"Herkes her şeyi biliyor".
Bilimciler daha çok şey biliyor. Bizim de bir bok bilmediğimizi sanıyorlar.
"Ben demiştim"..
"Aylarca o fayı çalıştık biz. Şu kadar deprem üreteceğini söyledik. Bizi kimse dinlemedi."
Öyle mi?
Türkiye'nin her tarafı için söylemedin mi sen onu, deprem üretmeyecek tek bir yer söylesene bana.. Ne zaman olacağını...
Yarım saat önce söyle yeter ya.. Beş dakikaya da fitim.
Ben Bursa'da deprem olacağını, Gemlik fayının İznik'e doğru gittiğini bilmiyor muyum? Ne yapılması lazım?
"Sağlam bina yapalım."
Nasıl sağlam?
"Zemin sağlam olsun.
Malzeme kaliteli olsun.
Her safhada denetim" olsun.
"Tabi ucuz(!) da olsun. Herkes erişebilsin."
Hasılı palavra sıkıp; hayal kuruyorlar.
Çıkın sokağa, ilk gördüğünüz kişiye "kardeşim nasıl bir evde oturmak istersin?" diye sorun. Size "Şöyle bahçe içinde -en fazla- iki katlı bir ev" tarif edecektir.
İktisadi gücü olan herkes bu eve sahip oluyor. Olmayanlar maalesef beş on katlı binalara mahkum. Beş on katlı binaların da sağlam yapılma metodu var. Çelik konsuktürüksüyon. Yani çelik kafes.
Amerika sömürgecilikle zamanında yaptı. Biz o tarihlerde savaşıyorduk. Hâlâ savaşıyoruz. Türkiye'nin her tarafını tek, iki, hadi azami üç katlı evlerle döşesek ekecek biçecek, sanayi yapacak alan kalmaz. 85 milyonluk ülke olduk...
"Ama Japonya bunu becerdi." Lan Japonya müstemleke.. Amerika'nın teknoloji üretim üssü. Zamanında matbaada bastılar parayı, küçücük evlerde oturuyorlar. 4 artı 1 lüksleri yok.. Çünkü büyük evin maliyeti yüksek. Alan dar, arsa payı deli para. 20 milyonluk Tokyo'ya git, bir saksı kadar alan kaç para gör.
Hasılı her şey para kardeşim. Paran varsa idarecinin de, denetleyicinin de, yapanın edenin de ahlakı sağlam olur. Satın alamazsın. Vicdanı sadece adaleti emreder.
Yaşanan bu depremin tarihte misali yok. Kobe Depremi ile karşılaştırmaya kalkma, alakası dahi yok.
Ayakta kalan "sağlam" denen binalara sadece altında kimse olmadığı için seviniyorum.
Ama göreceksiniz; "binamız sağlam, o depremde bile ayakta kaldı; gidecek bir yerimiz mi var" denerek oturulacak..
Haklı da olacaklar. Çünkü gidecek yerleri hakikaten olmayacak.