Gönderi

268 syf.
7/10 puan verdi
·
7 günde okudu
Esrâr-ı Cinayat Üzerine İncelemem
Öncelikle, incelemenin tamamen kişisel fikirlerime dayandığını hatırlatmak isterim. Açıkçası beklentilerim doğrultusunda kitaptan istediğimi alamadım. Verdiği mesajlar bakımındansa kitabı beğenmemin önüne geçecek bir kısım göremedim. Yani beklentilerimi bir kenara bırakacak olursam kitabı oldukça beğendim. Kitabın ismi Esrâr'ı Cinayat olduğundan, daha fazla gizem ve vaka beklemiştim. Birbiriyle bağlantılı daha fazla cinayet; gizemi(esrar) ve merak duygumuzu arttırabilirdi diye düşünüyorum. Meşhur müstantiğin kabiliyetinin farkına da böylece varabilirdik. Karakterleri maalesef pek tutarlı ve inandırıcı bulamadım. Örnek vermem gerekirse; Müstantik Osman Sabri Efendi pek ciddi bir zattır ve eserde de gülümsemelerinin nadir olduğundan söz edilir. Ancak kitapta Osman Sabri'nin bu gülümsemelerinin sıklığı yalnızca benim dikkatimi çekmemiştir. Hafiye Köse Necmi'nin de yeteneğinin pek üzerinde durulmadığı, dolayısıyla inandırıcı bulamadığımı belirtmem gerek... Ahmet Mithat Efendi'nin anlatım şeklini, anlatırken okuru bilgilendirmesini çok sevdim. Kitabın başları da benim açımdan oldukça keyifliydi. Gelişen olayların açıklanması kısmına geldikten sonra kitap temposunu kaybetti. Verdiği mesajlar, geçtiği dönemin adalet sistemi, medyanın insanlar üzerindeki etkisini gözler önüne sermesi bakımından muazzam bir kitaptı. Polisiye unsurları açısından eksik buldum. SPOILER UYARISI !!! El-cezau Min Cinsi'l-amel, ceza amelin cinsine göredir. Kitap bize sonunda bu mesajı bağıra bağıra veriyor. İnsanların adaletinin olmadığını, adaletin yalnızca Rabb'dan geldiğini söylüyor ve bunu da gayet başarılı şekilde açıklıyor. Ama yine de burada takıldığım bir nokta bulunmakta; - Mustafa halkın gözünde son mektuplara doğru adeta bir kahramana dönüşmekte. Halk, onun seri cinayetleri soğukkanlılıkla işleyen bir katil olduğunu gözardı ediyor. Gerçekten de verilmek istenen mesajı usta bir örnekle bize açıklıyor. Ancak Mustafa mahkemeye çıkabilseydi daha nice kalpazanlar, haydutlar ve hırsızlar ortaya çıkabilirdi. Bence Mustafa Dersaadet'e ulaşabilmeli, hakettiğinden oldukça az bir ceza almalı ve bunların sonucunda ilahi adaletin yerini bulması gerekirdi. Sonuçta biz Mustafa üzerine mahkeme kararının nasıl sonuçlandığını göremedik. Mustafa'nın, müstantik efendiden korkup yurtdışına kaçması da maalesef bana pek inandırıcı gelmedi. Kararlılık düzeyinden korkabilirdi ancak Osman Sabri Efendi'nin dedektiflik yetenekleri üzerinde daha fazla durulması gerekirdi. Mecdeddin Paşa da hatırladığım kadarıyla yurtdışına kaçmasıyla kalıyordu. İlahi Adalet ona pek etki etmedi gibi. Toparlamam gerekirse; ilk kitap incelemem olan, yerli edebiyatımızın ilk polisiye romanlarından "Esrâr-ı Cinayat" eserini gerek dönemin koşullarını yansıtmasıyla, gerek verdiği mesajlarıyla beğendim. Polisiye kısımları anlatımın akıcılığına karşın beklentimi karşılamadı. Ama edebiyatımızda bu alanın öncüsü bir roman olarak baktığımda gözardı edilebilir. Daha sonraki incelemelerde görüşmek üzere. İncelemem has yorumlarımdan oluşmakta olup, yorum yapma inceliği gösterirseniz müteşekkir olurum.
Esrâr-ı Cinâyât
Esrâr-ı CinâyâtAhmet Mithat Efendi · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20201,812 okunma
·
72 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.