Gönderi

ANNEME MEKTUP O günün bütün saatleri uğursuz. Sabahı aydınlatan seyrek ışık, sessiz zaman vurgusu... Ardı; içime karanlık, içime yıkıklık bir acı telaş, bir acı yankı etrafa boncuk boncuk alev alev gözyaşı saçılmışlık... Binbir uğultu içinde bir kötürüm ağıt... Nasıl yaparsın bunu bize, ellerinden emeklerini kokladığım, Gözlerinden hüzünlerini topladığım... Gül yüzünden suçlarımı afladığım... Nasıl terk edersin bizi aniden... Meğer, bir gün önceki sesin, son kez dokunmuş yüreğime ahizeden.. Öyle cansız, manasız, ışıksız bakacaksaydı, o yeşil, o tabiat dolu gözlerin.... Solmuş bir çiçek gibi boynunu büküp, gövdeni bırakıp ellerimize, veda edecekseydin... Söyle! Neden bu kadar hayat doluydun? Son şefkatli kucaklanmaya, uzun uzun vedalaşmaya, birazcık daha okşanmaya, az daha sonsuz iyiliğinden yaşamaya izin vermeliydin... Aldığım her nefes boğdu beni anne! Duvarlar üzerime uçtu, eşikler uçurum oldu aralıksız yağıyor keder, evimizin çatısı yok artık. "Hü- zün geldi baş köşeye kuruldu..." Gözüm yoruldu, gönlüm yoruldu. Ağlamak kaderim oldu. Kapandım yalnızlığıma etrafıma susmalar, karanlık kederler çektim... Kendimi bir mezara kazdım, mezarı adıma yazdım... Haberin yoktu geldim, haberin yoktu uzandım yatağına, uykusuz- luğa uzandım... Mutsuzluğu uyudum... İnsanın haberi olmalı sonlardan... Annem, ben o güne kadar yaşadığım tüm sevinçleri acıya göm düm. Çaresizlik içinde çareyi küçümsedim... Yakınları uzağa koy. dum, uzakları daha uzağa, seni düşündüm... düşündüm... herkesi inkâr ettim... Herkes seni ne çok severdi annem, o herkes sana çok güzel ihanet etti... Dünyayı ittim kenara, etrafımdaki bütün insanlara acıyarak bak tım... Tanımıyordum hiçbirini ama hepsine 'Siz delisiniz' dedim. "Sizin de gidecek anneniz habersiz... Hem de gelecekten ümitliyken, saksıya yeni bir çiçek ekerken, do- labına daha etiketini sökmediği kıyafetlerini dizerken, hastalara afiyet dilerken, ömrüne, neşeli birkaç gün eklerken... Canını zehirleyen insanları affedip, bütün olanları unutup, kendini yenilerken, çekip gidecek aniden..." Çağırdığın günden önce varmalıydım sana annem... Kapıların açılmıyor, evin sen kokmuyor, ne biçim evin var seni bana göstermiyor. Birkaç çiçek açmış, bir iki ağaç da var yanında... Seni büyümüş, seni açmış yine de evini bana sevdirmiyor. Kara toprak, sert kayalar seni bağrına basmış... Hiçbir sevgi, hiçbir şefkat benim öksüzlüğümü bastırmıyor. Güneşe küstüm, buluta ağladım her gün... Bir dünya kızdım, bir dünya nefret kustum, hınç doldum... Senden sonra ne kadar iki yüzlü varsa çıktı ortaya... Asıldım can köklerime ellerimle. Bir bir aklımdan yüreğimden, geçmişimden yoldum attım hepsini. Hepsine lâl oldum. Her gün ağlaya ağlaya gözyaşımı kuruttum... Artık sensizliğin acısı içime içime damlıyor anne! Büyümeyecektik! Sana hiçbir şeyi dert etmeyecektik! Kimse seni üzmeyecekti! Kimseye kendinden fazla iyilik etmeyecektin! Kimseye kendinden fazla değer vermeyecektin! Çırpınıp da eller için canından vazgeçmeyecektin! Hepimiz kusurluyuz, affet anne! Seni çok seviyorum... Seni çok çok çok özlüyorum anne!
·
184 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.