Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

447 syf.
·
Puan vermedi
·
6 günde okudu
Merhaba güzel bir eserin daha sonuna gelmiş bulunuyorum. Kapitalizmin aslında söylenildiğinin aksine gerçekten merkeze insanlarını alıp insan emeğinin sömürülmesini önlemek için geçerli bir sistem olduğunu anlatıyor. Kitap aslında yazarımızın makalelerinden seçilmiş bölümlerden oluşuyor.! Kitap gayet güzel bilgilerden oluşuyor okumanızı tavsiye ederim . Okurken yazarımızın büyük bir yazar olduğunu insan daha iyi anlıyor. Kendimce incelememi kitaptan. Sözlerle bilgilerle sonlandırıyorum. Siyaset, insan tabiatı ve insanın varoluşla ilişkisi teorisine bağlı olarak, diğer üç felsefi disipline dayanır: metafizik, epis­ temoloji ve ahlak. Tutarlı bir siyaset teorisinin kurulması ve bunun pratiği, ancak böyle bir temel üzerinde gerçekleştiri­lebilir. İnsanın incelenmesiyle toplum hakkında pek çok şey öğre­ nilebilir: fakat bu işlem tersine çevrilemez: toplumu inceleye­tek , asla tanınmamış veya tanımlanmamış varlıklar arasında­ ki ilişkileri çalışarak, insan hakkında hiçbir şey öğrenilemez. İnsan, hayvaniann yaptığı gibi sadece algıladığı şeylerin reh­berliğinde hayatta kalamaz... İnsan bir düşünme işlemi olmak­sızın en basit fiziksel ihtiyaçlannı bile karşılayamaz. Yiyeceği şeyleri nasıl ekip büyüteceğini veya avlanmak için nasıl silah­lar yapacağını keşfetmek için insan bir düşünme işlemine ih­tiyaç duyar. İnsan bil­gi deposunu nesilden nesle taşıyan ve genişleten tek canlı tü­rüdür; fakat böyle bir taşıma bu işle ilgili bireyler tarafından yapılan bir düşünme işlemini gerektirir. Yüzyılların biriken bil­gisi düşünemeyen, düşünmek istemeyen veya düşünmesi ya­saklanan insanın hayatından kaybolmuştur. İnsanoğlunun iler­leme tarihindeki karanlık çağlar olan uygarlığın kesintiye uğra­dığı anlar bunun kanıtıdır. Rasyonel bir akıl baskı altında çalışmaz; böyle bir akıl realiteyi idrak etmesini hiç kimsenin emrine, direktiflerine ve yönlendir­melerine teslim etmez; bilgisini, doğru anlayışını hiç kimsenin fikrine, tehditlerine, arzulanma, planlanma veya "refahına" kur­ban etmez. Böyle bir akla diğer insanlar engel olabilir, bu akıl susturulabilir, yasaklanabilir, hapse atılabilir veya yok edilebilir; ancak ona baskı yapılamaz; çünkü silah bir argüman değildir. insan geçimini sağlamak için çalışmak ve üretmek zorundadır. İnsan geçimini kendi emeğiyle ve aklının rehber­liğinde sağlamalıdır. Eğer insan emeğinin ürünü konusunda tasarrufta bulunamazsa, emeği konusunda tasarrufta buluna­ maz, hayatı konusunda tasarrufta bulunamaz. Mülkiyet hakla­rı olmazsa diğer hiçbir hak kullanılamaz. Kapitalist bir toplumda, tüm insan ilişkileri gô'nüllüdür. İn­sanlar kendi bireysel hükümlerine, inançlarına ve çıkarlarına dayalı olarak, işbirliği yapmaya veya yapmamaya, birbirleriy­le iş yapmaya veya yapmamaya özgürdürler. İnsanlar birbirle­ riyle ancak akıl şartlannda ve akıl yoluyla yani tartışma, ikna etme ve köleleştirmeye dayalı anlaşma yoluyla, karşılıklı faydanın gö­nüllü tercihi yoluyla iş yaparlar. Diğer insanlarla hemfikir olma hakkı herhangi bir toplumda bir problem değildir; asıl önem­ li olan hemfikir olmama hakkıdır. Hemfikir olmama hakkını koruyan ve uygulayan ve böylece insanın en değerli (kişisel, sosyal ve neme/ olarak en değerli) niteliği olan yaratıcı aklın önündeki engelleri kaldıran özel mülkiyet kurumudur. Kişinin aklını teslim etmesi pahasına kabul etmeye zor­landığı değer, herhangi bir kişi için bir değer değildir: kuvvet kullanarak akılsız kalan kişi ne muhakeme edebilir, ne tercih­ te bulunabilir ve ne de değer biçebilir. Kuvvet aracılığıyla üs­tünlük elde etme girişimi, bir kişiye gözlerini kör etmesi karşı­ lığında bir resim galerisi verme girişimi gibidir. Bir insanın ha­yatı, ihtiyaçları amaçları ve bilgisi dışında değerler var olamaz (değer haline gelemez) Devletçilik, kurumsallaştınlınış bir şiddet ve bitmez tüken­mez iç savaş sistemidir. İnsanlara siyasi gücü ele geçirmek için savaşmaktan başka tercih bırakmaz: soymak veya soyulmak, ölmek veya öldürmek Bireysel haklan tanımayanlar, ulusların haklannı da taru­ mayacaklardır: bir ulus sadece belli sayıdaki bireylerdir. Tüccar ve savaşçı tarih boyunca birbirine taban tabana zıt kimliklerdir. Savaş alanlannda ticaret gelişmez, bombardıman altında fabrikalar üretim yapmaz, yıkıntılar altında kar artmaz. Kapitalizm bir tüccarlar toplumudur ve bu nedenle kapitalizm, ticareti "bencil;' fethetmeyi ise "soylu" gören her silahlı hay­dut tarafindan eleştirilir. İnsanoğlu, kendi entelektüel Rönesans'ı için olan müca­ delenin bir parçası olarak kabul edilmesi ve savunulması ge­ reken siyasi prensipierin tabiatını da daha açık bir şekilde anlamaya başlıyor. Bir çağda, bir kültürde veya toplumda, ne zaman önyargı, adaletsizlik, baskıya dayalı kör ve gerekçesiz nefretin bir azınlık grubuna yöneldiğine şahit olursanız, bu ezilmeden bir kazanç sağlayacak olan çeteyi arayın; bu somut kurbaniann ezilmesin­ den bir çıkarı olanlan arayın. Her zaman, ezilen azınlığın, ken­ di amaçlannın ne olduğunun bilinmesini istemeyen bir başka azınlık için günah keçisi olarak kullanıldığını göreceksiniz. Rekabet" pasif değil aktif bir isimdir. Ekonomik aktivite­ nin, sadece üretim değil ticareti de kapsayan her alanında ge­ çerlidir; rekabet kişinin kendi lehine piyasa şartlannı etkileme yönünde davranması gereğini ifade eder. Şu soru sık sık sorulmaktadır: Büyük, zengin bir şirket kü­ çük rakiplerini satın almaya devam etse veya fiyatlan düşüre­ rek zaranna satış yapma yoluyla onlan alanı terk etmeye zorla­ sa ve sonra yüksek fiyatlar isteyerek ve rekabet korkusu olma­ dığından durağan kalarak, belli bir alanın kontrolünü ele ge­ çiremez mi? Cevap hayırdır, bu yapılamaz. Eğer bir şirket ra­ kiplerini devre dışı bırakmak için ağır zararlar üstlenirse, daha sonra kaybettiğini geri kazanmak için yüksek fiyatlar isteme­ ye başlayacaktır. Bu durum, o alana girmek ve geri alması ge­ reken kaybı olmadan yüksek kann avantajını kullanmak iste­ yen yeni rekabetçiler için bir teşvik olacaktır. Yeni rekabetçiler fiyatlan pazar seviyesine indirecektir. Büyük şirket tekel fiyat­ lan oluşturmaya çalışmayı terk etmek zorunda kalacaktır, aksi halde kendi politikalannın getirmiş olduğu rakiplerle savaşa­ rak iflasa sürüklenecektir. Çağımızın en yaygın saplantılanndan biri Amerikan işçisinin yüksek yaşam standardını sendikalara ve "insancıl" işgücü yasalarına borçlu olduğu inanışıdır. . İşçi ücretleri dahil bir ülkenin yaşam standardı, emeğin üretkenliğine bağlıdır; yüksek üretkenlik makinelere, buluşlara ve sermaye yatırımına bağlıdır; bunlar da bireysel insanların ya­ratıcı zekasına bağlıdır; bu zeka faaliyet göstermek için bire­yin haklarını ve özgürlüğünü koruyan bir siyasi-ekonomik sis­teme ihtiyaç duyar. Kapitalizmi lanetleyebilmek için önce onun tarihinin saptı­rılması gereklidir. Sanayi kapitalizminin sefaletten ve kadının aşağılanmasına başka bir şeye yol açmadığı fikri kapitalizm karşıtlannın bir inanç gibi benimsediği bir konudur. Bu görüş de çocuklann Sanayi Devrimi tarafından sömürüldüğü ve kur­ban edildiği fikri kadar yaygındır ve o kadar yanlıştır. Bu görüşün kaynağını inceleyelim. Kapitalizmin kadınlara getirdiği faydalan anlamak için, kadıniann kapitalizm altındaki konumlannın önceki yüzyıllardaki konumlan ile karşılaştırılma­ sı gerekir. Fakat 19. yüzyıl kapitalizm karşıtlan bunu yapmadı­ lar; bunun yerine, geçmişi överek ve bunun aksine modem olan her şeyi küçümseyerek tarihi çarpıttılar ve saptırdılar. Hükümet düzenlemeleri tüketiciyi korumanın alternatif bir yolu değildir. Malların kaliteli olmasını veya bilginin doğru ol­masını sağlamaz. Onun tek "katkısı" tüketicinin "koruyucu­su" olarak teşvik yerine kuvveti ve korkuyu koymaktır. Hükü­metlerin basın açıklamalarında yumuşak ifadeler kullanılmasına rağmen, yasal düzenlemenin dayanağı silahlı güçtür. Bütün yasal düzenlemelerin özelliği olan sonsuz kağıt yığınlarının al­tında bir silah bulunur. üretim ve zenginlik insan zekasının ürünüdür ve b) hükümet gücü fi­ ziksel güç ile uygulanan ezici bir güçtür. Bu iki gerçek kabullenildiği zaman, çıkanlacak sonuç kaçı­nılmazdır : zeki baskı altında çalışmaz ve insan aklı bir silah dayatmasıyla işlemez. Bir insanın (veya bir kültürün) entelektüel veya ahlaki bozul­ masının başlıca belirtilerinden birisi, vizyon ve amaçlarının sa­dece içinde bulunulanan ile ilgili somut şeylere indirgenme­sidir. Bu, bir insanın zihinsel işlemlerinden veya bir toplu­mun ilgi alanlanndan soyutluklann giderek kaybolmasını ifade eder. Dağılan bir bilincin dışa vurumu prensipiere dayalı olarak düşünme ve davranma yetersizliğidir. hiçbir kaderci, "tarih­sel zorunluluk" yoktur: dünya olaylannı yönlendiren "gizemli güç" insaniann prensiplerinin korkunç gücüdür, bu güç sadece (''yetersiz" olduğu için onu göz ardı etmesi kendilerine öğreti­ len) "pratik" modem vahşiler için gizemlidir. Dünyanın birleşik gücünü güya bir saldırganı dur­durmak için kullanma amacıyla kurulmuş olan bir kurum, dünyanın birleşik gücünü birer birer çaresiz ülkeleri saldırga­nın gücüne teslim olmaya zorlamak için kullanma aracı ha­line gelmiştir. Bugünün sözde bilgelerinin yaygın gö­rüşlerinin aksine, tarih şansla ve kaprisle yönetilen bir anla­ şılmaz kaos değildir (tarihsel gidişat tahmin edilebilirdir ve de­ ğiştirilebilirdir) insanlar, karşısında yetersiz kaldıklan anlaşıl­maz güçlerce yok edilmeye götürülen çaresiz, kör, mahvolma­ya mahkum yaratıklar değillerdir. Dünyanın en büyük ülkesinin intihara giden kan kaybının ardındaki itici güç artık altruistik bir tutku veya kolektivist bir seferberlik değildir; küçük avukatların ve halkla ilişkiler ele­manlannın, cansız bedenlerinin zihinsel bağlantıları kopara­rak yaptıkları ayak oyunlarıdır. Kapitalizm için mücadele etmek isterseniz, benimsemeniz gereken sadece bir tür argüman vardır, bu ahlaki bir tartışma­ da daima kazanacak olan bir argümandır: kendine-sqygı argüma­nı. Yani, insanın var olma hakkından kaynaklanan argüman; insanın kendi yaşamı hakkında söz sahibi olduğu vazgeçilmez hakkından kaynaklanan argüman. Sosyalizm - üretim araçlan, sermaye, toprak vs.nin salıipli­ ğini ve kontrolünü bir bütün olarak topluma vermeyi sa­ vunan bir sosyal organizasyon teorisi veya sistemi. Faşizm - hiçbir muhalefet veya eleştiriye izin vermeyen, ülkenin tüm işlerini (endüstriyel, ticari, vs.) kontrol eden kuvvetli merkezi güce sahip bir hükümet sistemi . . . Devletçilik - kapsamlı ekonomik, siyasi ve diğer ilgili kont­ rolleri bireysel özgürlük pahasına devlette yoğunlaştırma prensibi veya politikası. Hepimiz haklarımızı ihlal eden çok sayıda ka­bunlarına uymakta zorlanıyoruz, fakat biz bu gibi kanunları iptalini sa­vunduğumuz müddetçe, bu kanunlara uymamız onay anlamına gel­mez. Adil olmayan kanunlada ideolojik olarak mücadele edilmeli­dir; ama bu kanunlarla, sırf itaat etmeyerek veya gereksiz yere şe­hit olarak mücadele edilemez veya onlar bu şekilde düzeltilemez. Persuasion'un Nisan 1 967 sayısında bu konu üzerine yazılan başya­ zıdan bir alıntı yapalım: " Bir kişi kendini bir kamyonun önüne at­ makla onu durduramaz..." Genç insanlar sürekli olarak bugünkü feci eğilimlerle mü­cadele etmek için ne yapabileceklerini soruyorlar; bir hareket yolu anyorlar; ve umutlarını bilhassa her dört yılda bir seçim zamanlarındaki çıkmaz sokaklarda kaybediyorlar. Mücadele­ nin ideolojik olduğunu fark etmeyenler vazgeçseler daha iyi olur, çünkü onların hiç şansı yok. Bunu fark edenler öğrenci ayaklanmasının, üniversiteden aynldıklarında, gerçek dünyada yapmak zorunda olacaklan mücadele için kendilerini eğitmek için bir şans verdiğinin farkında olmalıdırlar; bu sadece, ken­ dilerini eğitmek için değil, daha büyük çaptaki savaşın ilk ra­untlarında kazanmak için bir şanstır. Fakat duyulabilmek için kişinin söyleyecek bir şeyi olma­ lıdır. Bunun için kişi davasını bilmelidir. Kişi davasını tama­ men, mantıklı olarak, tutarlı olarak, felsefi temellerine kadar bilmelidir. Cumhuriyetçilerin su tabancalarını kullanarak nük­ leer uzmanlada mücadele edilemez. Ve öğrenci ayaklanmalarının ardındaki liderler kendi oyunların da uzmandırlar. Kapitalizm şartlannda insanlar "sosyal bağlarını ," yani kiminle birlikte olacaklannı seçmekte özgürdürler Keyifli okumalar dilerim herkese!
Kapitalizm: Bilinmeyen İdeal
Kapitalizm: Bilinmeyen İdealAyn Rand · Plato Film Yayınları · 200473 okunma
··
391 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.