Selamün aleyküm Kitabı beğendim, gerçekten isminin hakkını veren bi eser... Amak-ı Hayâl - Hâyalin derinlikleri.... Ahmet Raci çevresi tarafından sevilen, değerli görülen bi gençtir... Hayatında maddi, veya somut bi sorundan bahsetmek zordur. Çünkü onun tek sorunu içinden çıkamadığı şey manevi sıkıntılarıdır, kalbinde bi ağırlık vardır ve bildiği şeylerden kuşku duymaktadır. Tek derdi; Ruhuna maneviyatı kabul ettirmektir.. Başaramaz, inkar edeyim der, kalbi susmaz. Hayata anlam yüklemediği için boşlukta yüzüyor gibi hisseder kendini.. İşin içinden çıkamaz Bir gün arkadaşları ile hoş bi kasabaya 3 günlük gezi yaparlar. Ahmet raci gezinirken, etrafını umursamayan iki meczubun konuşmasına şahit olur.. Meczuplardan biri der ki; Zaten hiç ile hep aynı şeydir, lakin cahiller bir şeyi 2 isimle anlıyorlar der.. Bu konuşmadan sonra Raci atılır ve der ki; Varlık ve yokluk aynı değildir. Meczupların alaycı ve mağrur tavırları sayesinde varlığa ait derin kuşkulari daha da artar.. Gezi dönüşünde evinin yakınından geçerken sürekli gördüğü bi mezarlık daha bi dikkatini çeker. Genelde kilitli olan bu mezarlığın bu sefer açık olduğunu görüp içeri girer. İçeri girince bi kulübeye rastlar ve kulübenin önünde bi adam görür. Bu adamın üstünde ki yamalı cübbesin de; renkli parlak, düz, şekilleri birbirinden farklı ayna parçacıkları olduğuni görür. Aynalı baba Raciyi karşılar, ona kahve ikram eder, gazeller ve şiirler okuyup ney üfler.. Racinin hikayesi burada başlar... Her kahve ve gazellerinden sonra Raci neyin de sesiyle hayallere dalar gider.. Bu hayallerden bi tane örnek verip incelemeyi bitireyim. Kahveyi içen Raci gözlerini yumar ve ilk gün Buda ile hiçlik zirvesine doğru yola çıkar. Buda ona der ki; Sakın sarayın güzelliğine ve zevkine varıp amacını unutma! Sarayın görünen güzelliğine ve şehvetine kanan Raci; saraya kendini kaptırdığı yolda kalır... Ve Buda onu kovar.. Gözlerini açtığında da aynalı baba gülümser ve der ki; -Evladım! Hiçlik zirvesine yükselmek kolay değil, kolayı değil...değil, dedi. Ve bunun gibi bi çok derin hayaller, hayal alemi.... Ve bu kadar felsefik saçma hayallerin, olağaüstü hallerin için de bile tasavvufi ibret çıkışları, islami derinlikler olduğunu görür.... Demek ki meselebin özünde çok mâna alemine açılan yürekler değerli... Yokse mesele yoldaki taş, gökteki bulut olsun... İbretle bakabilmek, ibret alabilmek, ibretle amel etmek... Selametle