Gönderi

649 syf.
·
Not rated
·
Liked
·
Read in 14 days
Bir kitabın izdüşümü..!
Suç ve Ceza
Suç ve Ceza
... Henüz olmayan kitaplığımın gözbebeği... Hani çocuklar bazen çok sevdiği oyuncaklarıyla oynamaya bile kıyamaz itinayla korur, saklarlar. Sonra yine sevdiği yiyecekleri, örneğin; çok sevdikleri çikolataları hemen yemeye kıyamazlar, yemeye başladılar mı da çabucak bitmesin diye minik minik yerler ya, tadını çıkara çıkara..:) İşte kitaba başlamadan evvel oyuncağıyla oynamaya kıyamayan, başladıktan sonra da çikolatası hemen bitsin istemeyen o çocuklardandım ben de. Öyle bir histi ve heyecandı benimki de... (Bir kitabı okuduktan sonra üzerine bir şeyler karalama ihtiyacı duyarım -burda buna inceleme deniyor- adına her ne denirse artık! Bu bir nevi kitabı uğurlama biçimimdir. Bir kitabın ne anlattığından çok ne anlatmaya çalıştığıyla ya da benim ne anladığım üzerine; kitabın ben de bıraktığı iz, uyandırdığı duygu, düşünce ve yarattığı hisle alakalı olur daha çok. Bu yüzden incelemelerim kitaba dair derin bilgiler, ustaca yapılmış karakter analizleri ve olay örgüsünden uzaktır! Aradığınız bunlar ise aranan "inceleme" muhtemelen benim incelemem değildir. (özellikle de bu kitap üzerine burada anlatacaklarım için ) Bu konuda eminimki çok başarılı incelemeler vardır zaten. Demem o ki kriterleriniz bunlar ise bu yazıyı okuyarak vakit kaybetmeyin!! Uyarımı da yaptıktan sonra sanırım devam edebilirim. Bundan yıllar önce kitapla ilk kez buluştuğumda henüz bir çocuk acemiliği vardı üstümde sonraları kitaba dair aklımda kalan tek şey "Raskolnikov" adında bir genç adam ve kitaba duyduğum yakınlıktı. Kitabı, hakkını yeterince veremeden okuduğuma karar vermiştim ve birkaç yıl sonra tekrar okudum. Bu kez biraz daha büyümüştüm ve kitabın zihnimdeki ölçüsü de o ölçüde büyümüştü. O (
Suç ve Ceza
Suç ve Ceza
) artık benim içimde yer etmişti ve ben tekrar tekar okuyacaktım bu kitabı bunu anlamıştım. Sorsanız detaylarını yine anlatamazdım belki ama içimde kalmıştı işte. Ve satırlarla değilse de satırların bana tesir ettiği duygularla bağlanmıştım kitaba. Dostoyevski'nin insan duygularını bu kadar ustaca ifade edişinin büyüsüydü belki de beni etkisi altına alan. Uzun süredir tekrar okumayı düşünüyordum ama dedim ya oyuncağına kıyamayan bir çocuktu hâlim ve bu yüzden uzun süre izledim sadece. Şimdi ise minik minik de olsa sonuna gelmiş bulundum. Bu denli önem verdiğim, içimde yerini alan kitapların sayısı nâdirdir. Şimdi düşününce erken yaşta tanıştığımız ve bizi etkileyebilen şeyler sanırım kaç yaşına gelirsek gelelim hep özel kalıyorlar. Tıpkı ilkokul öğretmenlerimiz gibi. İyisi de unutulmaz kötüsü de. Ama sevgi beslediklerimiz hep daha büyüktür içimizde. En azından benim için öyle... İşte bazı kitaplar da benim için o ilkokul öğretmenleridir bu eser gibi.
Fyodor Dostoyevski
Fyodor Dostoyevski
' nin zekâsının ve kaleminin gücü zaten ortada üstüne söz söylemeye gerek yok ki onun eserlerinden aldığım tat bambaşka olmuştur hep. Ama sanırım bu kitabı da benim için asıl anlamlı kılan, ilk kez okuduğumda o anki ben'in, kitabın bende bırakabileceklerine almaya hazır hâlimdi. Okuduğumuz her ne olursa olsun -bu bir makale değilse ve kesinliğe dayanmıyorsa- kendi bakış açımızla harmanlar, içimizdeki duygularla kaplar ve hatta yaşımız da buna etki eder öyle anlamlandırırız okuduklarımızı. Bir tahtadan herkes farklı şeyler yontabilir. Kitap okumanın güzelliği de en çok da burdan geliyor sanırım. Bir kitap ama binlerce yorum, aynı satırlar ama bambaşka anlamlar... Kimisi için sıradan olan, bir başkası için özel olabiliyor. Küçükken her şeyin tesiri -bedenimizin küçüklüğünden olsa gerek- üzerimizde ne kadar büyük ise yaşımız henüz küçükken okunan kitapların da üzerimizde daha büyük izler bıraktığı kanaatindeyim. Belki de bu yüzdendir bu kitaba duyduğum çocukluk arkadaşı samimiyeti de. Şimdi büyüdüm ve yeniden oturup sohbet ettik. Rodya'yı eskiden anlamıyordum, bu kez anladım mı ? Emin değilim. Bir sonraki buluşmamızda yeniden anlamaya çalışacağım. Ama net olarak anladığım bir şey var ki haklı görülerek işlenen bir suç bile suçu işleyenine, suçluluk duygusunu iliklerine kadar hisettirir. (kaybetmemişse hislerini, kaçırmamışsa aklını!) Ve içinde kurduğun mahkemede kendini aklama mücadelende sanık da sensin, avukat da, yargıç da... Tüm 'haklıyım' çabalarına rağmen kendine herkesten önce asıl cezayı veren de yine sen... Suç varsa ceza da vardır. Bu bildiğimiz kurulu sistemlerle ya da görünürde karşılığı olmayan şekilde, derinlerde...
Suç ve Ceza
Suç ve CezaFyodor Dostoyevski · Yason Yayınları · 2015161.1k okunma
·
78 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.