Gönderi

224 syf.
10/10 puan verdi
·
14 günde okudu
annemin çok sevdiği bir dostundan ödünç almıştım bu kitabı okumak için. 30 yılı aşkın arkadaşlar. annem hediye etmiş gençken. belki kitapla alakası yok ama, eskiden kopup gelen bu kitabın içerisindeki her kelime daha bir değerlendi içimde. daha bir dikkat kesildim her satırına. cümleler kitaptan gözlerimle yaldızla kaplanıp ulaştı sanki. aslında başından beri benim için alınıp okunmuş, yıpratılmış ve muhafaza edilmiş hissiyle okudum onları. yusuf-u züleyha genelde çok bilinen ama pek de bilinmeyen bir hikaye. çok bilinir çünki, hikaye ki dünyalar güzeli bir peygamberin gömleklerinin ilmeklerine sarılıdır. pek bilinmez çünki Mısr'ın siyah incisinin durgun akan derin sularının dalgalanışını anlatır. herkes bilir çünki yusuftur ki iffeti ve sabrı, züleyhadır ki hinliği ve günahı. ve aslında pek bilinmez çünki züleyha yıllarca sahranın kum taneleri kadar çok ve nilin akışı kadar uzun süren her lahzayı gösterişli sarayının avlusunda sayar durur, yusuf mükafatı, sabrla züleyhaya ve nefsine öğretirken. nazan bekiroğlunun yorumunu okumadan önce, ben de üzerine düşünülmeyen konularda olduğu gibi genel-geçer yargılara sahiptim yusuf-u züleyha hakkında. bir kadın vardı bir de aşkı. yenilgi üstüne yenilgiydi. ne başını ne sonunu ne de nasıl olduğunu gelmemişti aklıma hiç. düşünmemiştim ki, nasıl gelsindi. bu kitabı okumak çok hoş ayrınıtları düşündürttü, farkettirdi bana. pek çok ayrıntı ki, sonunda hepsi birleşip büyük gerçekleri zihnimde ortaya çıkardı. zaman mesela. yusuf'un bekleyişleri. kuyuda, kervanda, pazarda, sarayda, zındanda, ambarda. bu bekleyişlerin ne denli uzun olduğunun idarkine vardım. uzun geçen zamanların olayların seyrini nasıl da dokuduğunu. sabrı nasıl artırıp bir yandan da imanı nasıl pekiştirdiği. öte yandan züleyhanın bekleyişleri. potifarı bekleyişi, buldum sanıp bulamayışı. yusufu beklemeyip buluşu. yusufla Allah'ı buluşu. öyle güzel ve dikkat çekiciydi ki züleyha'nın kendi içerisindeki serüveni. kendine bahşedilen güzelliğinin riyasından sıyrılıp rabbinden dert yanmayıp, derdini rabbine arz edebilen raddeye gelmesi. kendi hayatım için de okurken çok faydalandığım, bir çok aşk şiirlerini hatırladığım, mantıklı yahut mantıksız kararlar aldığım bir kitaptı. yeşil gözlü bir beyefendi, yusuf'un züleyha'nın karşısına çıktığı gibi, sık sık karşıma çıktı satır aralarında. ondan kaçtım dolu dizgin atlarla ama o bin yıllık inatlarla durmadan göründü bana. hoştu, sureti güzeldi, elleri keman tutardı, bir çok konuda radikal görüşleri vardı, konuşmaktan çekinmez sözünü esirgemezdi fakat bu mükemmellikten ortaya çıktı sanıyorum üzeri buram buram riya kokardı. sonra uyuşmazlıklar çıkmaya başladı zihnimde. bir beyefendi vardı, oradaydı ama benden çok uzak ve yukarıdaydı. hiç konuşmadım ama sanıyorum onun da yaklaşmak yahut aşağıya inmek niyeti yoktu. kitabı okumayı bitirirken, onu da bitirdim gönlümde. sabra ve hayra tabii oldum. Allah hayırlı ve muvaffak kılsın. son olarak nazan bekiroğlunun dili de çok hoştu. hikayeyi farklı,bakılmamış açılardan yorumlamış. ki fikrimce bir yazari yücelten de kimsenin göremediği ayrıntıyı görüp, kağıda yansıtmaktır. vesselam, güzel bir kitaptı hafız. 'anladı ki aşkın namesinde ser-nameden öte kelam yok.'
Yûsuf ile Züleyha
Yûsuf ile ZüleyhaNazan Bekiroğlu · Timaş Yayınları · 202115bin okunma
44 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.