Gönderi

Herkes cüce, bense dev...
Delikanlı muhayyilemde o kadar büyüttüğüm bu üstadla- nın, birkaç temas içinde gözümde nasıl karagözleştiklerini, sığ- laştıklarını anlatamam. Hepsinde bir cüce hirsi ve birbirini küçültme çabası, ceketlerinin altından çıkmış bir iç çamaşırı gibi meydanda... Yukarıda, «Yâhu» redifli şiiri gördünüz ya!.. «Mezar Kitabesi» adını taşıyan bu şiir için, bir gün Ahmet Haşim'in «Yeni Mecmua>> idarehanesinde Fevzi Lütfi'nin yanında bana söylediği sözü unatamam: - Çocuk! Bu sesi nerede buldun sen? Sonra, verdiği rütbeyi kıskanmış olacak ki, ilave etti: - Kendini bir şey sanma! Yakup Kadri'nin seni tuttuğuna da bakma! Tesiri altındasın da ondan... Sanatkâr, tesiri altında kalanı sever. En aşağı 35 - 40 yaşındaki üstad pâyeli insanın, 18'lik çocuk heveskâra söylediği bu söz, o zaman bana çok dokundu. En iptidaî zaaflarını, cücelik duygularını yenemeyen bu insan- lara karşı: - Hale bak sen; kimlere inanıyoruz? Diye düşünmekten ve o çağda bile beni gerimdekilerden ayıran sınır çizgisini görmekten nefsimi alıkoyamadım. «Yeni Mecmua»nın pişmiş üstadları, bu koca kafalı ve yeni sesli çocuğa hayretle bakıyorlardı. Bana gelince, nefs zebunluğu bakımından onlardan beter- dim. Belirtmiş olduğum gibi neşredilmiş ilk şiirimden başlaya- rak, dünyada artık beni tanımayan tek kişi kalmadığını, kahve- lerde, sokaklarda, salonlarda hep beni konuştuklarını sanıyor- dum... Herkes cüce, bense dev...
·
56 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.