Gönderi

176 syf.
1/10 puan verdi
·
Read in 7 days
Tavsiye etmediğim bir kitap
Kitap hakkında hiçbir olumlu eleştirilerim olmayacaktır. İlk defa bir kitap hakkında inceleme yazacağım. Çünkü kitabı görünce bu konuda bir şeyler yapmam gerektiğini hissettim. “Kim bir kötülük görürse, onu eliyle değiştirsin. Şayet eliyle değiştirmeye gücü yetmezse, diliyle değiştirsin. Diliyle değiştirmeye de gücü yetmezse, kalbiyle düzeltme cihetine gitsin ki bu imanın en zayıf derecesidir.” (Müslim, Îmân 78. Ayrıca bk. Tirmizî, Fiten 11; Nesâî, Îmân 17) Yapacağım cümle, kelime hatalarından dolayı şimdiden özürlerimi sunuyorum. Kitabı almamda kapaktaki yazı etkili oldu diyebilirim. Yazarı daha önce hiç duymadım ve kapaktaki yazı bende büyük beklenti oluşturduğundan hiç araştırma gereği bile duymadım. Ancak çok büyük bir hata yaptığımı kitabın daha henüz başlarında fark ettim. 15. Sayfadaki açıklamaları hadislere yaklaşım tarzını anlamama yetti diyebilirim. Daha sonraki sayfalarda hadis, fıkıh, siyer, tefsir gibi ilimlere de dil uzatıyor (Sayfa 63). Kendimce yanlış bulduğum birkaç hususu aşağıda belirteceğim; Kitabın 47. sayfasında (Ankebut:9) Ayetin meal anlamını veriyor: “Kur’an gerçek müminler için apaçıktır” diyor. Ancak ayetin gerçek meali Diyanet İşleri’nin mealine göre ve değişik kaynaklara göre şöyledir: “Siz hâlâ erkeklere yanaşacak, yol kesecek ve toplantılarınızda edepsizlik yapacak mısınız?” Kavminin cevabı, “Eğer doğru söyleyenlerden isen, haydi Allah’ın azabını getir bize” demeden ibaret oldu. Bu gibi meal hataları birkaç yerde rastladım ama hepsini yazma gereği görmüyorum. Kitapta çok ilgimi çeken bir kelime var “erdem”. Yazar örnek olarak verdiği ayetlerin yarısından fazlasında bu kelimeyi kullanmış. Ayetlerin meal olarak birçok kaynaktan anlamına baktım. Gördüğüm kadarıyla “takva” ve “muttaki” kelimelerinin yerine kullanılmış. Bence anlamlarını karşılamıyor. Erdem : 1. isim Ahlakın övdüğü iyi olma, alçak gönüllülük, yiğitlik, doğruluk vb. niteliklerin genel adı, fazilet: 2. isim, felsefe İnsanın ruhsal olgunluğu. Takva, (Arapça) : 1. isim, eskimiş, din bilgisi Allah'tan korkma. 2. isim, eskimiş Dinin yasak ettiği şeylerden sakınıp buyurduklarını yerine getirme, züht. Muttaki : Dilimize Arapçadan geçmiş olan muttaki kelimesi, emin olan, sırtını güvenli bir yere dayayan demektir. Dinimizde ise İslam'ın gerektirdiği şekilde yaşayan, günah işlemekten uzak kişiler için kullanılan bir terimdir. Takva üzerinde yaşayan kişiler için de bu kelime kullanılır. Takva ise sakınan, günah işlemekten çekinen anlamına gelir. Keşke yazar hangi kaynaklardan yardım almış ve mealleri ona göre yazdığını belirtseymiş. Kitabın 26. sayfasında “Dinin ikinci kaynağı yapılan hadislerin tamamı zandır ve din zanlar üzerine inşa edilemez” diyor. 158. Sayfada “Hadisler peygamberimizin sözleri değildir, söylenmiş olduğu iddia edilen sözleridir” diyor. Hak mezheplere de dil uzatıyor. Sayfa 118’de: “Malının bir kısmından vermesi gerektiğini emreden Allah’ı dinlemiyor, sadece yılda bir defa mezheplerin belirlediği miktara (o da türlü taklalar atarak ve 1/40) ve zamana (Ramazan ayı) uyuyor” diyor. Şimdi sorarım, sünneti, hadisleri, fıkhı uydurma olarak, zan olarak niteleyen sayın yazar; sen malının zekatını hangi ölçülere göre veriyorsun ve ne kadar verilmesi gerektiğini savunuyorsun. Yani mevcuttaki uygulamayı beğenmiyorsan senin önerin yok mu? "Namazı kılın, zekâtı verin ve Allah'a samimiyetle bağlanın. O, sizin mevlânızdır. O, ne güzel mevlâ ve ne güzel yardımcıdır." (Hacc, 22/78). Bu namazı ve zekatı emreden ayet; Namaz nasıl kılınır, zekat hangi oranda verilir Kur’an’ın neresinde var. Abdesti bozan haller nelerdir vs. Biz bunları nereden öğrendik. Tabiki hadislerden fıkıh kitaplarından. Hadis rivayet edenlere uyanlar için atalarından öğrendikleri dini yaşayan sapkınlar diyor, yani cahiliye devrindeki insanlara benzetiyor. Sünnetleri kabul etmeyenler, şu ayet ne diyor; "Andolsun Allah'ın Resûlünde sizin için -Allah'ı ve âhireti arzu eden ve Allah'ı çok anan kimseler için- (uyulacak) en güzel bir örnek vardır." (Ahzâb, 33/21). peygamberin davranışlarını, yaşamını örnek alın. Peki peygamberin yaşamını nasıl örnek alacağız. Geçmişe giden zaman makinası mı yapacağız. Bunun için hadisler ve sünnetler var. İslamı tam yaşamak için sahih hadisleri araştıracağız ve onların ışığında Kur’anı eksiksiz anlamaya çalışarak hayatlarımızı Peygamberimizin hayatına benzetmeye çalışacağız. Hadisler, peygamberimizin sünnetlerini, yaşamını bize aktarır. Onlar olmasa Peygamberimizi nasıl tanırız? Hadisleri tefsirleri yok sayarak, peygamberimizin sünnetlerini yok sayarak nasıl islamiyeti yaşıyor çok merak ediyorum. Sadece Kur’an-ı Kerim’i mealden okuyarak ve emirlerini anlamak hele ki arap diline hakim deyilsen nasıl mümkün olabilir. Kur’an açık ve anlaşılır diyor, evet açık ve anlaşılır ancak diline hakimsen ve gönderildiği zamanki olaylara hakimsen. En basitinden matematik kitapları da açık, felsefe kitapları da açık, fizik kitapları da açık, bunların öğrenilmesi için de bir öğreticiye ihtiyaç duyuluyor. Dini emellerine alet eden, etmeye çalışan art niyetli insanlar yok mu, elbette var. Uydurma olan hadisler yok mu, elbette var. Amacımız bunları araştırmak olmalı zaten, komple reddetmek değil. Peygamber (s.a.s) ümmetine bıraktığı iki miras; Kur'an-ı Kerim ve Sünnetidir. Bunların ışığında yaşamalıyız, ancak bunlar sayesinde yönümüzü bulabiliriz. Arkadaşlar özetle şunu söyleyebilirim. Sünneti, hadisi kabul etmeyen bu yazar Ehl-i sünnet vel cemaat yolunda değildir. Çünkü Ehl-i sünnet vel cemaat, sünnet ve cemaat ehli demektir. Eshab-ı kiram, Peygamber efendimizin cemaatidir. Sünnet de, Peygamber efendimizin yolu demektir. Yazarın diğer kitapları da aynı şekildedir. Bu gerçeği bilerek yazarın kitaplarını okuyun ya da okumayın. Ama benim tavsiyem dinim hakkında güzel şeyler öğrenmek istiyorum diyorsanız bu tarz eserlerden uzak durun. Yazar iyi araştırılmalıdır. Saygı ve sevgiyle.
Neden Müslüman Olamadılar?
Neden Müslüman Olamadılar?Ahmet Murat Sağlam · Ozan Yayınları · 201846 okunma
150 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.