Gönderi

Allah'a inanmak, O'na doğru biçimde ibadet etmek, O'nun hükümlerini yeryüzüne egemen kılmak... Bütün bunlar, Allah'ın kanunlar sistemini yürürlüğe koymak, uygulamak anlamına gelir. Bu saydıklarımız, sonuçlarını algı ve deney yolu ile gözlemlediğimiz diğer evrensel tabii kanunların ortak kaynağından gelen tesirli ve yapıcı kanunlardır. Kimi zaman bu evrensel kanunların iki kesiminin birbirlerinden ayrılabildikleri izlenimini veren alda- tıcı görüntüler ile karşılaşır, iman kaynaklı değer yargılarından uzaklaşarak doğal kanunlara uymanın başarıya ulaştırdığını görürüz. Bu kopukluk, ilk başta sonuçlarını göstermeyebilir, fakat bu sonuçlar yolun sonunda kesinlikle ortaya çıkar. Nitekim bu kaçınılmaz akıbet, İslâm toplumunun başına gelmiştir. İslâm toplumunun yükselme, dönemi çizgisi, doğal kanunlar ile iman kaynaklı değer yargılarının gevşeme noktasından itibaren başlamış ve bu iki tabii kanunun ayrıldığı, birbirinden koptuğu noktadan itibaren gerileme eğilimi baş göstermiştir. Bu iki resim arasındaki açı genişledikçe gerileme eğrisi düşüşünü sürdürmüş ve doğal kanunlar ile iman kaynaklı değer yargılarının birlikte ihmal edildikleri zaman en düşük noktasına inmiştir. Diğer yanda ise bir kanadı kırık kuş gibi, tek kana- dıyla ilerlemeye çalışan maddeci Batı medeniyetinin çırpınışları... Bunun sonucu olarak maddi buluşlar, teknolojik kazanımlar alanında ilerlemesi ile orantılı bir hızla insani ve manevi değerler alanında geriye gidiyor. Buna bağlı olarak bu uygarlığın az da olsa düşünebilen insanları feryad ettiren endişe, şaşkınlık, çeşitli psikolojik ve sinirsel bunalımların pençesinde kıvranıyorlar. Gerçi bu düşünebilen Batılılar da yüce Al lah'ın sisteminin yoluna girmiyorlar. Oysa bu bunalımın tek ilacı, tek tedavi yolu odur. Yüce Allah'ın insanlara yönelik kanunları, O'nun evrensel kurallar bütününün bir parçasıdır. Buna gö- re bu kanunları uygulamak, onu toplumda yürürlüğe koymak, insan yaşayışı ile evrenin hareket sistemi arasında sıkı bir uyum meydana getirir, kesinlikle bu yolda etkisini gösterir. Öte yandan İslâm, imanın meyvesi, ürünü olmaktan başka birşey değildir, bu yüzden bu asıl kökü varolmadıkça tek başına ayakta duramaz.
·
26 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.