USLU YARA İmge, edebi eserlerde, özellikle de şiirde dile getirilmek isteneni daha canlı, daha etkili, duyumsanabilir, göz önüne getirilebilir bir biçimde anlatmak için, onunla başka şeyler arasında bağlantı kurularak zihinde canlandırılan yeni biçimler olarak tanımlanır. Özellikle şiirde kullanılan imge, Uslu Yara kitabında kendine epeyce yer tutuyor. Kitabın arka kapağında da yazdığı gibi Uslu Yara olağanüstü bir dil mimarisi sunuyor okura. Eser 87 sayfa,lakin kısacık olması sizi yanıltmasın zira bir çırpıda okunacak ,hazmı kolay bir eser değil. Kitapta 17 öykü yer alıyor. Öykülerin izleğinde ise aile, ailenin yol açtığı yaralar, zaman zaman konuşamamalar, sessizliğin iç burkması kapalı bir anlatımla, imgelendirilerek hikâye edilmiş.Ayrica yer yer insan olmanın varoluşsal sorunlarına değinirken ailenin otoriter baskısının çocuk üzerindeki yıkıcı etkileri de muazzam ifadelerle anlatılmış. Öykülerde derin çözümlemeler hep bir hesaplaşma içinde veriliyor. Sağlam bir edebiyat sever iseniz tam size göre bir eser.Lakin ben akıcı,olay ağırlıklı bir metin okumak istiyorum derseniz size hitap etmez. Bir satır arası daha ekleyeyim yazarımız Fatma Akdağ,benim diş hekimim... İşi güzel,kalemi güzel, yüreği güzel...Ayrıca yazımı devam eden bir romanı da yoldaymış.Yolu açık olsun. Aşağıya bol bol alıntı bırakıyorum... SESSİZCE YALVARAN BİR ÖLÜ ”Şimdi ürküyorum her şeyden .Babamın elini hiddetle kaldıramamasından,annemin büyüyen, yaşlanan bir kambur olmasından,gittikçe eskiyip sökülen hırkamdan. En çok da denizden.” s.13 DUA MEZARLIĞI Başımı kaldırmıyordum. Başımı kaldıramıyordum. Yalnızlığım , çaresizliğim, mutsuzluğum olmuş oturuyordunuz etrafımda; kucaklarınızda ağzı emzikli bebekleriniz. s17 Odamın ortası bir dua mezarlığı.Birikmiş , yılgın bir suyun içinde kirlenmiş dualar.Kırık, dökük, bıkkın,batmaya hevesli kayıklar... s.18 YEŞİL DUBALAR Annesinin iki yeşil dubaya benzeyen gözleri ÖFKEYLE BOYANMIŞ BİR RESİM Hayatımdaki herkesin değişmesini istiyorum hatta dünyadaki.Bende bir sorun yok,olamaz , değişmesi gereken onlar... s26 SARI YIRTICI ASABİ BİR GÖZ 'Yapma!'dedi bir ses.O kadar.İtilmiş, silinmiş, burkulmuş bir ses.Titreyerek baktım gözlerine, bütün gizlerin çeperleri dağıldı;dibi sığ ela bir kuyuda durmaksızın aksettim. s.33 Sert rüzgarı ağzıma , ciğerlerime ,kafama doldura doldura gitmek istedim.En uzağa! En uzak!Annemin kucağında bir yer olsun,yeter. s.50 KALIN PERDELİ EVLER Karanlık gök, çoktandır içine kesilmiş gibi şekilsiz,dargın ama dupduru bir bulutla dağılırken ve güneş kalın perdeli evlerin içine anneme rağmen doğarken ve ikinci bir dünya; görülmüş, bilinmiş, yaşanmış, asırlardır eskitilmiş ikinci bir dünya,ilk kez görülen bir kuş,bir çiçek olup açarken sesi titriyordu. S.61 Benim varlığım haykıramamaktan ibaret. s.62 YÜZÜSTÜ BİR KAYIK Kayık hane az ileride ama onu,orada öylece bırakmışlar. Yüzü yere dönük; yükü karnında terkedilmiş bir kadın gibi... S.71 Melahat Teyzeye,avını arayan zehirli dili seyrek,pis dişlerinin arasından yılan gibi gezinen Melahat Teyzeye düşüyor ayaklarımın hayalî; aceleyle kapının önünde çıkarıp bırakıyorum ayakkabılarımı, uslanmışım -oysa hep usluymuşum ,ayakları kırılasıca değilmişim - bir prenses tacı gibi tutup ayakkabılarımı dolabıma yerleştiyorum düzenlice... s.73 ORKESTRA ŞEFİNİN SAĞ ELİ Ben, genç bir adamın gözlerinde hiç kendime rastlamadım . s.78 ÇOKTAN ÖLDÜN Annesi olsaydı,”Yeme şu avurtlarını,"der ,kesin eline vururdu çocuğun.“Yapma anne,bir şey olmaz," derdi ve gülümserdi. “Kendime zarar vermesem, başkalarına zarar veririm," diyecek olur,susardı. ,s.79 KÖR ORMAN Kör ,dilsiz bir orman büyütmüştüm içimde. Yaprakları sık ve kapkara , gövdeleri devasa , kuşları ölü, toprağı balçık, gökyüzüne sahip olmayan. s 85

Uslu YaraFatma Akdağ · Şule Yayınları · 201511 okunma

·

94 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Arzu Polatkan