünü kanıtlama peşinde. Kitaptaki üçüncü önemli karakter olmasına rağmen kendisinin iç dünyası hakkında bir bilgi edinilemiyor. Fikirleri, Necip ve Suat ile yaptığı sohbetler üzerinden aktarılıyor. Buna rağmen varlığının önemi bu iki karakter üzerinden hissettiriliyor. Kitabın sonunda Necip'in aşkının Süreyya'nınkinden daha büyük olduğu anlaşılıyor. Suat'ı yanan evden kurtarmak için ikisi de eve girseler de Suat'ın bulunduğu odaya atılma cesaretini Necip gösteriyor. Suat'la Necip tavanın da çökmesiyle ölüyorlar. Yasak bir aşkın pençesine düşmüş aşıklar trajik bir sonla birbirlerine kavuşuyorlar. Bölümler birbirleriyle bağlantılı ilerlerken, bu son, kitaptan çok kopuk gerçekleşiyor. Okurken rahatsızlık hissi veriyor okuyucuya. Kitabın bütünlüğünü bozuyor. Ne kadar zorlayıcı olsa da Türk edebiyatında ilk eserlerin okunması gerektiğine inanıyorum.
Eylül
EylülMehmet Rauf · Anonim Yayınları · 201839,9bin okunma
·
161 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.