“Beni öldürmeyen şey, beni güçlendirir.” Bu dünyaca ünlü sözü ve insanı yücelten, güçlendiren bu güzel sözlerle dolu kitabı incelemek benim için çok büyük bir zevk.
Bir filolog, filozof, şair, psikolog, besteci ve akademisyen olan
Putların Alacakaranlığı ölümünden kısa bir süre önce, yani 1888 yılında yazılmış ve 1889 yılında Almanca olarak yayınlanmış. Nietzsche onun otobiyografisi diyebileceğimiz
Ecce Homo‘da kitabın birkaç hafta gibi kısa bir sürede yazıldığından bahseder. Bu kadar kısa sürede böyle bir kitabı yazabilmek senelerce süren bir bilgi birikimi gerektirir.
Putların Alacakaranlığı‘nın yazımı bittikten sonra bir devam kitabı olarak yazmış. Ayrıca, 111 sayfa olduğu için çok kısa sürede okunabiliyor. Nietzsche’nin
Tan Kızıllığı gibi kitaplarına kıyasla bu kitap gerçekten anlaşılır ve akıcı diyebiliriz. Kitapta geçen önemli isimler arasında
Fyodor Dostoyevski yer alıyor.
Kitabın tek bir konusu yok, bir sürü konudan başlıklar altında kısaca bahsetmiş. Bu anlamda, kitap Nietzsche’nin sistemci filozoflara ve onların sıkıcılığına bir başkaldırısı denilebilir. Önsözünde “Bu küçük kitap büyük bir savaş ilanıdır” yazıyor. Gerçekten de bu kitap tüm yaşlanmış, çürümüş düşünürlere ve düşüncelere (putlara) açılmış bir savaşın ilanı niteliğinde. Grek halkı ve filozoflarından 19.yy filozoflarına ve Alman halkına, hatta Hindu ahlakına kadar her şeyi eleştirmiş. Genel olarak, diğer kitaplarında uzunca bahsettiği “Dionysosçuluk” gibi konulara kısa kısa aforizmalar halinde değinmiş. Son olarak, kitap Nietzsche felsefesinin bir özetidir denilebilir. Çünkü Nietzsche’nin hayatı boyunca uğraştığı neredeyse her konuyu içeriyor.