Gönderi

264 syf.
6/10 puan verdi
·
Beğendi
Kitaplardan Kurtulabileceğinizi Sanmayın
Eco, U., Carriére, J. C., Kitaplardan Kurtulabileceğinizi Sanmayın, İstanbul, Can Yayınları, 2022 "Kitaplardan Kurtulabileceğinizi Sanmayın", Bir göstebilimci olan Umberto Eco ile Senarist Jean Claude Carriére'in kitaplar ve filmler üzerine konuşmalarını içeren söyleşi türündeki kitaptır. Jean Philippe de Tonnac söyleyişi yönetmiş ve ikili arasındaki diyalogları derlemiştir. Umberto Eco ve Jean Claude Carriére, birer kitap koleksiyoncusudur. Her ikisi de kendilerine özgü seçme yöntemleri ile bazı kitap türlerinin koleksiyonunu yapmaktadırlar. Büyük kitap külliyatlarına sahip olan bu ikili; kitapların kaderi, geçmişten günümüze kitap kültürünün değişimi ve gelişimi, yakılan büyük kütüphanelerdeki eserlerin değeri, değişen veri depolama ortamları, bilgi ve hafızanın günümüzdeki değişimi, hâlâ keşfedilmemiş kaliteli kitapların geleceği, insanların yazıları ya da aptallığı yoluyla kendini tanıtma merakı, okunması yasaklanmış kitaplara ulaşım ve kitaplarla ilgili vasiyet yazılması gibi pek çok konu üzerinde fikirlerini belirtmiştir. Bu konular konuşulurken arada pek çok eserden bahsedilmiş, adı geçen eserlerden kimi zaman alıntılar yapılmış ve söyleşinin sürükleyici ritmi korunmuştur. Söyleşinin üzerinde döndüğü temel kaygı, kitapların yok olacağı düşüncesi değildir. Aksine kitapların şu veya bu şekilde her zaman var olacağı dile getirilmiştir. Bunun gerekçeleri ise konusu geçtikçe Eco ve Carriér tarafından açıklanmıştır. Kitaplar, verilerin yazılı olarak bir maddi ortama aktarılmış hâlidir. Yazının ortaya çıktığı ilk çağlardan itibaren her zaman yazı, somut bir alana işlenmiştir. Zaman zaman kayalar, mağara duvarları, papirüsler ya da Voluminalar. Günümüze ise artık kitap sanal bir ortama aktarılmakta, hatta doğrudan oradan yazılmaktadır. Kitapları sanal kaynakların sağladığı imkanlarla okumak kolaydır. Ancak bu teknoloji doğrudan internet ve elektrik ile bağlantılıdır. Herhangi bir elektrik kesintisi durumunda kitaplar artık ulaşılamaz hâle gelirler. Oysa klasik basılı kitap, her zaman ve her yerde okunabilir. Saklaması kolaydır. Nostaljik bir değer taşır ve okuyan her kişinin somut izlerini taşır. Eco ve Carriére'e göre kitabın icadı, tekerleğin icadı gibidir. Görünüşü, kalitesi veya kullanım şekli değişebilir ancak tekerlek her zaman tekerlektir. Mükemmel hâlini bulmuş olan ürün, daha öteye gidemez. Kitap da tıpkı böyledir. İnsanlık tarihi boyunca insanlar kitapları basılı şekilde kullanmış ve geleceğe kalması için koruma endişesi duymuşlardır. "Uygarlık tekerleği icat ettiğinde, tekerlek kendini biteviye tekrar etmeye mahkûmdur artık. Kitabın icadını ister ilk kodekslere (MS yaklaşık 2. yüzyıl) ister daha eski papirüs tomarlarına dayandıralım, uğradığı değişimlerin ötesinde, kendine olağanüstü bir şekilde sadık kaldığını kanıtlamış bir gereç var karşımızda." (s. 12) "Mükemmelliğe bir kere ulaşılınca, daha öteye gitmek imkansız." (s. 47) Konuşmanın uğradığı bir diğer konu, kültür olgusudur. Uzun çağlar boyunca kitabın sunduğu bilgi, onu kültürün önemli bir parçası haline getirmiştir. Günümüz de dahil olmak üzere, kitap okuyan insana ve kitabın kendisine dair bir gösterge sayılır. Bireylerin ötesinde, toplumlar ve uygarlıklar da tarihe kattıkları yazılı eserlerle değerlendirilir. Umberto Eco ve Jean Claude Carriére, kültürün aynı zamanda bir eleme ve ayıklama aracı olduğunu söylerler. Bir kitap kaliteli olduğu, işe yarayacağı, özel değeri olduğu, yazarına kıymet verildiği ya da sadece sevildiği için saklanabilir. Tarihte kütüphanelerin ve kitapların yok edildiği pek çok olay vardır. İnsanlar değer verdikleri kitapları diğerlerinden ayırmak, korumak istedikleri için kaçınılmaz bir eleme süreci gerçekleşmiştir. Bu noktada ikilinin ilginç bir varsayımı ortaya çıkar: Günümüze ulaşan, kült saydığımız en iyi kitaplar gerçekten de en iyileri midir? Eleme neye göre yapılmıştır? Bilgimiz dahilindeki eserlerden daha iyilerinin olması ihtimali vardır. O hâlde şimdi belli başlı türlerin üstadı saydığımız kişiler, belki de sadece kendisinden daha nitelikli eserler veren kişi bilinmediği için bu kadar kıymet görmektedir. Mesela en iyi tiyatro yazarı Shakespeare olmayabilir, en iyi beste yazarı da Chopin olmayabilir. Böyle bir varsayım kültürel birikimler hakkında tüm bilinenlerin tekrar gözden geçirilmesini gerektirir. "hepsi unutuluşun dipsiz uçurumunu boylamış..." (s. 82) Kitapların kültüre katkı sağlayan manevi değeri kadar, kitap sevdalılarınca onlara biçilen maddi bir değerleri de vardır. Matbaanın icadından 31 Aralık 15000 gecesine kadar basılmış olan bütün kitaplara verilen isim, İncunabula'dır. Kitap camilarında özellikle de incunabulalar fazlasıyla revaçtadır. Birer tarihi eser niteliği taşıyan bu kitapları elde etmek için kitap satış projeleri düzenlenir, kitaplar ilgili olanlarca fazlasıyla yüksek fiyatlara alınır. Kimi zaman planlı bir satış olmadan küçük bir sahafta ya da kitabevinde denk gelinen çok kıymetli eserler söz konusu olur. Şanslı kitap severler bu kitapları alırlar. Kitabın bir kültür nesnesi olmaktan çıkıp finans nesnesine dönüştüğü durumlar da vardır. Özellikle sözü edilen incunabulalar, kitap taciri ve hırsızlarının ilgisini çekmektedir. Bu insanlar kitapların içeriği, yazarı ya da kültürel değeri ile ilgili hiçbir merak ve kaygı taşımamaktadır. Dolaşımda olan kitapları büyük paralar vermeden elde etmeyi ve daha yüksek miktarda kazanç sağlayarak satmayı amaçlamaktadırlar. Umberto Eco bu durumu kitabı elmas ile kıyaslayarak eleştirir. Değerli bir elmas sahibi öldüğünde satılma ya da miras yoluyla başka birinin eline geçer ve satan kişiye bir gelir sağlar. Yıllar sonra satılsa bile elmas, elmastır. Ancak kitaplar sahibi öldüğünde onlara kıymet veren başka bir ele geçer ya da kütüphanelere verilir. Kütüphaneye verilmeyip elden satılan kitap, asıl değerinde bir fiyata satılmak için uzunca bir süre beklemek zorundadır. Kitapların koleksiyonu yapılırken dikkate alınacak pek çok nokta vardır. Her koleksiyoncunun kriter ve yöntemi farklıdır. Çok değerli bir kitap elde edildikten sonra yapılacak ilk şey ne olabilir? Onu incelemek, notlar almak ve bir süre onunla ilgilenmek. Peki daha sonra? Söyleşide sözü geçen ilginç birkaç anektoda göre bazı koleksiyoncular uzun yıllar boyunca aradığı bir kitabı elde ettikten ve bir kere inceledikten sonra onu saklamakla ilgilenmemektedir. Yüklü miktarda para verilerek alınan kitaplar dahi, bazı koleksiyoncuların merakı geçtikten sonra anlam ifade etmemektedir. Kitapların saklanması ve tehlikelere karşı muhafaza edilmesi, onlara duyulan merakın azalmasıyla birlikte saklanma gereği duyulmaması da enteresan bir durumdur. Kitapların koleksiyonu yapılırken dikkate alınacak pek çok nokta vardır. Her koleksiyoncunun kriter ve yöntemi farklıdır. Çok değerli bir kitap elde edildikten sonra yapılacak ilk şey ne olabilir? Onu incelemek, notlar almak ve bir süre onunla ilgilenmek. Peki daha sonra? Söyleşide sözü geçen ilginç birkaç anektoda göre bazı koleksiyoncular uzun yıllar boyunca aradığı bir kitabı elde ettikten ve bir kere inceledikten sonra onu saklamakla ilgilenmemektedir. Yüklü miktarda para verilerek alınan kitaplar dahi, bazı koleksiyoncuların merakı geçtikten sonra anlam ifade etmemektedir. Kitapların saklanması ve tehlikelere karşı muhafaza edilmesi, onlara duyulan merakın azalmasıyla birlikte saklanma gereği duyulmaması da enteresan bir durumdur. Kitaplardan Kurtulabileceğinizi Sanmayın ile ilgili mutlaka değinilmesi gereken şeylerden biri de zaman algısına yönelik bakıştır. Eco ve Carriére, geçmişten günümüze zaman algısının çok büyük oranda değiştiğini ileri sürmektedir. Geçmiş dönemlerde, "geçmiş zaman" insanlık için daha önceden kazanılmış bilgileri, başlarından geçmiş yaşantıları ; "şimdiki zaman" içinde oldukları anın yaşantılarını ve "gelecek zaman" ise sadece tahmin edip hayal kurabilecekleri bir zaman dilimini ifade ederdi. Günümüz dünyasında zaman algısı tepetaklak olmuştur. Geçmiş muğlaklaşmıştır. Tüm bilgilerin değeri düşmüştür çünkü muazzam bir bilgi kirliliği söz konusudur. Şimdiki zaman ise geleceğe hazırlık ile geçmektedir. nın içerisinde olmak ve ne yaşandığının farkına varmak yerine gelecekte yapılabileceklere yönelmiştir insanlık. Ve gelecek yine de bilinmemektedir. İnsanlar her yeni teknoloji ile birlikte yeni beceriler kazanırlar, çağa ayak uydurmak için çabalarlar. Ancak her yenilik bir diğerini hızla takip eder. İnsan kendini ebedî bir öğrenci olarak bulur. Öyle ki bilginin bile bir değeri kalmaz. Yolu aydınlatacak olan irfandır. İnsanlık öğrenmeyi öğrenmelidir. "Ebedi öğrenciler olmaya mahkûm edildik." (s. 58)
Kitaplardan Kurtulabileceğinizi Sanmayın
Kitaplardan Kurtulabileceğinizi SanmayınUmberto Eco · Can Yayınları · 2022413 okunma
·
122 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.