Gönderi

Babanın yetimhanesi de yıkıldı;bunu biliyor muydun? "Neden?" dedim. "Bir yetimhane neden yıkılır?" Açılış gününü,Baba'nın arkasındaki oturuşumu anımsadım.Rüzgar kalpağını uçurmuş,herkes gülmüş,konuşması bitince de ayağa kalkıp onu alkışlamışlardı. Şimdiyse bir enkaz yığınıydı demek! Baba'nın harcadığı onca para,projeler için ter döktüğü uykusuz geceler,her tuğlanın,her kirişin,her kiremidin doğru yerleştirilip yerleştirilmediğini denetlemek için inşaat alanına yapılan bütün o ziyaretler... "Yan binalarla birlikte yıkıldı," dedi Rahim Han. "O yetimhanenin yıkıntıları arasında dolaşıp canlı aramanın nasıl bir şey olduğunu bilmek istemezsin,Emir can.Çocukların parçalanmış bedenleri..." "Evet,Taliban ilk geldiğinde..." "Onları birer kahraman olarak karşıladık." "Sonunda barış,dediniz." "Evet.Umut hiç tükenmiyor. Nihayet barış, dedik. Ama ya bedeli?" Güçlü bir öksürük nöbeti Rahim Han'ın zayıf bedenini öne arkaya salladı. Mendiline tükürünce, mendil kıpkırmızı kesildi. İşte o an, aklıma yine basmakalıp deyişlerden biri geldi: ODADA BİZİMLE BİRLİKTE SOLUK ALIP VEREN, TERLEYEN BİR ŞEY DAHA VARDI: GEÇMİŞ. "Nasılsın?" diye sordum. " Demek istediğim, gerçekten nasılsın?" "İşin doğrusu,ölüyorum," dedi, hırıltılı bir sesle. Yeniden öksürmeye başladı. Mendil bir kez daha kanlandı. Ağzını sildi, terli alnını yeniyle kuruladı, bana çabucak bir göz attı. Başını sallayınca,yüzümdeki yeni soruyu okuduğunu anladım. "Fazla değil," dedi, soluk soluğa. "Ne kadar?" Omuzlarını silkti. Yeniden öksürdü. "Bu yazın sonunu görebileceğimi sanmıyorum," dedi. "İzin ver de seni evime götüreyim. Sana iyi bir doktor bulurum. Habire yeni tedavi yöntemleri buluyorlar. Yeni ilaçlar,deneysel tedaviler var. Bunlardan birini deneyebiliriz..." Boşa konuşuyordum; farkındaydım. Ama ağlamaktan iyiydi -- ki, sonunda onu da yapacağım kesindi. Öksürür gibi güldü; ön dişlerinin eksik olduğunu gördüm.Duyduğum en bitkin gülüştü. "Gördüğüm kadarıyla, Amerika onu böylesine büyük yapan iyimserliğini sana da aşılamayı başarmış. Bu harika. Biz Afganlar hep aşırı hüzünlüyüzdür, değil mi? Bazen gamkari'ye öyle bir gömülürüz ki, kendimize acımaktan boğulacak gibi oluruz. Kaybetmeyi, acı çekmeyi yaşamın gerçeği sayar, hatta gerekli görürüz. Sonra da, zendagi migzara, deriz: Hayat devam ediyor. Ama benim şu anda yaptığım, kadere boyun eğmek değil; yalnızca gerçekçi olmak. Burada bir sürü iyi doktora göründüm, hepsinden aynı yanıtı aldım. Onlara güveniyor, inanıyorum. Allah'ın takdiri diye bir şey gerçekten var." "YALNIZCA YAPTIKLARIN VE YAPMADIKLARIN VARDIR."
Sayfa 205Kitabı okudu
·
69 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.