Gönderi

304 syf.
5/10 puan verdi
Bir Seks Kasetinden Yayılan Lanet
Ejderha ağzını açtığında ateşinden kurtulma şansınız var mıdır? Ya da denizde köpekbalıklarının ortasında kalmışsanız kurtulmanız mümkün müdür potansiyel ölüm taşıyan bu tehlikeden? Hortum çıktığında onun önüne gelen her şeyi metrelerce öteye fırlatan gücüne karşı koyabilir misiniz? Bir odada çıkan bir yangının bütün evi sarmaması mümkün müdür? Herhalde bu sorulara kimse “vardır, mümkündür” diye cevap veremez. Mümkün değildir, çünkü bu tür tehlikelerden kurtulmanız ancak mucizelere bağlıdır. Mucizeler de pek nadiren gerçekleşir. Hayatta mucizelere pek yer yoktur. Sözgelimi Avery Akademisi’nin müdürü Mike’ın eline geçen uğursuz kaset asla mucize olamaz. Olsa olsa baş belasıdır. Şayet söz konusu kaset sıradan bir kaset olsaydı her şey olağan akışında devam edecekti. Ne var ki bu kaset izlenir izlenmez içinden bir sürü kötücül ruh dünyaya yayılır. Bu kaseti okul müdürünün izlemesiyle birçok insanın hayatını geri döndürülemez bir şekilde değiştiren süreç başlar. Çünkü kaset “suç” kokmaktadır, çünkü kaset “günah” kokmaktadır. Pandora’nın kutusu açılmıştır bir kere. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. Anita Shreve’in “Kaset” (Pegasus Yayınları, çev. İrem Sağlamer) adlı romanı bir kaset etrafında gelişen olayları konu edinen sürükleyici bir roman. 302 sayfalık romanda beş kişinin karıştığı bir olaylar silsilesinin tahripkâr sonuçları anlatılıyor. Pornografik görüntüler barındıran bu kaseti suç ögesi hâline getiren ise 14 yaşında bir kızın varlığı. Sienna’nın henüz 14 yaşında oluşu işleri arapsaçına döndürür. Avery’nin basketbol takımının gözdesi üç erkeğin, zil zurna sarhoş oldukları için net olarak hatırlayamadıkları bu olaydan dolayı dünyaları başlarına yıkılır. Hem gelecekleri bulanıklaşır hem de ailelerine büyük bir utanç yaşatırlar. Ne var ki sadece midesi bu olayı kaldıramayan Silas kendi canına kıyar. Yalnız hazmedemediği başka bir gerçek daha vardır ki o da annesi Anna’nın okul müdürü Mike ile birlikteliğidir. Bu iki sebep Silas’ın kendi canından vazgeçmesine giden süreçte birbirini tetikleyen temel etmenlerdir. Shreve açıkçası basit bir roman kaleme almış. Kolay anlaşılıyor, bir masal kitabı nasıl okunursa öyle akıp gidiyor. Kurgu çok da karman çorman değil. Yalnızca metnin yapısındaki olay örgüsü ve zaman ögesi biraz kafa karıştırıyor. Galiba metinde sondan başa doğru gidildiği için böyle oldu. Bir de olaylar çok çabuk geliştiğinden neyin önce, neyin sonra olduğu birbirine giriyor. Okurun kafasını meşgul eden esas mesele son sayfalarda belirginleşiyor. Bu sayfalara gelene kadar bu meselenin nasıl dallanıp budaklandığı ele alınıyor. Bir de herkes her şeyi bilirken Silas’ın sevgilisi Noelle’nin hiçbir şeyin farkında olmaması şaşırtıcı. Daha ilk sayfalarda anlatılan olayı Noelle son sayfalarda öğreniyor. Yazar zamanlar arasında çok gidip geldiğinden okurda kitapta zaman ögesi yanlış kurgulanmış gibi bir algı doğuruyor. Bu sorunu çözmek için Noelle’den başlarda bahsetseydi bu kadar karışıklık çıkmazdı. Kurguda gereksiz karakterler de var. Yazar bu isimleri dâhil etmese de olurdu. Arzu, ihtiras, aşk, ihanet, aldatma böyle kitapların olmazsa olmazı zaten, gelgelelim ölçünün kaçırılmadığının altını çizmeliyim. Meselenin bam teli olan seks de dozunda bırakılmış. Marquis de Sade’ın sayfalar süren seks tasvirlerini örnek alınmamış belli ki. Sanki yazarın kafasında hayali bir sınır var ve yazar bu sınırı aşmamayı kendine ilke edinmiş. Yazarın karakterlere pek müdahale etmemesi ve onların davranışlarını sorgulamaması yapıtın olumlu yönlerinden biri. Yazarın baskısını hissetmiyorsunuz. Gelgelelim kaseti kimin çektiğinin sorgulanmaması bir eksiklik olarak duruyor kurguda. Rob’un yazdığı mektuptan öğreniyoruz ki Avery’deki siyahi öğrenci Irwin tutuyor kamerayı. Ancak Irwin’e hiç dokunan yok. Seks yapanları cezalandıranlar bu olayı kamerayla kaydedenin kim olduğunu hiç soruşturmuyorlar. Gerçi olaya karışan dört kişi de onun adını saklıyor, ama baskı görseler herhalde bu yaşananları kameraya kimin aldığını söylerlerdi. Kitap boyunca Silas Quinney, James Robles, Rob Leicht ile Sienna çıplakken kamerayı kimin kullandığını çok merak ettim. Daha büyük bir bomba beklerdim açıkçası. Gelgelelim kitapta pek adı geçmeyen Irwin karakterinin şehveti kaydedip ölümsüzleştiren kişi oluşu beni resmen hayal kırıklığına uğrattı. Tabii bunun için daha farklı bir kurgu gerekirdi. Yazarın bu kısmı çok önemsemediğini, geçiştirdiğini gözlemliyoruz. Kişinin kendini kaybedecek kadar alkol tüketmesinin nelere, ne kadar da büyük problemlere yol açtığı bu kitabın okurlara verdiği en büyük ders. Yazarın böyle bir amaç güderek bu romanı kaleme aldığını düşünmesem de alkolün ele geçirdiklerinin başını ne kadar ağrıtabileceğini, alkolün yıkıp perişan ettiklerini, alkolün şişede durduğu gibi asla durmadığını göstermesi bakımından bu romanın son derece faydalı bir işlevi olduğuna inanıyorum. Aynı zamanda bu kitabın okurları küçük görünen meselelerin hafif, can acıtmayan sonuçları olduğu kadar ağır, can yakıcı sonuçlarının da olabileceğini idrak edeceklerdir. Sözün özü, her şeyin aşırısı zarar, ölçüyü kaçıranların sonu hüsrandır.
Kaset
KasetAnita Shreve · Pegasus Yayınları · 201176 okunma
·
128 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.