Gönderi

158 syf.
8/10 puan verdi
Yarim Can
Parça parça yaz ve yar konulu harika yazılardan oluşuyor. Fevkalede eser. ______________ Milyar yaşındaki bu gizemli mabedin temelleri yine sarsıldı. Geçenlerde Çünkü Yahudi bir arkeolog tapınağın sır dolu derinliklerine daldı ve tarihin kara kutusundaki gizli bir sayfayı aydınlatıverdi. Arkeolog yerin 7 kat dibinde 2000 yıllık 3 mezar taşı bulmak dışında bir şey yapmamıştı, ama öyle yaşlıydı ki tapınak ve bugüne dek öyle çok gerçeği saklamıştı ki çocuklarından, 3 mezar taşının üzerindeki isimleri okuyunca yine sırları ortaya dökülmüş bir suçlu telaşıyla sarsıldı. Bir aile mezarlığında an yana yatan bu küçücük mezarların başucunda Meryem Yusuf ve İsa yazılıydı bu üç küçük sözcük milyar yıllık tarihi yalan makinesine konulmuş bir zanlı gibi titretmeye yetti dünyanın dört bir yanında yaşayan milyonlarca Hristiyan kandırılmış Çocuklar Gibi paniklediler. Yoksa 2000 yıl önce çarmıha gerilip ğöge yükseldiğine inandıkları, yüzyıllardır önünde diz çöküp istavroz çıkardıkları İsa da sıradan ölümlüler gibi can verip gösterişsiz bir aile mezarlığında törensiz toprağa mı verilmişti? 2000 yıldır İsa'ya uzansın diye ğöğe yükselen eller, tablolarda Ağlayan Melekler, kanat çırpan bebekler hep bu tarih hatasının eseri miydi Gerçek Tarih inandıkları tarihten farklı mıydı? ___________________ Bazen bir inzivada dolu dolu ve sevgiyle yaşanmış kısacık bir dönemin, şöhretin sahte ışıkları altında parlatılmış upuzun bir hayata tercih edilebileceğini ve bu tercihin insana her türden finali göze aldırabilecek derin bir tutkuya dönüşebileceğini anlayamazlar. Seçimde oylarını istikbal garantileri yerine tutkularından yana kullananlar ise bu tercih sırasında olduğu gibi bedeli öderken de tek başına kalırlar. İngiliz Kralı VIII. Edward sevdiği kadın için tahtını terk ettiğinde de kimse bu tercihe anlam verememişti, çünkü geçer akçe olan "taht'tı e bir kadın için koca İmparatorluğun nimetlerini tepmek akıl dışı sayılıyordu. _________________ Kolejli kızlar neden mutsuz olur, Atilla İlhan durumu şöyle açıklıyordu: "Çünkü bu çocukların mutluluk, evlilik, aşk düşüncesi bu topluma ait değil. Okudukları okullarda, öğrendikleri dillerde başka bir kültürün Türkiye'ye yansımış şekliyle bir aşk fikrine varıyorlar. O aşk fikriyle davranıyorlar ve adamı o aşk fikriyle beğeniyorlar. Ellerinde bir katalog var, adam bu kataloğa uyuyorsa hemen evleniyorlar. Sonra da işler sarpa sarıyor. Kız geliyor diyor ki "Ben onu modern sanıyordum adam feodal çıktı" Ailla İlhan kolejli kızları bu toplumu seçkinleri olarak tanımlarken yürek burkan bir sonuca varıyor ve "gerek aşk, gerek evlilik, gerek yaşam üzerine düşündükleri her şeyi yanlış.Türkiye'de basacakları hiçbir sağlam zemin yok. Kısacası Türkiye'ye fazla geliyorlar ama maalesef dışarıda da azlar." diyor. ___________ Çocuk sayılırdım aşk üst taraftaki kitaplarda bahsedilen duygunun adıydı henüz, karşı blokun en üst katının küçük penceresinde kaloriferin üzerine zarifçe tünemiş uzun saçlı bir kızdı. Akşam oldu mu odasının zayıf ışığını arkasını alır yanağını pencereye dayar ve saatlerce kıpırdamadan öylece dururdu. yüzünü seçemezdiö, belli belirsiz bir karaltıydı uzaktan. Ama aklımda güzelliğine dair ne varsa o biçimli profiline sığdırmış bir karaltıydı. Belalı sınav arefelerinin kahredici yalnızlık gecelerinin, şehvetli ergenlik düşlerinin gönüllü başkadınıydı. O gece kütüphanemden çektiğim kitabın verdiği ilhama göre kah müşfik bir anne eliydi, kâh vahşi bir dilber dudağı.. gönlümce şekil verebildiğim çamurdan bir tanrıçaydı adeta. öylesine itaatkardı.. Odamın ışığı sönmeden uykuya çekilmezdi, yattığında karşı pencerede gördüğü adamı düşündüğüne kalıbımı basarım. Artık akşamları iple çekiyor, hava karardı mı siluetle baş başa kalabilmek için odama kapanıyor ve çalışma masama kurulup prensesimi bekliyordum. Ona bağlanmıştım. Varlığı yıldız yıldız odama ruhuma akıyordu. pencerede olmadığı geceler tuhaf bir yalnızlık duygusu eziyordu yüreğimi. gelip yerini alıverince İçim ürperiyor yanaklarıma kan yürüyordu. ONU ufkumu alıp kulağımı müziğe vererek kaç gece geçirdim bilmiyorum. Bir silüete aşık olmuştum. Sonra bir gün telefon çaldı açtım "ben karşı penceredeki kız" dedi, yıkıldım. Bu see onun olamazdı O bu ismi taşıyamazdı.. Böyle konuşamazdı, düşlerimi süsleyen kadının cümleleri değildi bunlar.. hayaller ne kadar kırılgamış meğer... kapatmak istedim ama beceremedim. Konuşma uzadıkça aylardır uzun geceler boyunca bin emekle yaptığım o muhteşem heykel deprem yemişçesine çatırtmaya başladı. ahizeyi kapatıp pencereye koşsam kurtulabilirdim sanki. bunun kötü bir şaka olduğuna kendimi inandırabilirdim. Düşlerimden yunttugum silüetimi gerçekliğin çirkin kollarından çekip alabilirdim.. ama olmadı. Bir insanın başına gelebilecek en kötü şeyi yaşadığımı sanıyordum. Meğer daha beteri varmış .. Tanıştık onunla ve söndü gece yarılarıma doğan güneş. Bayan hayal kırıklığı ile bir ay birlikte olduk. o ay İkimize de zehir oldu. Onunla birlikte siluetimi de kaybettim. Aşk ete kemiği bürünce, düşler küstü.. sona erdi gecelerimin can şenliği..
Yarim Haziran
Yarim HaziranCan Dündar · İmge Kitabevi · 20051,152 okunma
·
68 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.