Gönderi

Buda’ya göre temel sorun, hoşnutsuzluk ve tatminsizlik yaratan arzu ve isteklere saplanıp kalmayı teşvik eden cehalettir. Ve sorun cehaletse, çözüm de bilgi olmalıdır. Öyleyse kurtuluş içgörüde, kavramadadır. Anlamak, kurtuluştur. Cehalet sorunu mantıkla kavranabilir ama Buda’nın sunduğu çözüm, sadece meditasyon yoluyla erişilebilen çok daha derin, topyekun bir anlayıştır ki burada kastedilen meditasyon, Budist ikonların sergilediği asık suratlı, ciddi trans değil, “dikkat”, “uyanıklık’ ve “farkındalık” olarak tasvir edilen yoğun zihinsel faaliyettir. Buda’yla ilintilendirilmiş aforizmalar derlemesi Dhammapada özellikle bu kavramlara yönelik birçok bölüm içerir: “Dikkatliler asla ölmez; dikkat etmeyenler çoktan ölmüştür.” Yani meditasyonun amacı sükunet ve kayıtsızlık değil, uyanıklık, dikkat, keskin zihin açıklığıdır. Buda’nın özgürleştirilmiş zihin için kullandığı metafor, kınından çekilmiş kılıçtır. Buda başkalarının hatalarını gayet açık görebilirken kendimizinkilere kör baktığımızı İsa’dan çok önce fark etmiştir. Ama Buda’nın yaklaşımı, kendini haklı çıkarmanın sonsuz becerisini denkleme kattığı için daha iyidir: “İnsan başkalarının kusurlarını yabayla saman savururcasına kolay açığa çıkarır ama kendininkileri kurnaz bir kumarbazın zarını tutuşundaki ustalıkla saklar.” Buda’ya göre temel sorun, hoşnutsuzluk ve tatminsizlik yaratan arzu ve isteklere saplanıp kalmayı teşvik eden cehalettir. Ve sorun cehaletse, çözüm de bilgi olmalıdır. Öyleyse kurtuluş içgörüde, kavramadadır. Anlamak, kurtuluştur. Cehalet sorunu mantıkla kavranabilir ama Buda’nın sunduğu çözüm, sadece meditasyon yoluyla erişilebilen çok daha derin, topyekun bir anlayıştır ki burada kastedilen meditasyon, Budist ikonların sergilediği asık suratlı, ciddi trans değil, “dikkat”, “uyanıklık’ ve “farkındalık” olarak tasvir edilen yoğun zihinsel faaliyettir. Buda’yla ilintilendirilmiş aforizmalar derlemesi Dhammapada özellikle bu kavramlara yönelik birçok bölüm içerir: “Dikkatliler asla ölmez; dikkat etmeyenler çoktan ölmüştür.” Yani meditasyonun amacı sükunet ve kayıtsızlık değil, uyanıklık, dikkat, keskin zihin açıklığıdır. Buda’nın özgürleştirilmiş zihin için kullandığı metafor, kınından çekilmiş kılıçtır. Buda başkalarının hatalarını gayet açık görebilirken kendimizinkilere kör baktığımızı İsa’dan çok önce fark etmiştir. Ama Buda’nın yaklaşımı, kendini haklı çıkarmanın sonsuz becerisini denkleme kattığı için daha iyidir: “İnsan başkalarının kusurlarını yabayla saman savururcasına kolay açığa çıkarır ama kendininkileri kurnaz bir kumarbazın zarını tutuşundaki ustalıkla saklar.” Buda meditasyon uygulamasından çağdaş sinirbiliminkine benzer bir bilinç teorisi geliştirmiştir. Bilincin maddesi veya yönü yoktur; bilinç algıların, fantezilerin, sanrıların, bağlantıların ve anıların sonsuzca kırpıştığı, dalgalandığı bir gölge oyunudur. “Zihin yalpalar ve dalgalanır, kıpraşır ve uçucudur.” Zihin, “bir dalı yakalayıp ardından bir başkasına atlayan” bir maymunun kaprisine sahiptir. Ve bu yüzden birleşmiş benlik fikri, bir yanılsamadan ibarettir. “Değişmez tek bir benlik yoktur. Değişime tabi olan şey benim değil; ben değil, kendim değil.” Bu sürekli değişim tanımı, kavrayışın merkezlerinden biriydi. Her şey akıştır. Her şey geçicidir. “Tüm şeyler yanar.” Buda, cehaletin kendisinin nedeni üzerine mütalaayı reddetmiştir. Haliyle insanın cennetten kovulması teorisi de, ilk günah da yoktur. Esasen Buda her türlü metafizik soruyu yanıtlamayı, mütalaa etmediğinden değil, bu tür düşünceler üzerine konuşmak işe yaramayacağı için reddetmiştir. “Bu, zehirli bir okla vurulmuş bir adamın, arkadaşları doktor getirmeye gidecekken, ‘Beni vuran kişinin adını öğrenmeden bu okun çıkarılmasına izin vermeyeceğim’ demesi gibi bir şeydir.” Buda’nın “Her Şeyi Kapsayan Büyük Birleşik Teori” oluşturmayı reddedişi son derece bilgecedir. Çünkü ortada dogma yoksa öğretisel tartışmalar, sapınçlar, hizipleşmeler, haliyle engizisyonlar, işkenceler, kazıkta yakmalar da olmayacaktır. İki ana Budist mezhebi Therevada ve Mahayana, Hıristiyanlıktaki Katoliklik ve Protestanlığın aksine, evvel ezel bir arada, uyum içinde varlıklarını sürdürmüşlerdir. Budizm’de doğaüstü müdahaleler, Tanrılar, mucizeler, ilahi açımlamalar, ilahi lütuf veya ilahi vücut buluş yoktur. Hatta Buda, kişisel sorumlulukları terk etme sayarak inancı reddetmiştir. Kimse herhangi bir şeye, sırf birileri söylüyor diye inanmamalıdır. Her birey kendi çözümünü bulmaya çabalamalıdır....
·
116 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.