Herkese merhaba.
Bir haftayı aşkın süredir aranızda değildim. Mesaj kısmı beni merak eden dostlarla dolmuş. Bende burdan genel bir açıklama yapmaya karar verdim.
Bildiğiniz üzere ülkemizin başına bir deprem felaketi geldi. Ben de Gaziantep'te ikamet ettiğimden depreme yakalananlardan oldum. O anı paylaşmak istiyorum sizlerle. (Bu yazı daha çok bir iç döküş niteliğinde olacak çünkü.)
Sabaha karşı - uykunun belki de en derin olduğu vakitte - uykunun arasında ne olduğuna anlam veremediğim şiddetli sallantıyı hissetmeye başladım. Evimin konumundan dolayı sallantı yaşamaya alışıktım. Çünkü fabrika temeli için civarda sürekli dinamitler patlatılırdı ve evimiz de sürekli sallanırdı. Depremin o sallantısı ilk başta beni uykumdan uyandıramadı. Sallantıyı hissediyordum fakat o sırada rüyamda dinamit patladığını görüyordum. Evim o şiddetle sallanıp yıkılıyordu. Tam bu korkunç rüyayı görürken birden kardeşim kolumdan tutup sarsarak ve "abla ne oluyor , abla ne oluyor " diyerek uyandırdı. Uyanır uyanmaz içgüdüsel olarak sanırım kelime- i şehadet getirmeye başladım art arda. Sallantı o kadar fenaydı ki ne olduğunu anlayamıyordum ve depremin olduğu aklımdan bile geçmiyordu. Daha doğrusu o an hiç bir şey düşünemiyordum. O esnada odamızın dili zaten pek tutmayan kapısı da kendiliğinden açılıp çarpmaya başladı. Korku filmlerinden alınmış bir sahne gibi olan bu olay bizi daha da çok korkuttu. Sallantı durur durmaz diğer odalardan( annemlerden) hiç bir ses gelmediğini farkettim ve o an bunu sadece sanki biz hissediyoruz sandım ve daha da çok korktum. O anda abim birden karanlıkta belirdi ve kalkın içeriye geçin dedi bize. İçeriye girdiğimde babamın düşen soba borusunu tuttuğunu gördüm. Sonrasında hemen aşağıya indik . Annem de ineğinin yanına koşup onu bahçeye salıvermişti. Arabaya binip oradan uzaklaştık. İlk başta hâlâ deprem olduğunu algılayamadık sanırım hepimiz şoktaydık. Hatta hayatımda ilk defa korkudan tir tir titremenin ne olduğunu o an anladım. Evimizin yıkılmaması bizim için bir mucizeydi. Hem iki tane kolonu vardı ki bu çok yetersiz zaten hem de bahsettiğim dinamitlerden oluşmuş çatlakları vardı . Depremde de birkaç çatlak aldı. Ama biz sonrasında tüm haftayı evin alt katında geçirdik. Bizden ayrı evi hasar gören birçok akrabamız da bize sığındı. Tek odanın içinde (sobadan dolayı tek oda) 35- 40 kişi kaldık. Gerçekten çok feci bir durumdu. O dondurucu soğukta başka çare bulunur muydu bilmiyorum. Bir haftayı bu şekilde geçirdik ara ara sayımız azaldı , arttı, azaldı... Bunca talihsizlik yetmezmiş gibi bir de sağ elimi kestim 4 dikiş atıldı. Bozuk psikolojim daha da beter bir hâl aldı. Bir an önce okula gidip kafamın dağılmasını ve tüm bu yaşananlardan uzaklaşmak istiyordum ki pat Erdoğan çıktı üniversiteleri uzaktan eğitime geçirdik dedi . Ve Twitter'a girdim milletin eşyası çöp poşetlerinde. Noluyor falan derken bizim yurttan da haber geldi. Bi tanıdıkla eşyalarımı aldırdım. Fakat ne hâlde olduğunu bilmiyorum eşyalarımın. Çok değerli formalarım vardı , kaskım vardı hatta ve hatta bir arkadaşımla bir günlüğüne otelde işe gitmiştik ordan kazandığım parayla kitap fuarından bir sürü, yepyeni kitaplar almıştım. Yıpranır diye dokunmaya bile kıymıyordum. Şimdi hâlâ bi çöp torbasının içinde olması gerçeği hatta eğer deterjanlarla aynı torbadaysa deterjanların patlayıp kitapları mahvetmiş olma olasılığı düşündükçe beni çıldırtıyor. Belki bu sözlerime kızacaksınız . İnsanlar evini kaybetti Gizem, sen iki kitabın derdinde misin diyeceksiniz. Ama insanların evini kaybetmesi benim güvende olan eşyalarımın göz göre göre zarara uğramasına neden değil ki. Bilmiyorum ,böyle düşünüyorum. Belki de çok takılmamak gerek. Bazen suçlusu olmadığımız şeylerin cezasını çekmek hatta insanların bu cezayı canlarıyla ödemeleri çok zoruma gidiyor.
Çok uzattım. Kimseyle doğru düzgün konuşamıyordum. Ruh halim her zamankinden bin kat daha kötüydü. (Hâlâ öyle.) Biraz buraya dökülmek iyi geldi. Bu arada deprem bölgesinde olup kitap okumaya başlayabilen var mı? Çok özledim okumayı ama odaklanamıyorum. Bir an önce 250 sayfa okuyup yatmadan 300'e yuvarlayacağım günlere geçmek istiyorum. Malûm bizim yuvarlayabileceğimiz tek sayı sayfa sayısı. Neyse..
Herkese çok geçmiş olsun.