Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

352 syf.
10/10 puan verdi
·
6 günde okudu
1984 / George Orwell
. Distopya denildiğinde kuşkusuz ilk akla gelen yazar, George Orwell. Orwell; okuduğumuz hayran kaldığımız fablı, Hayvan Çiftliği’nde ütopik ve distopik konuları bir arada işlemişti ancak 1984’de oldukça politik, oldukça eleştirmen ve oldukça distopik bir dil kullanmayı ve bu konuları işlemeyi tercih etmiştir. Tüm bu işlenen konular ne kadar karamsar, ne kadar olumsuz olsa da kitabı okumak çok keyifliydi; çünkü öncelikle eser çok, çok yaratıcı. Okurken ‘vay be’ dememek elde değil. Öyle bir yaratıcılık ki hiç var olmayan kavramlar ile bize kitaptaki dünya, muhteşem bir şekilde tasvir ediliyor. Orda yaşayan, düşünce karmaşasında bulunan, ördekleşmiş insanların yanında yabancılık çeken (kitapta ördek kısmı körü körüne inanan- sorgulamayan insanların konuşmalarında vak-vaklamak olarak geçiyor, onlar birer ördeğe benzetiliyor), aklını muhafaza etmeye çalışan bir anda siz oluyorsunuz… Kitabın karakterleri olan Winston, Parsons Ailesi, Julia, Bay Charrington, O’Brien ve diğerleri ile işlenen bu distopik romanda insanî konular da işleniyor. Bunlar vicdan, sevgi, doğru-yanlış çatışması, savaş psikolojisi, yaşama amacı… . . . Dikkat, Spoiler! . . . . Kitapta olağanüstü bir yaratıcılık ile olağanüstüsü bir ülkeden bahsediliyor; Okyanusya. Okyanusya, diğer iki devlet olan Doğu Asya ve Avrasya ile sürekli savaş halindedir ama bu durum biraz farklıdır ki bazen Doğru Asya ile savaştadır bazen ise Avrasya ile. Ama bu durum bu şekilde değişkenlik gösterdiğinde ansızın geçmiş silinir, zaten Okyanusya hep o devlet ile savaş halinde olur. İnsanlar ise bu durumu sorgulamaksızın kabul eder ve sanki ‘zaten böyleymişçesine’ davranırlar. İlginçlik sadece bununla da sınırlı değildir. Okyanusya da belli bakanlıklar vardır bunlar isimleri gibi pozitif ve masum değillerdir. Örneğin Sevgi Bakanlığı, hiç de sevgi için çabalamaz oysa. Tek dert vatandaşların Büyük Birader’e yani partiye bir başka deyiş ile devlete itaat etmesidir. Tüm kuruluşlar, tüm kurumlar ve hatta hatta tüm insanlar ve çocuklar bunun için çabalamaktadır. Herkesin dört gözle beklediği bir durum bir kişinin şüphe hissediyor olması- ki onların da onu ihbar edebilme zevkini tatmalarıdır. Bu durum maalesef ki çocuklara daha kolay aşılanmaktadır. Öyle ki çocuklar bundan büyük bir zevk alarak insanları, ebeveynlerini haklı olmaksızın ihbar etmektedirler. Orwell’in yaratıcılığı bununla sınırlı değildir; tüm evlerde, bölgelerde var olan telekranlar vardır. Bu telekranlar karşılıklı görüntü ve ses alıcılarıdır. Bu aygıt sayesinde insanları sürekli izleyebilmeyi yakalayabilmektedir Okyanusya. Her bölgede açık alanda, ormanda dahi insanları izlemek ve dinlemek için ses alıcıları bile bırakılmıştır. Ve benim en çok ilgimi çeken kısım, düşünce polisi ve düşünce suçu (düşünsuç); bu kavramlar düşünmekten kendisini alıkoyamayan insanların düşüncelerini sezebilen, okuyabilen insanlar sayesinde vardır. Bu insanlar vatandaşların düşüncelerinden haberdar olarak Büyük Birader’e bağlılıklarını ya da olası şüphelerine ulaşabilirler. Böyle bir şüpheye düşen kişi ‘düşünsuç’ işlemiştir ve er ya da geç tutuklanacak, buharlaştırılacaktır. Evet buharlaştırmak! Suç işleyen insanlar ansızın yok edilmesinden ve geçmiş tarihten dahi silinmesinden ötürü böyle bir kavram kullanılmış. Kişiler suç işlediklerinde buharlaştırılmaktalardır. Bu yok edilme ihtimalini aza indirgemek için “çiftdüşün” diye bir kavram bulunur. Bunun sayesinde iki ve ikiden fazla düşünceyi aynı anda düşünmeye çalışarak bir düşünce feda edilir ve diğer düşünce-düşünceler gizli tutulmaya çalışılır… Gerçekten müthiş bir yaratıcılık! Ben hayran kalarak okudum ve kesinlikle geç okuduğumu düşündüğüm bir kitap, kesinlikle okunmasını tavsiye ediyorum. . Keyifli okumalar dilerim!
1984
1984George Orwell · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2021165,3bin okunma
·
206 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.