“Yazılanlarda bir parça da olsa size dokunan bir yer varsa oraya daha önce birisi dokunduğu içindir”
Çünkü hepimiz takılırız bir yerlerde, bir şeylere. Hayat boş gelir, anlamsız gelir ve sonunda kimimiz kötü insanlardan kaçıp kitaplara sığınır, kimi paylaşılmayan yalnızlığı ile baş başa kalır, kimi de taşları dost edinir kendine. Hepimizin bir yarası var ve hepimizin bu yaralarının ilaçları farklı , dertlerin dermanı başka başka. Ne yaparsak yapalım kötü insanlardan kaçmak zor, dertlerden kaçmak zor. O yüzden kaçmak değil, mücadele etmek çözüm.
Şu an ülkemizin yarası maalesef deprem yaramız. 1999 depremini yaşayan biri olarak baktığımda yıllar birçok şeyi değiştirse, değişmeyen şey maalesef bizim duyarsızlığımız, umursamazlığımız, bir şey olmadan önce önlem almakta çok geç kalmamız, bir şey olmaz dememiz. 20 yılı aşkın süre önce gördüğümüz tabloyu maalesef hala görüyoruz. Üç beş kuruş için sağlam yapılmayan binalar, saçma sebeplerle kolonları kesilen, güvenlik zaafiyeti yapılan yapılar, cebi dolan ve yüreği yıkılan insanlar. Nolur ülkemiz değişse, örnek alacağımız o kadar iyi örnek varken onları örnek alsa …
İnşallah kısa zamanda yaralarımızı sararız.
Kitaba gelirsek, Resul Bulama 1000 kitap üyesi yazarlarımızdan. Ama burada olduğu için değil gerçekten kitabı, dilini, anlatımını beğendiğim için inceleme yazma ihtiyacı duydum. İyi ki bu kitap şu an kütüphanemde. Diğer incelemelerde de belirtildiği üzere eser öyküden çok roman türüne yakın, keşke “öykü”şeklinde kitabın kapağında özellikle belirtilmeseydi. Okurken beklenti farklı olabiliyor çünkü. Bunun dışında olumsuz eleştireceğim bir yanı yok kitabın. Beğeni ile
okuduğum bir kitaptı, inşallah yenilerini de okuruz…