Jane Eyre bir karakter değil, bir anlayıştır. 18. yüzyılda istenilen kadın duruşu ve Jane Austenların, Vİrginia Woolfların yarattığı kadın duruşunun çakışmasından doğmuştur. Bronte kardeşlerden Charlotte Bronte'nin harika bir başyapıtı olarak biz Jane Eyre'yi sadece okumamalıyız; onu aynı zamanda anlamalıyız ki yazarın bu çabası da boşa gitmesin... Aynı zamanda ilk feminist romanlardan biri olduğu da bilinmelidir. Bu sadece bir aşk romanı değil, karakteri erkekten bağımsız olarak büyüyen ve geliştiren bir güçlü kadın profili kitabıdır. Jane küçük yaşta öksüz kalmış ve amcasının vasiyeti üstüne yengesine emanet edilmiş bir kızdır. Kitap bize başta çocukluğunun ilk sekiz yılını anlatır. Yengesi ve yeğenlerinin onu ne kadar sevmediğine ve yaşantısının ileriki yıllarında da sonucu olarak kişiliğinde ve hayatında yer edinecek çeşitli travmalar anlatılır. Nihayetinde Jane amacı sade ve mutaasıp gençler yetiştirmek olan bir okula verilir. Buradan sonra Jane özgürlükle çocukluğundan ve bu okuldan kalma esaet duygusuyla kendi başına yaşamayı öğrenecektir. Onun hayatının gidişatını etkileyen en önemli olaya biz kitabın üçte birini okuduktan sonra öğrenebileceğiz. Olayların akış hızı da buradan itibaren sular seller gibiydi bana göre. Okulda iyice yetiştikten sonra sevgili müdiresi evlenir ve kendini boşlukta hisseden Jane, yeni bir amaç edinip buna hizmet ederse yeniden mutlu olabileceğini düşünür. Çünkü okula girdikten sonra ona kol kanat geren Müdire'nin gözüne girmeye çalışıp iyi bir öğrenci olması, o okuldan ayrıldıktan sonra mümkün olmayacaktır. İlan verir, zengin bir aile kızına mürebbiyelik yapmak için geldiği evde Edwad Rochester'la tanışır. Kitabın bu bölümden sonrası size sürpriz olsun. Okuyup bitmemesi için kendi kendinize ağırdan aldığınızı siz de fark edeceksiniz çünkü...

Jane EyreCharlotte Brontë · Can Yayınları · 202131,4bin okunma

·

427 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Nihal