Gönderi

Kitap biterken...
Türkiye’nin demiryollarından vazgeçirilerek karayollarına mahkum edilmesinin bir “emperyalist oyun” olduğunu düşünen Attilâ Ilhan’ın şu değerlendirmeleri dikkat çekicidir: "... Otobüslerin vızır vızır işlediği bir dönemde hâlâ raylar üzerinde giden bir taşıma aracına bağlı kalmayı ilkellik saydık. Sonunun nereye varacağını hiç düşünmeden önce tramvayla­ rımızı otobüslerle, sonra otobüslerimizi özel otomobillerle de­ ğiştirme yolunu tuttuk. Meğerse böyle yapmak dışa bağımlı bir taşımacılık anlayışına yarıyor. İlerde şehirlerimizi, trafik sıkışık­ lığından geçilmez hale getirecek bir tarihsel yanlışlığa düşüyor- muşuz. (...) Şehir içi trafiğini keşmekeşten, ülke ekonomisini sa­ vurganlıktan kurtarmak için tek yol, tramvaya dönmektir. Zira bir kere tramvay petrolsüz işler, İkincisi yurtiçinde yapılabilir, üçüncüsü vagonları çoğaltarak bir kerede yüzlerce kişiyi bir yer­ den bir yere götürebilir. (...) Türkiye’nin tramvaylara veda etmek kararını verdiği tarihlerde Türkiye’nin Amerika ile sıkı ilişkilere girdiği tarihler üç aşağı beş yukarı aynıdır. Galiba yazmıştım! 1947 Haziram’nda Türkiye’ye gelen bir iktisat heyetinin başka­ nı, göğsünü gere gere diyordu ki: ‘Türkiye’ye her şeyden evvel, her türlü kalkınma ilanlarından evvel yol ve liman lazım olduğu­ na inanmak icap eder.’ O tarihlerde bu sözlerin, siz kalkınmaya boş verin, size satacağımız motorlu araçlar için yol yapın, ihraç edeceğimiz malları indirmek için liman inşa edin anlamına gel­ diğini sosyalistlerden başka kimse anlamamıştı. CHP’de, sonra­ dan devralan DP de işe şehir içi yollarını asfaltlamak, motorlu ve benzinli araçlar için elverişli hale getirmekle başladılar. Sonra tramvayları kaldırdılar. Arkasından sokaklarımız en iddialı, en lüks, en işe yaramaz, en çok benzin yakan Amerikan otomo­billeriyle doldu. Bunu, ilerlemek, çağdaşlaşmak sanıyordu bizim yöneticilerimiz. 1950’lerin ilk yıllarında Avrupa’ya yolum düşüp oralarda tramvayların tıkır tıkır işlediklerini görünce ne kadar şaşırmışımdır! Türk’ün aklı geç gelir diye atasözümüz vardır. Ne kadar doğru!”
Sayfa 375 - İnkilap Kitapevi 2. Baskı 2014Kitabı okudu
·
79 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.