Gönderi

256 syf.
·
Not rated
·
Read in 16 days
Türkistan'ın istiklaline kavuşması için üç yıl Alman üniformasını sırtında taşıyan Kırımlı bir gencin hazin hikâyesi anlatılıyor. Çocukluğu Rus emperyalizmin zulmü altında yoksulluk içinde geçen yazar Cengiz Dağcı Ukrayna cephesinde Almanlara esir düşer. Almanların yenilgisi sonucunda kurtulan yazar müttefik devletlere sığındıktan sonra hem ağır işlerde çalışıp hem de bir taraftan yazmıştır. Kitapta yurdunu kurtarma ümidini hiç yitirmeyen karekter Sadık'ı okurken hep yazarı düşündüm. Bir çok ortak özelliklere sahip karekter ve yazar benim için hep aynı kişi olarak yerini aldı. Yazarımız gibi 'Hatırları' kaleme alan karekterin duygularını okurken yazarın kendi yaşamından bir çok şey kattığını düşünüyorum. Türkistan'ın hürriyeti !.. Ve Alman üniforması !.. Bu uğurda  kaybettiği silah arkadaşları  ve onu tüm bu olumsuzluklar içinde elini hiç bırakmayan Polanyalı Marya !.. Kök saldıkları Kırım topraklarından ayrılığın acısına eklenen esir tutulduğu iki yıl, çektiği açlıklar, ölü insanların arasında geçirdiği geceler, sırtındaki kırbaç izlerinin hepsi  hayalini kurduğu hürriyet içindi. Nice Kırım genci tıpkı Sadık gibi tutundukları bir ümitle  giydikleri Alman üniforması altında her zaman büyük nir özlemle kendi vatanlarının hasretini çekiyorlar. Kendilerini Türkistan'a götüreceğine inandıkları bu davalarında her daim görevlerine sımsıkı tutunarak mücadele veriyorlar. Maalesef Almanya harbi kaybediyor. Ve sonuç; Verilen onca mücadele de Almanya'nın faydasından çok kendilerine zararı dokunuyor. Türkistan Kırımlı askerler için artık uzak bir hayele dönüşüyor. Rusların yurtlarını işgal etmesi, halklarını esir alması ve tekrar eskiden olduğu gibi Rusya'nın buyruğunda olmaları onların savaşta kolsuz,bacaksız, susuz, aşsız kalmalarından daha çok acı veriyor. Askerler artık Türkistan'ın kurtuluş istiklalinden yavaş yavaş ümitlerini kaybetmeye başlıyorlar. Yaşanan bu kadar acılar içerisinde Polonyalı  Marya, Sadık için hep teselli kaynağı oluyor ta ki bir gün onu kaçış yolunda o toprakların altında bırakıncaya kadar. İşte o gün sevdiği kızı Inn kıyısında bir mezara koyarken vatanı için giymek zorunda kaldığı Alman üniformasını da Inn'ın sularına bırakıyor. Dile kolay yirmi yedi yıl mücadele verdiği her şeyini ardında bırakıp yeni hayatına doğru tek başına yo alıyor. Hem Marya'nın hemde ümitlerini bağladığı yeşil formanın aslında hayatında ne kadarda çok yer tutuğunun bilincinde olan Sadık  her ne kadar kendi hürriyetine kavuşsada artık o vatanı olmayan bir adam olduğunun idrakindedir. Onun için esirlik hayatı son bulsa da artık yaşama olan ümidini ve sevincini kaybediyor. Hürriyetin onun için bir önemi kalmıyor. İşin en acı tarafı da yazar Cengiz Dağcı'nın her zaman " Türkçe bana anamın konuştuğu dil " dediği gibi artık bulunduğu topraklarda kendi dilinin konuşulmuyor olmasıdır. Yazarın Kırım Türklerinin vatanlarına kavuşmak için çektikleri sıkıntıları anlattığı 'Yurdunu Kaybeden Adam' okurun yüreğinde ayrı bir yere sahip olan  yazarın nadide eserlerinden biri olarak bende yerini aldı.
Yurdunu Kaybeden Adam
Yurdunu Kaybeden Adam
Cengiz Dağcı
Cengiz Dağcı
Yurdunu Kaybeden Adam
Yurdunu Kaybeden AdamCengiz Dağcı · Ötüken Neşriyat · 20201,573 okunma
·
506 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.