Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

VARLIK GERÇEKTEN VAR MIDIR? MARİFETULLAH'A NASIL SAHİP OLUNUR? PERDE AÇILSA... Marifetullah… İrfan sahipleri, Allah'a yakın olanlardır,veli olanlardır.Nedir marifet? Gökten mi geliyor? Gelmiyor.nereden geliyor? ALLAH birilerini marifete vesile kılıyor. Nasıl marifete sahip olacağız? Dinlersek oluruz.Nasıl marifete sahip oluruz onu izah edeyim. 25 seneden fazladır,anlatıyorum.Hepsini iki kelimeyle izah etmek istesek ne deriz? Sadece “La ilahe illallah” demişiz.Başka bir şey söylememişim.sadece bunu söylemişim.Hepsinin toptan anlamı bu. Bunun bir adım ötesi de vardır. Nedir ötesi? Marifet işte o bir adımın ötesindedir. “La ilahe illallah” deyince ilme, hikmete, daha doğrusu hikmetin gölgesine sahip oluyorsun. Ama bir de “La ilahe illa HU” demen gerekiyor. “ALLAHU, la ilahe illa HU” “El Hayyul Kayyum.” Hay ve kayyum olan rabbini müşahede ettiğinde ne dersin? La ilahe illa HU.Herşeyde diri olan, Hay ismi ile tecelli edip onu diri tutan.Kayyum ismi ile varlıkta, kıyamda tutan O’dur O. Bu durumda neye bakarsan bak,O'nun tecellisini, isimlerinin güzelliğini görüp şahit olman lazım. O’nun her bir insana, varlığa yaptığı muameleyi,bir ayet olarak,ayet derken; Allah’ın el Esmaul Hüsna'sını gösteren bir mucize olarak görmen lazım.Öyle ki hadisat ayetlerini, mucizelerini okumuş olasın. Tabiki başta Hay ve Kayyum olan Allah’ın tecellisini insanda ve kendinde görmen lazım. Bir ağaca bakınca…Bunu diri tutan ALLAH’tır. Bu ağaç rabbini zikr ediyor,hamd ile tesbih ediyor.Rabbini biliyor, seviyor.Bununla beraber bu ağaç arkadaşlarını da seviyor.Bir ağaç kendisine bir zararlı böcek dadandığında,en az on kilometre çapında onun haberini yerden kökleri ile,sinyal gibi yayıyor.Arkadaşlarının tedbir alması, kendilerini koruması için. Bu bilimsel olarak böyledir.Haberi alan ağaçlar da, o zararlı böceği rahatsız edecek bir sıvı salgılıyor ve o zararlı onlara gelmiyor. Hesap yapıyor. Bir taşa bakınca…Milyarlarca atomdan meydana gelmiş ve her bir atom çekirdeğinin etrafında aşk ile sema ediyor, rabbini hamd ile tesbih ediyor. İnsan bedeninin her zerresi de. Zerre..Zerre gözle görülebilecek en küçük parça demektir.Miskal-i zerre ne demek? Gözle görülemiyen en küçük parça.Yani atomunda altındaki parçadır.Hepsi sema ediyor ve rabbini hamd ile tesbih ediyor.ALLAH’ın EN_NUR tecellisi ile...“Allah göklerin ve yerlerin nurudur” buyurdu. Perde açılsa, Allah’ın nurundan başka, hiç kimse, hiçbir şey göremez. Hatta kendini de göremez. O nura gark olmuş olarak görür. Bu arada varlık var mıdır? Evet vardır. Allah varlığı yaratmıştır ve tüm varlık rabbine aşık kuludur, İman etmiş kuludur. Ama O'nun nuru, O'na ait. Her zerreye, her zerremize öyle hükmediyor. Onun için "ALLAH her şeyle, her şeyi bilendir." dedi. O'na ait çünkü. (Latif; ince bir nur, ince bir bir ile her şeyi kendi içinden gören kendiyle bilen) Allah taş için “Yarılıp pınarlar fışkırttığını, Allaha olan haşyetinden aşağı yuvarlandığını”anlatıyor. Bundan öncede “İnsanın kalbi katılaştı,taş gibi, hatta taştan daha katı” buyuruyor. Taş rabbini biliyormuş. Ama insanın kalbi katılaşmış, Aşağı inmiyor. Secde etmiyor. "İşittik ve itaat ettik" demiyor. Rabbinden haşyet duymuyor. Niye? Tanımıyor da ondan. Anlamamış. kendini de anlamamış. Rabbini anlamayınca kendini anlayamaz. Rabbine şahit olmayınca, kendini göremez, şahit olamaz. Ne demişler? "En kötü dost memmun etmekte en çok zorlandığın dosttur." Eğer onu memmun etmekte zorlanıyorsan, o en kötü dosttur. Memmuniyetsiz, yani ŞÜKÜRSÜZ… Allah kullarına muamele ederken, kul bir türlü memmun olmuyor. Sadece eksiklik görüyor, sıkıntı, bela görüyor ve memmun olmuyor.Her şeyi ikram etse de bir eksiklik buluyor.Şurda bir eksiklik var,diyor. Bir insan en önce,insana bakarken; Allah'ın melekleri secde ettirdiği, ruhundan nefhettiği, kendisine yakın olsun,abd olsun,veli olsun diye yarattığı,kendisiyle sohbet etmeyi dilediği kulu görünce,O’nu görmüş olur. Marifete sahip olur.Arif olmuş olur. Sonra; bütün varlık üzerinden O’nu yaratana arif olur.Marifet sahibi olmuş olur.Yoksa trene bakar gibi bakmıştır…Sadece bir şeyleri bilmiş,öğrenmiş ama onu anlamamış, kavramamıştır. Onların üzerinden alemlerin rabbini,kendi rabbini tanıyamamıştır. Allahın Kuranı Kerimde “kel enam” dediği davar gibi olanlar bunlardır.Bir şeyleri görmüyor değil, baş gözü görüyor.Ama gönlü görmüyor. Ne görüyor? Tıpkı davar gibi, otu görüyor, gideceği ahırı görüyor, nefsinin arzu isteklerini görüyor."Kel enam" işte…İnsan ancak ALLAH’ın vahyiyle insan olur. İlimle, hikmetle, marifetle insan olur. Rabbini bilince, kendini bilince insan olur. Bize düşen marifet yolunu göstermektir…Ama bakması gereken sensin. Allah görmen için sana kalp gözü, kalp kulağı vermiş, anlaman için gönül vermiş, senin bunları kullanman lazım. Bize düşen gözünüzün önüne getirtmek ve manevi olarak da bunu işittirmektir.Bunu tattırmaktır. "Allah dilemeden hiç kimse dileyemez." SENİN DUAN OLACAK Kİ, ALLAH DUANI KABUL ETSİN. BAKACAKSIN Kİ, ALLAH SANA GÖSTERSİN. DİNLEYECEKSİN Kİ, ALLAH SANA İŞİTTİRSİN. ANLAMAYA ÇALIŞACAKSIN Kİ, ALLAH SANA ANLATSIN,TATTIRSIN. ALLAH HEPİMİZİ GÖRENLERDEN, DİNLEYENLERDEN, İŞİTENLERDEN, TADANLARDAN EYLESİN İNŞALLAH. ❤️PİR MUHAMMED HÜSEYİN ( R.A.)❤️ 27 KASIM 2020 CUMA SOHBETİ (Sohbet devam edecek inşallah) Web adresimiz: diyartv.com.tr YouTube Adresimiz : youtube.com/c/DiyartvTr21 Soru ve Sorunlara Cevaplar : soruvesorunlar.com
··
71 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.