Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

ŞEHİDİN CENAZESİ
Şehid İmam Hasan el-Benna'nın kızı Sena, kendisi ile yapılmış bir röportajda, babasının şehadet günü ile ilgili şunları söyledi: Bu benim asla unutamayacağım ve hafızamdan silinmeyecek bir gün. O gün cadde bir tabur askerle ablukaya alındı. O caddede oturan insanların isimlerini kayıt altına aldılar. Caddede oturmayan hiç kimseyi oraya almadılar. Evimiz, yıkılmak üzere olmasına rağmen dama kadar bütün merdivenlerde ve dam üzerinde asker doluydu. Dedeme gittiler ve ondan babamın cenazesini hastaneden alıp doğrudan mezarlığa götürmesini istediler. Dedem bunu reddetti ve gömülmeden önce eşinin ve çocuklarınin onu görmesinde ısrar etti. Onu eve getirdiler. Dedemin kapıyı vurma konusunda özel bir yöntemi vardı. Kapıyı vurdu ve öksürerek annemden kapıyı açmasını istedi. Gece yarısı saat bir gibiydi. O günlerde meydana gelen hadiseler sebebiyle adetimiz olmadığı halde geç yatıyorduk. Hislerimiz babamın şehit olacağı yönündeydi. Dedemin annemden kapıyı açmasını istemesiyle birlikte annem babamın şehit olduğunu anladı ve "Onu öldürdüler" deyip ağlamaya başladı. Çok sabırlı olan dedem ondan sabretmesini istedi. Daha sonra halalarım öğrendi. Halalarım bize yakın oturuyorlardı. Halalarımdan biri geldi ve babamın yanına girdi. O girince o arada ben de girdim. Benim girdiğimi kimse fark etmemişti. Babamın yüzündeki örtüyü kaldırdım. Vallahi yaşadığım sürece o yüzü asla unutamam. Öncelikle bedenine oranla yüzü biraz büyüktü. Gülümsemesi çok tatlıydı. Gülümserken dişleri ortaya çıkıyordu. Dişleri ayrık, parlak ve beyazdı. O kadar ki yaşımın küçüklüğüne rağmen onu gördüğümde öldüğüne inanamadım. Hatta arkadaşlarımdan biri baş sağlığı dilediğinde ona babamın ölmediğini söyledim. Daha sonra dedem kalkıp onu yıkayıp kefenledi. Çünkü hastanede cesedine otopsi yapmışlardı. Daha sonra cenaze görevlisi tabutu getirdi ve babamı tabutun içine koydular. Dedem, askerlerden, babamı birlikte taşımalarınıistedi. Askerlerin cevabı: - "Böyle bir emir almadık." şeklinde oldu. Onlara: - "Taşıyın. Siz taşımazsanız kim taşıyacak?" diye bağırdım ama reddettiler. Bunun üzerine ninem kalkıp: - "Ben oğlumu taşırım." diyerek tabuta doğru gitti ve onu kaldırdı. Ninemin tabutu kaldırdığını gören İhvan'a mensup kadınlar da kalkıp tabutu onunla birlikte kaldırdılar ve cenazeyi kadınlar taşıdı. Mezar başında halalarımdan biri, kral Faruk'un bütün çocukları için beddua etti. Sanki gökyüzünün kapıları açılmış ve dualarımız gerçekleşmişti. Evimiz av yeri gibi olmuştu. Ne zaman kardeşlerden ve eşlerinden biri taziye için gelse tutuklanıyordu.Suriye'nin en büyük alimlerinden biri olan Şeyh Muhammed Hamid şöyle dedi: "Müslümanlar, yüzyıllardır Hasan el-Benna gibisini görmedi. Bunu rahatça söyleyebilirim ve böyle demekte bir sakınca görmüyorum. Diyorum ki: "Müslümanlar yüzyıllardır Hasan el-Benna gibi, böyle üstün niteliklere sahip birisini görmediler. Önderlerin rehberliği, âlimlerin ilmini, ariflerin irfanını, hatiplerin ve yazarların belağatını, komutanların komutanlıklarını, idarecilerin yönetimini, siyasetçilerin tecrübelerini inkâr ediyor değilim. Bu özelliklere sahih insanların geçmişte olduğu gibi gelecekte de olacağını inkâr etmiyorum. Ancak bu üstün sıfatları kendinde toplayan çok az sayıda insandan biridir Şehid İmam. İnsanlar onu tanıdı ve doğruluğuna inandı. Onu tanıyanlardan biri de bendim onun hakkında söyleyebileceğim tek şey onun bütün varlığı ile Allah'a ait olduğudur. Ruhuyla ve bedeniyle, kalıbı ve kalbiyle, davranışları ve değişkenliğiyle o Allah'a ait biriydi/Allah onu seçti ve şehitlerin efendilerinden biri kıldı."
Sayfa 107 - Yüksel YayıncılıkKitabı okudu
·
66 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.