Gönderi

Bizim daha anlayamadığımız ve kavrayamadığımız nice hakikatler var. Evet, düşünüyoruz fakat anlam veremiyoruz bazı şeylere. Anlam veremediğimiz şeyler, anlamsızdır anlamına gelmez. Hz.Mevlânâ’nın Mesnevî’sinde tembel birinin hikâyesinden bahsedilir. Hikâye belki çok konuyla ilgili değil; ama bazı gizli hakikatleri bir nebze anlama adına sizlerle paylaşmak istiyorum: “Hz. Davud (a.s.) zamanında tembel bir adam vardı. Bu adam daima Allah’a yalvarıp yakarır ve: - Ya Rabbi! Mademki beni tembel yarattın, rızkımı da zahmetsizce bağışla, derdi. Halk onu kınıyor ve: - Bak hele! Davud peygamber dahi rızkını zırh yaparak sağlarken sana da ne oluyor! Böyle merdivensiz göğe tırmanma isteği de ne demek, diyorlardı. Fakat bu adam duasında ısrarını sürdürüyor ve bu itirazlara kulak asmıyordu. Nihâyet bir gün uzaktan bir öküzün koşarak kendi evine geldiğini gördü de: - Ya Rabbi, sana şükürler olsun, duamı geri çevirmeyeceğini biliyordum, diye sevinçle onu kesip kebap etti. Bu sırada kayıp öküzün sahibi durumu öğrendi ve gelip öfkeyle onun yakasına sarıldı ve öküzünün kesilme sebebini sordu... Adam: - Saçma bir iş yaptığımı ve nahak (haksız) yere öküzünü kestiğimi sanma. Ben yıllardır Allah’tan emeksiz bir rızık isteyip duruyordum. Nihâyet duam kabul oldu ve senin öküzün rızık olarak ayağıma gönderildi. İşte sana cevabım budur, dedi. Bu cevap üzerine öküz sahibi deliye döndü ve fakiri dövmeye başladı. Bir yandan da feryat figanla ortalığı kaldırıyor ve diyordu ki: - Ey Müslümanlar gelin de uğradığım zulmü görün. Benim öküzüm nasıl duayla onun malı oluyormuş? Eğer iş böyle olsaydı herkes zahmetsizce bir duayla mal mülk sahibi olurdu... Bu işin hangi kitapta yeri var. O halde ya öküzümün zararını karşılasın ya da cezasını çeksin. Neticede iki taraf anlaşamayınca durum Hz. Davud’un (a.s.) hakemliğine kaldı. Öküzü kesen adam onun huzuruna çıkarken içinden: - Ya Rabbi, nice gecelerdir ettiğim duaları, yakarışlarımı sen biliyorsun, hâkimin huzurunda sen benim yüzümü kara çıkarma, diye yakarışta bulundu. Hz. Davud (a.s.) önce davacıyı dinledi ve sonra berikine yaptığı işin delilini sordu: - Ey Davud! Tam 7 yıldır, Rabbimden helal ve zahmetsiz bir rızık için niyazda bulundum. Bu durumu beni tanıyan herkesten sorabilirsin. Ben o öküzü tamahtan kesmedim. Duamın kabulüne sevindim ve bir şükür olmak üzere kestim. - Bu sözünün bir geçerliliği yok... Zira mal mirasçıdan başkasına helal olmaz. Ekine onu ekenden başkası el koyabilir mi? Sen mal kazanmayı da ekine kıyas et... O halde sana düşen bu adamın malını ödemendir. Git borç bul ve borcunu öde. Öküzü kesen adam, bu karar üzerine yere kapanarak: - Allah’ım, sırrım sana ayan. Sen Davud’un kalbine ilham ver, diye dua etti. Bu yalvarışın samimiyeti Hz. Davud’un (a.s.) kalbine tesir etti. Davacıya dedi ki: - Bana bir gün mühlet ver, ta ki bu işin sırrı bana açılsın. Eğer namaza durursam bu dava hallolur. Hz. Davud (a.s.) böyle söyleyip halvete çekildi ve mihraba yöneldi. Orada niyaz halinde iken ilahî sırlar kendisine açıldı ve işin gerçeğini anladı. Ertesi gün yine dava meclisi kurulduğunda Hz. Davud (a.s.) davacıya: - Gel bu öküzü, bu adama helal et... Çünkü Cenab-ı Hak senin bazı sırlarını gizledi. Sen de onun şükrü olarak bu öküz-den vazgeç, dedi... Adam bunun üzerine feryadu figana başladı: - Bu nasıl hüküm, bu nasıl adalet! Sıra bana gelince kitabın kanunları mı değişti? Ey insanlar gelin de bu uğradığım zulmü görün! Hz. Davud (a.s.) bunun üzerine: - Ey inatçı, mademki inat ediyorsun o halde sadece öküzü değil, bütün malını mülkünü bu adama vermene hükmettim. Buna razı ol, yoksa halin herkese yayılır bilmiş ol, dedi. Adam bu beklenmedik karar karşısında feryadı arttırıp, üstünü başını parçalamaya başladı ve Hz. Davud’u (a.s.) adaletsizlikle itham etti. Hz. Davud (a.s.) ise: - Madem öyle, artık karın ve çocukların da bu adamın kölesidir, böyle bil, dedi. Adam iyice çılgına dönmüş, kendini yer-den yere vurmaya başlamıştı. İşin sırına vakıf olmayan halk da Hz. Davud’u (a.s.) verdiği hükümden dolayı kınıyor ve: - Ey Davud! Bu hüküm senin gibi seçilmiş bir insana layık değil. Böyle bir günahsızı perişan ettin, diyordu... (Hikâyenin bu kısmında araya girmek istiyorum. Hikâyenin sonunu bilmediğimizi veya olayın (hükmün) hikmetini anlamadığımızı farz edelim. Bizim düşüncemiz de davacı adam ve halktan farklı olmayacaktır değil mi? Çünkü hüküm zahirden (açıktan) verilir. Biz Hz. Davud’un (a.s.) bu hükmünü aklımızla kavrayamayız, hatta mantıksız (hâşâ) bulabiliriz. Allah’ın kitabında veya Peygamberlerin bazı hükümlerini biz anlayamasak da (ve bir kesimin mantıksız bulduğu şeyler) her şey sebep ve hikmetlere bağlıdır. İman eden birine yakışan şey, bir peygamber hüküm verdiyse artık ben o hükme razı olurum, teslim olurum demesidir. Hikâyenin sonunda aklın bazı hikmet ve gayeleri anlamada vahyin önünde nasıl secde ettiğine tek-rar tanıklık edeceksiniz.) Bunun üzerine Hz. Davud (a.s.) : - Madem iş bu noktaya geldi, artık bu sırrı açıklamak gerek. Haydi, beni takip edin, dedi. Böylece hep birlikte şehrin dışına çıktılar ve dalları çadır gibi her yana yayılan gür bir ağacın altına geldiler. Hz. Davud (a.s.): - Bu ağacın altından bana kan kokusu geliyor. Bu aşağılık adam evvelce bir köleydi. Sahibini öldürdü ve buraya gömdü. Öküzü kesen bu genç işte o adamın oğludur, ama o sıralar pek küçük olduğundan hiçbir şeyden haberi olmadı. Hz. Davud (a.s.) adama dönerek dedi ki: Adamı öldürüp malını mülkünü zapt ettin. Karın da onun cariyesiydi, onunla birlik oldun da bu kötü işi yaptın. O cariyeden ne doğduysa bu adama aittir. Çünkü sen bir kölesin, eline geçen onundur. Sen Şeriat ve adalet arıyordun değil mi, işte sana Şeriat ve adalet! Sen burada efendini ağlata ağlata öldürdün. Efendin sana “Aman yapma, etme!” diye yalvarıyordu. Korkunç bir hayal gördün, korkup acelenden bıçağı da adamcağızın başıyla birlikte toprağa gömdün, işte adamın başı da, bıçak da şurada gömülü. Haydi, şurayı kazın! Bu şahsın adı da bıçakta yazılı. Allah katilin bu günahını örtmüştü ama o nankör bu duruma şükretmedi. Bir öküz için eski efendisinin çocuğunu perişan etmeye kalktı. Cenab-ı Hakk’ın örttüğü sır perdesini kendi eliyle yırttı, açığa çıkardı.”
·
140 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.