Gönderi

736 syf.
·
Puan vermedi
·
1 saatte okudu
Kitabın adı neden manastır yada Melkli Adso olmamış ki bu isim ne alaka derken yazarın notu ile aydınlandım. Ortaçağda bir manastırda geçer hikaye ve Adso dan dinleriz hikayeyi. Manastırda işlenen bir cinayet sonrası gezgin bir rahip olan kıvrak zekalı William dan yardım istenir ve çömeziyle birlikte manastırda araştırmaya başlar William. Daha ilk satırlardan manastırın Aedificium isimli kütüphane bölümünün enterasan mimarisi dikkat çekmeye başlar ve içine girdikçe kaybolacağımız koca bir labirentin kapılarını açar bize. Tüm manastırda rahatça dolaşma izni olan William ve Adso'nun kütüphaneye girme izinleri her istedikleri kitabı inceleme yetkileri yoktur. Kütüphanecinin yada çok daha önemli bir kitapsa başrahibin izni ile almaları gerekmektedir. Onlar ilk cinayeti aydınlatmaya çalışırken peşpeşe gelen yeni ölümler ikilimizi artık kütüphaneye gizli saklı girmeye mecbur bırakır. Bakmayın hikayenin böyle tadından yenmez durduğuna, kendi adıma söylüyorum evlat olsa eldivenle sevilmez bu kitap. Tamam fikir gerçekten harika. Tarihi dini felsefeyi ve kurguyu tek bir kitapta harmanlamış sunmuş önümüze sayın Eco. Ancak yaptığını düşman olsa yapmaz. Okunmasın diye yazılmış bir kitap. Dili ağır konu merak uyandırıcı. Öğretici olabilirmiş her cümleyi halt edip Latince bırakınca öğretici de olamamış. Gerçekten sakin kafayla huzur içinde aklınız bomboşken okumanız lazım ama o durumda bile çevirilere in kaldığın satıra çık derken binbir parçaya bölünüyor olmaz olsun böyle kitap diyorsunuz. Bir kitabın en büyük eksisi çok fazla isim olmasıdır. Hatta bu tarz kitaplarda genelde ilk yada son sayfaya kim kimdir zahmet edilip not düşülür. Ama yazarımız beyin yakmak istemiş bir manastır dolusu din adamı size yetmez hadi birde onlarca tarikat zikredeyim demiş. Kitaptan nefret etmemin en büyük sebebi latince bırakılan cümleler kelimelerdi. Birgün bir hayır sahibi yayınevi çeviriyi normal paragrafa orjinalini aşağı eklerse hay ben senin gibi kitaba demeden belki bir kez daha okurum. Ancak o güne kdr göz göze bile gelmek istemiyorum bu kitapla. Keşke yazar sadece matematik konusundaki dehasını yada tarih bilgisini konu alır eğitici bir kitap yazıp kurgu işini başka bir yazara bıraksa imiş dedim defalarca içimden. Son olarak kitabın sonunu beğendim. (Belki de verem olmadan sona geldiğim için beğenmişimdir) herşeyin uç noktası sadece kendimize değil insanlığa geleceğe zarar, kitapta da açıkça gördüğümüz gibi bazen sımsıkı körü körüne sarıldığımız dinimiz bazense araştırmadan körlemesine inandığımız gerçeklerimiz bizi ve etramızı hatta bir toplumu felakete götürebiliyor. Aşağıda kitaptan bazı tarikat isimlerine yer verdim. Bu eziyeti hep beraber yaşayalım istedim ayrıca kitabın beni neden verem ettiğini okumaktan soğuttuğunu bir nebze anlatabilmek için birkaç sayfa ekledim aşağıya latince şiirler cümleler var ama çevirisi bile yok. E niye yazdın o zmn amca kurban olayım niye ya Assisi'li Aziz Fracesco'nun Biraderleri: Poala'lı Aziz Francesco tarafından 1435 te kurulan ilk keşiş topluluğu Citeaux : 1098 yılında Molesme manastırından Aziz Benedikt'in yolunda giden bir grup keşiş tarafından Citeaux manastırı bu köyde kurulmuştur. 1110'da 30 yoldaşı ile birlikte bu manastıra katılan Bernard de Clairvaux bu tarikatın hızlı bir şekilde yayılmasına yardım etti. Dominiken : Dominikan tarikatı, Aziz Dominik tarafından kurulmuş ve Papa III. Honorius tarafından 22 Aralık 1216'da onaylanmış bir Katolik tarikatıdır. Tarikat keşişleri, manastır rahibelerini, rahibeleri ve tarikat için çalışan kilise dışından kişilerden oluşur. Fransisken Tarikatı: Tarikatın kurucusu, Assisili Aziz Francis'tir. 1181 veya 1182 yılında İtalyan'ın Assisi şehrinde doğmuş ve aynı yerde 1226 yılında ölmüştür. Fratres et pauperes heremitae domini Celestini: Münzevi Celestinus'un rahip ve yoksulları Fraticelli : Fraticelliler İsa ve Havari gibi dünya malına değer vermeyen fakir bir hayat tarzında yaşıyorlardı. XIV.yüzyılda onların fakirlik ideali bütün Yakın Doğu’ya ve Kilikya’ya yayılmıştı. Fraticelliler, ayrıca Hazar Türkleri’ne de vaiz gönderiyorlardı Cluny : 10. yüzyılda bütün Fransa'ya yayıldıktan sonra İsviçre, İspanya, İngiltere, Almanya ve Macaristan'a kadar genişledi. Bu tarikattan olan rahipler, imparatorlar ve krallar üzerinde nüfus kazandılar. Kiliseye de etki ederek din adamlarına ortaya atmış oldukları reform fikrini kabul ettirdiler. İçlerinden Papalığa kadar yükselenler de oldu.Dini savunmak Şovalyeliği din uğrunda yapmak Rahiplere hürmet etmek Hristiyanlar arasında barışı sağlamak Adaleti korumak Tarikata bağlı olanlar için hayatını vermek bu tarikatın esaslarıydı. Bogomilizm: Bogomilizm, Ortaçağ'da Bulgaristan'da ortaya çıkıp Avrupa’nın doğu ve batısında pek çok ülkede insan kitlelerini etkilemiş bir dinî akımdır. Bulgar Çarı I. Petro zamanında ortaya çıkan mezhep, Hristiyanlığın temel anlayışına göre sapkın bir harekettir. Kurucusu Bogomil adlı bir köy papazıdır Flagellantlar : İtalya'da ortaya çıkan, kendilerini kamçılayanların yer aldığı tarikattır. Donatusçu : Donatusçular daha önce sapmış piskoposların yaptığı vaftizlerinin artık geçerli olmayacağı ve bu kişilerin tekrar vaftiz olmaları gerektiği konusunda diretmiş ve kiliseden ayrılıp kendi kiliselerini kurmuşlardır.
Gülün Adı
Gülün AdıUmberto Eco · Can Yayınları · 202012,7bin okunma
·
62 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.