Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

2-DİYALEKTİK ve TARİHSEL MATERYALİZM: Diyalektik materyalizm, Marksist-Leninist partinin dünya görüşüdür. Doğa olaylarına yaklaşışı, onları inceleme ve anlama yöntemleri diyalektik, doğa olaylarını yorumlayışı, bu olayları kavrayışı ve teorisi materyalist olduğundan, bu dünya görüşü diyalektik materyalizm adını almıştır. Tarihsel materyalizm, diyalektik materyalizmin ilkelerini toplum yaşamının incelenmesinde kullanır; bu ilkeleri toplum yaşamındaki olaylara, toplum ve toplum tarihi üzerindeki çalışmalara uygular. Diyalektik metafiziğin tersine, doğaya rastgele toplanmış birbirleriyle ilişkisiz, birbirlerinden bağımsız olaylar gözüyle değil; maddelerin ve olayların birbirleriyle organik olarak ilişkili bulunduğu, birbirlerine dayandığı ve birbirleriyle belirlendiği tam ve bağımlı bir bütün gözüyle bakar. Diyalektik metafiziğin tersine, gelişme sürecini, nicel değişmelerin nitel değişmelere yol açmadığı basit bir büyüme süreci gözüyle görmez; gelişmeyi, önemsiz ve belirsiz nicel değişmelerden, açık temel nitel değişmelerine geçilen ve bu temel nitel değişmelerin, yavaş yavaş değilde, bir sıçrayış biçiminde, bir durumdan ötekine kesin ve hızlı olarak gerçekleştiği bir süreç olarak kabul eder. Buna göre nitel değişmeler, rastgele değil, görünmeyen ve yavaş olan nicel değişmelerin sonucu ortaya çıkar. Diyalektik metafiziğin tersine, doğadaki her şeyin ve her olayın yapısında iç çelişkilerin varlığını kabul eder. Çünkü hepsinin olumlu ve olumsuz yanları, bir geçmişi ve bir geleceği, ölen bir yanı ve gelişen bir yanı vardır. İşte bu karşıtlar arasındaki savaşım, yeni ile eski arasındaki savaşım, gelişme sürecinin iç kapsamını, yani nicel değişmelerin nitel değişmelere dönüşmesinin iç kısmını oluşturur. Gelişme karşıtların savaşımıdır. (Lenin, Materyalizm ve Ampirio- kritisizm) Diyalektik yöntemin ilkelerinin, toplum yaşamının ve toplum tarihinin incelenmesi alanına uzatılmasının ne kadar gerekli olduğunu, bu ilkelerin toplum tarihine, proletarya partisinin pratik faaliyetlerine uygulanmasının ne büyük önem taşıdığı kolaylıkla anlaşılmaktadır. Dünyada olaylar her şeyden ayrı ve tek başlarına değilse, bütün olaylar birbirine bağlı ve birbirini karşılıklı olarak koşullandırıyorsa, açıkça görülür ki, tarihteki bütün sosyal sistemler ve sosyal hareketler de, çoğu tarihçilerin sık sık başvurdukları gibi, "sonsuz adalet" ya da başka bir takım ön yargılar açısından değerlendirilemezler; ancak ve ancak, o sistemi ya da sosyal hareketi doğuran ve o sisteme ilişkin koşullar açısından değerlendirilebilir. Her şey koşullara, zamana ve yere bağlıdır. Şurası açıktır ki, sosyal olaylara böyle tarihsel açıdan bakılmadıkça, tarih biliminin varlığı ve gelişmesi olanaksız olacaktır. Çünkü, ancak böyle bir görüş, tarih bilimini bir karmakarışıklık, bir rastlantılar ve saçmasapanlıklar yığını olmaktan kurtarabilir. Devam edelim. Dünya sürekli bir hareket ve gelişme halindeyse, eskinin ölmesi ve yeninin büyümesi bir gelişme yasasıyla, açıktır ki, artık "değişmez" sosyal sistemlerin, özel mülkiyet ve sömürünün "sonsuz ilkelerinin" köylünün toprak ağasına, işçinin sermayedara baş eğdirilmesine ilişkin " öncesiz ve sonsuz" fikirlerinin varlığı olanaksız bir şeydir. Bu yüzden nasıl bir zamanlar feodal sistemin yerini kapitalist sistem aldıysa, kapitalist sistemin yerini de sosyalist sistem alabilir. Onun için, çabalarımızı bugün en egemen gücü oluşturmuş olsalar da, toplumun artık gelişmeyen tabakaları üzerine değil, bugün egemen güç sayılmasalar bile, gelişen ve önünde geniş bir geleceği olan tabakalar üzerine dayandırmalıyız. 1880-90 yıllarında yükselen Narodnik hareketi çoğunluk olduğu için köylülere odaklanıyordu. Fakat bugünden baktığımızda proletarya açık ara Rusya'nın en güçlü ve ağırlıklı sınıfıdır. Bu yüzden politikada hata yapmamak için hep ileriye bakılmalıdır, geriye değil. MARKSİST FELSEFİ MATERYALİZMİN TEMEL İLKELERİ: Dünyayı bir "mutlak idenin", bir "evrensel ruhun", "bilincin" cisimleşmesi olarak gören idealizmin tersine, Marksist felsefi materyalizm, dünyayı, haliyle maddi olarak kabul eder; dünyadaki bütün değişik olayları, hareket halindeki maddenin değişik biçimleri olarak görür; diyalektik yöntemin ortaya koyduğu gibi, olayların karşılıklı ilişkileri ve birbirine bağlılıkları, hareket eden maddenin gelişme yasasıdır; dünya, maddenin hareket yasalarına uygun olarak gelişir ve hiçbir "evrensel ruha" gereksinimi yoktur. Madde bütün duyguların ve bilincin kaynağı olduğu için, ilk veridir. Maddenin, varlığın bir yansıması olan bilinçse, ikinci veridir. Düşünce, gelişmesinde yüksek bir kusursuzluk düzeyine erişmiş olan bir maddenin, yani beynin ürünüdür. Beyin düşünme organıdır ve bu yüzden, insanın düşünceyi maddeden ayırması büyük bir yanlışlık yapması demektir. Devam edelim: Dünya bilinebilirse, doğanın gelişme yasaları üzerine edindiğimiz bilgiler nesnel gerçeklerin geçerliliğini taşıyan sağlam bilgilerse, bundan, toplum yaşamının, toplumsal gelişmenin de bilinebileceği, ve toplumsal gelişme yasaları üzerine edinilen bilimsel bilgilerin nesnel gerçek geçerliliği taşıyan sağlam bilgiler olduğu sonucu çıkar ortaya. Bu yüzden, toplum tarihi, bilimi, toplum yaşamındaki olayların bütün karmaşıklığına karşın, sözgelimi biyoloji kadar kesin bir bilim haline getirebilir. Bunun yanında toplumsal gelişim ysalarından pratik anlamda yararlanabilir. Bu yüzden sosyalizm eskiden olduğu gibi insanlık için mükemmel bir gelecek olma düşünden çıkar, bir bilim haline gelir. Bu yüzden bilimle pratik faaliyet, teoriyle pratik arasındaki bağ, aralarındaki birlik, proletarya partisinin yol gösterici yıldızı olmalıdır. Bu yüzden toplumun ruhsal yaşamının oluşum kaynağını, sosyal fikirlerin, sosyal teorilerin, politik görüş ve politik kurumların doğuş kaynaklarını, bu fikirlerin, teorilerin kendilerinde değil, bu fikirleri yansıtan toplumun maddi koşullarında aramak gerekir. Bu yüzden toplum tarihinin değişik dönemlerinde değişik sosyal fikir, teori ve politik kurumlar görülebiliyorsa; feodalizmde, kapitalizmde ve köleci toplumda bunların başkalarına rastlıyorsak o dönemin koşullarına ve maddi unsurlarına bakmamız gerekmektedir. Çünkü özü oradadır. İnsanların varlıklarını belirleyen bilinçleri değil aksine bilinçlerini belirleyen sosyal varlıklarıdır. Bu yüzden proletarya partisi hata yapmamak ve boş hayalci pozisyonuna düşmemek için maddi yaşam koşullarının ilkelerine bakmalı, somut durumu tahlil etmeli ve buna göre hareket etmelidir.
·
75 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.