Gönderi

ETKİ-TEPKİ=HAYAT VE ÖLÜM
düzen ve kaos birbirlerini besleyen, doğuran hatta öldüren iki kavram olmakla birlikte birbirlerini arındıran bir yapıdır. ikisininde varlığı birbirlerine muhtaçtır. çünkü kökleri benzeşim göstermektedir. bu yüzden iki kavram ne kadar ayrık gibi gözükse de iç içe o kadar geçmiştir ki körü körüne baktığımızda sadece elbisesini görebiliriz. aslına dair net ve keskin bir hüküm vermek için iki kavramın da içine dalmalıyız. bu yüzden anlam ve kavrayış açısından sığ düşünceler ve edimler yerine detaylı bir arayış sağladığımızda ancak elbisesini kaldırım kimliğine, karakterine dair açıklama sunarız. aksi takdirde yaptığımız teş şey kör dövüşü olur. peki insan bu kör dövüşüne ne kadar katlanabilir. çünkü bilinçlenmiş zihin bile isteye olmak dışında bu tutumu dışlayacak ve içselleştirerek kabul edip-etmeme neticesinde karar vererek yolunda yürüme devam edecektir. ve bu yol bıçak sırtı gibi keskin olmasına karşın birey yalın ayak acı çekerek ya da acıdan haz alarak bu eylemi tamamlayacak veya vazgeçip kendine yeni bir yol inşasına girişecektir. ve her birey kendi yolunu seçme iradesi gösterecek cesarette midir? kısacası birey kendini açılımlarını belirlerken aritotelseçi davranarak hareket alanını belirler. daha sonra elindeki hareket sahasıyla tümel bir anlayışla doneleri bu çeperde sınır hattı çizerek yaşama devam eder. tabi bu devamlılık tamamiyle iradeden kaynaklanmatadır. o zaman sorumuz şudur; bireyin irade gücü nedir? içten bir töz müdür yoksa dışsal dayatılmışlıktan mı kaynaklanır? burda da sorumuz çerçevsinde hegelci anlayışla tine yüklemleme yaparken, marksçı perspektifle koşullara indirgeme veçhesinden düşünürüz. yani bireyi ruhumu şekillendirir. yoksa koşullar altında mı var olur? işte bu ikili cepheden konumuza yaklaşırsak; maddi evren açısından koşullar insanı şekillendirir diyebilirken, manevi bağlamda bunun tersi tezahürü söylemde bulunuruz. kısacası insan barındırdığı ikili yapı bağıntısından hem düzeni hem de kaosu destekleyecektir. tabi bu destekleme tamamiyle kişinin öz seçimine aittir. çünkü öz seçimlerimizin etki alanı önce şahsiyet bazındayken, çığ etkisiyle bir toplumu, sınıfır hatta kümeyi etkileyebilir. işte bu yüzden etkileşim halinde olmak yani iletişimde bulunmak birey üzerine çıkarak toplumu, sınıfı hatta kümeyi farklı yönelimlere veya açılara itebilir. sonuç olarak; kendilik adımıza verdiğimiz kararlar ben olmanın dışında ben olmayanı da tetikte tuttuğundan ne kadar düzen ve kaos istesek dahi yine de çeperi önce ben topografyasında olacak, daha sonra benliği aşıp ben olmayan tarafından desteklenip veya ekarte edilerek varlığına da yokluğuna da devam edecektir. kısacası basit fizik yasası geçerli olacaktır ''etki-tepki''.
·
49 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.