Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

128 syf.
10/10 puan verdi
İnsanların arasında insanlığımı yitirirken...
Bu kitap incelemesinde hem kitabın baş karakteri Oba Yozo'yu hem de kitabın yazarı olan Osamu Dazai'yin hayatını aynı anda yer vereceğiz. Ben ikisinin hayatını karşılaştıracağım. Aynı karakterler olduklarına mı yoksa her ikisinin de farklı karakter olduğuna elbette okuyucular karar verecek. Oba Yozo, insanları sevmeyen, insanlardan korkan ve insan denilen varlıklarla anlaşamayan bir karakterdir. Kendi ağzından hatıralarını okumaktayız. Kendisi insanlardan o kadar iğrenir ve nefret eder ki sırf bu yüzden kendisi olmak yerine 'soytarı' gibi olmayı tercih ediyor. İnsanlara 'hayır' diyemiyor ve onları güldürür. Zaten bu güldürme eyleminden dolayı herkes onu gayet sever ancak o bu sevgiyi bildiği halde yinede insan denilen mahluktan haz etmez. Ona göre bu sevgi bile samimi değildir çünkü insanlarda samimiyet görmek pek de mümkün değil. Hatta bu sevginin varlığında şüphecidir. Şöyle der: "Başkaları tarafından çok sevildim ama görünüşe göre onları sevme yeteneği bende yoktu. (Ya da, insanlar aleminde "sevgi" denen şeyin olup olmadığından bile şüphe ettiğimi söyleyebilirim.)" (s. 69) Yozo kendisini gerçekten iyi tanıyan bir insandır. Gerçek kişiliğini çevresinde, ailesi de dahil, hiç kimse bilmez. Sadece Yozo kendini bilir. Kendisi için dedikleri ile ilgili şu kısım ilgimi çok çekti ve oldukça etkileyici geldi bana: "Parya" diye bir kelime vardır. İnsan toplumunda bu keli­me başarısızları, ezikleri, ahlaksızları belirtmek için kullanı­lır. Ben doğduğumdan beri kendimi bir parya gibi hissettim ve toplumun da böyle damgalanmaya layık gördüğü biriyle tanıştığımda her zaman derin bir şefkat duygusu hissederim. Şefkatim o kadar derindi ki bazen kendimi ona sessiz bir hayranlık duyarken yakalardım. (s. 43) Oba Yozo, insanlarla hiç yıldızı barışmaz. Kendisi insanları iyi gözlemler, tanır. İnsanlar her ne kadar onu bilmese de yani gerçek kişiliğinden haberdar değilse de Yozo insanları çok iyi biliyor. İnsanlar hakkında şöyle der: "İnsan denen var­lık o kadar kolay bir şekilde, bir çırpıda değişebilir ve utanç verici, hayır, gülünç derecede korkunç bir değişim geçirirdi." (s. 62) Yozo, artık giderek derin boşluğa düşer ki, tanıdığı bir kadınla intihara kalkışırlar. Kadın ölür, Yozo ölmez. Bu da ona ayrı bir yük olur. Yozo'da hep bir boşluk görürürüz; hayattan bıkmış, insanlardan nefret eden, yaşam onun için bir anlam ifade etmez. Yaşamak için bir amacı yok sanki. Kadınlar tarafından seviliyor, insanları gülüp eğlendirebilen biridir ancak kendisi için bir şey yaptığı söylenemez. Yaşamdan, insanlardan ve hatta kendisinden bile kaçmaya çalışıyor. Kendini sürekli alkole verir. Bu arada insanları güldürür dediğimden kastımı da açıklayayım. Yozo insanlardan iğrendiği için gerçek kişiliği olan ciddi hali yerine bir 'soytarı' gibi davranmayı tercih eder. Bu sayede insanlarla yakın ve samimi olmaz. İnsanlara gerçek kişiliğini görtermekten korkar, çekinir; sırf insanlardan kaçabilmek için. Kitabı okurken Yozo'da ruhunuzun melankolik, karanlık, hüzünlü çocuğunu göreceksiniz. Yozo belki de hepimizin kaçtığı bir ben'liğimizdir... Gelelim kitabın yazarına. Eserlerinde en çok Ryunosuke Akutagava ve Fyodor Dostoyevski'nin izleri görülür. Erken yazarlık dönemindeyken idolü Akutagava'nın intiharı sonrasında yazma serüveni durma noktasına geldi ve kendini alkole verdi. 1929'da ilk intiharına kalkıştı ama başarısız oldu. Ertesi yıl Tokyo İmparatorluk Üniversitesi'nin Fransızca Edebiyat bölümüne kayıt oldu. O yılın ekim ayı bir geyşayla kaçtı, ailesi tarafından resmen evlatlıktan reddedildi ve okuldan atıldı. Okuldan atıldıktan dokuz gün sonra Kamakura sahilinde bir kadınla beraber intihara kalkıştı. Kadın boğularak hayatını kaybetti ama Dazai bir balıkçı teknesi tarafından kurtarıldı. Üç hafta sonra geçirdiği apandis ameliyatından sonra morfin bağımlısı oldu, bir yıl boyunca bağımlılıkla mücadele etmesinin ardından akıl hastanesine kapatıldı ve bir ay tedavi gördü. Metresiyle birlikte evlerinin yanındaki Tamagava Kanalı'nda intihar etti ve hayatını kaybetti. (ithaki yayınları) Dazai ile Yozo arasındaki belirgin benzerlikler: 1) Aile yaşantısı, ailesinin düşüncesiyle kendi düşüncesi çatışır. Aile evlatlıktan reddeder. 2) intihara kalkışır, kadın ölür ama o hayatta kalır. 3) alkol ve morfin bağımlılığı. 4) insanlara olan nefret, tiksinti. 5) Gerçek benliğini saklamak. Kitap bize Yozo'nun ya da Dazai'nin insanlar arasındayken yitirdiği insanlığını anlatıyor. Toplum, insan korkusu ve bıkkınlığıyla kendini önemsemekten, hayatını yaşamaktan uzaklaşılmayı konu alıyor. Toplum, hayat, acı, derin ruhsal psikoloji hepsi işlenmiş. Buraya gerçekten uzun bir inceleme yazılır. Şuan anlatmadığım o kadar çok şey var ki... Kitap favorilerim arasında rahatlıkla yer aldı. Yazarın anlatımı gerçekten kusursuz ve harikaydı. Kitabı okurken iç dünyamı görmüş gibi oldum. Evet, tam olarak iç dünyamdı bu okuduğum. Benim için mükemmel bir eser. Herkese gönül rahatlığıyla tavsiye ederim. Keyifli okumalar.
İnsanlığımı Yitirirken
İnsanlığımı YitirirkenOsamu Dazai · İthaki Yayınları · 202333,9bin okunma
··
1.187 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.